Duyduk ki, Kabil’e atanıyormuş... Türkiye’de yaptı yapacağını, geleneksel mikser görevini ifa etti, şimdi, zaten karmakarışık hale getirdikleri Afganistan’ı “karıştırmaya” gidiyor.
John Bass’ten söz ediyorum.
Kendisi, Türkiye’ye gelmiş en kötü, en yalancı, hatta en sinsi Büyükelçi’dir.
Bir Eric Edelman’ımız vardı.
Tek numarası Türkçe bilmesi, sık sık Türk kültürüne hayranlığını dile getirmesi, ikide bir “Sizdenim... Bakın, ben de sizin gibi Türkçe konuşuyorum” diyerek adam kafalamasıydı.
Küstah bir tavrı vardı.
Büyükelçi gibi değil, “müstemleke valisi” gibi davranıyordu.
Bir defasında, kendisine “solcu” süsü veren sendikacılarla ve PKK’nın “siyasi şubesi” işlevi gören partinin yetkilileriyle gizli toplantı yaparken yakalanmıştı.
Bu olay kamuoyunda infialle karşılandı, ABD’nin 11 ilimizde Kürt ayaklanması tezgâhladığı iddia edildi.
İddia bazı delillerle desteklenince Edelman gitti, “nispeten” iyisi (!) geldi.
Bir öncekinin yarattığı tahribatı ortadan kaldırmak göreviyle Türkiye’ye gönderilen yeni Büyükelçi daha sorumsuz ve terbiyesiz çıktı. FETÖ elebaşının oturma izni almasına yardımcı olduğu bilinen bu Büyükelçi’nin en sevdiği gazete Zaman, en sevdiği gazeteciler Zaman çalışanlarıydı.
İcraatta Edelman’ı aratmadı.
Sık sık burnunu iç işlerimize soktu.
Mesela, gazetecileri toplayıp, “Türkiye’de yakında olacaklar” konusunda tahminlerde bulundu. Sık sık Gezici ve çapulcu taifesini arkalayan açıklamalar yaptı. FETÖ’nün girişimlerinden bahisle “Bir imparatorluğun çöküşünü seyretmeye hazır olun” şeklinde müjdeler verdi.
O da gitti...
Bu defa en kötüsü, en yalancısı, en sinsisi olan Bass geldi.
Bass’in vukuatları saymakla bitmez.
Görev dönemi içinde, sürekli, FETÖ’yü koruyan ve kollayan açıklamalar yaptı.
FETÖ’nün yayın organı Zaman’a kayyum atandığında şöyle dedi: “Zaman gazetesinin haber yapım sürecine kayyum tarafından müdahale edildiğine dair haberlerden derin rahatsızlık duyuyorum...”
Biz de bu işgüzarlıktan rahatsızlık duyduk ama “Kapa çeneni” demedik. “Dost ve müttefik ülkenin Büyükelçisi” muamelesi yapmaya devam ettik.
John Bass durmadı...
Nerede Türkiye aleyhtarı bir hareketlenme varsa, koştu...
Gezici ve çapulcu taifesi rezalet mi çıkaracak? Koştu...
Uluslararası bir toplantıda Türkiye’yi kınama kararı mı alınacak? Koştu...
Paralel çete lehinde nümayiş mi yapılacak? Koştu...
Hürriyet’in kırılan camı için “ziyaretçi çadırı” mı açılacak? Koştu...
Can Dündar’ın salıverilmesi için kulis mi yapılacak? Koştu...
Darbe gecesi, asker üniformalı bir kişiyle (bir FETÖ subayıyla) Çengelköy civarında görüntülenmişti. Fotoğraftaki kişinin, “John Bass’a benzeyen bir sivil” olduğu öne sürülmüştü ama o kişinin John Bass olduğunu herkes biliyordu. Bunu Türk gizli servisi de biliyordu, CIA de biliyordu, FETÖ’cü istihbaratçılar da biliyordu.
Fotoğraf rezaleti ortada dururken, aynı John Bass kalktı, 28 belediyeyle ilgili “kayyum kararını” eleştirdi.
Kabil’e gidiyormuş.
Sevinemedik.
Nasılsa “daha kötüsü” gelecektir.
Gitmeden önce soralım o halde:
Hesabı ödemeden nereye kaçıyorsun efendi?
Kılıçdaroğlu’na yaptığın “arka kapı ziyaretlerinin” mahiyetini, ne halt karıştırmaya Artvin’lere gittiğini ve orada kimlerle görüştüğünü açıklamadan nereye kaçıyorsun?
Hadi Adil Öksüz’ü vizesini iptal ettiğinizi bildirmek için aradınız ve biz de yedik.
Peki, MİT TIR’ları baskınını organize eden FETÖ imamlarıyla niçin görüştünüz?
Cevaplamanız gereken başka sorular da var...
Kayıt ve tutanaklara göre, 17/25 Aralık girişiminden önce FETÖ’cü polislerle birtakım görüşmeler gerçekleştirmişsiniz.
Dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı İstanbul Başkonsolosluğunuz ile 292 saniye süren bir görüşme gerçekleştirmiş... 28 Kasım 2013. Aynı Mahir Çakallı, yine İstanbul Başkonsolosluğunuzu aynı gün üç kez aramış. Görüşmeler 199 saniye sürmüş... 2 Aralık 2013.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Nitelikli Dolandırıcılık Büro Amiri Mehmet Akif Üner, İstanbul Başkonsolosluğunuzla 4 kez görüşmüş. Bu görüşmeler 790 saniye sürmüş... 3 Aralık 2013.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevli Komiser Yardımcısı Mehmet Fatih Yiğit, yine İstanbul Başkonsolosluğunuzu aramış. Görüşme 300 saniye sürmüş... 3 Aralık 2013.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı, bu kez “doğrudan” Büyükelçiliğinizle görüşmüş. Görüşme 13 saniye sürmüş... 9 Aralık 2013.
Bunlar tespit edilen, tutanaklara geçen, FETÖ iddianamelerine giren görüşmeler.
Darbeciliği ve kumpasçılığı tescillenmiş bu adamlarla neyi görüştünüz?
Kime ne direktif verdiniz?
Kimden hangi “bilgileri” aldınız?
Bu cürümlerin hesabını vermeden nereye kaçıyorsun?