Bugün 15 Temmuz...
15 Temmuz 2016, tarihin dönüm noktalarından biri bizim için.
Örsle çekiç arasında kalmış bir milletin iradesine sahip çıktığı gecede her şey altüst oldu.
Kimileri hala, o geceye ilişkin şüphelerini, şüphe masum bir ifade, komprador küçümseyişlerini sürdüredursunlar, Türk milleti, tarihten devşirdiği kendi hukukunu, işgalcilere ve onların aparatlarına karşı yeniden tesis etti.
Onun için dünya sistemine atılan bir düğümdü 15 Temmuz!
O gece namustu...
Bu toprakların namusunu, hukukunu tüm haşmetiyle canı pahasına ortaya koymak için sokaklara akan insanlar aynı zamanda özgürlük ve bağımsızlığın manifestosunu yazdılar.
Ama milletin kimliğini daha düne kadar sözde özgürlük söylevlerini desteklemek için "makarnacılar" diyerek aşağılayanların "makarna kuyruklarına dizildiklerini" de gördük o gece.
Gerçi bu hikaye değişmedi...
Biz onların eskiden beri darbeyle nasıl koyun koyuna yattıklarını çok iyi biliyorduk.
Arlanma yok, bedel yok...
Neyse bu makarnacıları geçelim.
Dedik ya, 15 Temmuz, bir dönüm noktasıdır.
Darbeler çağını bitiren, dolayısıyla Amerikan emperyalizminin her şeyi toza dönüştüren stratejilerini tersyüz eden bir direniştir 15 Temmuz.
Önde gidenlere, o gün bağımsızlık ve hürriyet için sokağa çıkan her cana selam olsun.
DARBELER AMERİKAYI VURUR MU?
Sekizinci yılında, tecelli midir nedir, o darbeci mankurtların ve kompradorların bağlı oldukları metropolde, siyaset bir suikast girişimiyle başka bir yöne evrildi.
Konuya ilişkin rivayetler muhtelif...
Ama şu da bir gerçek; Trump'a yapılan suikast girişimi gösterdi ki ABD'nin akıbetine dönük ön görüler pek de iç açıcı değil.
En azından, siyasetin bir imkan olmaktan çıktığı konuşuluyor bugün.
Oysa daha otuz yıl önce, "tarihin sonu" söylemiyle cari siyasetin mutlak zaferi ilan edilmişti.
Bundan birkaç yazı öncesi tarihçi Niall Ferguson'un "Borca savunmadan daha fazla harcama yapan herhangi bir büyük güç uzun süre büyük kalamaz" sözünü hatırlatıp, ABD'nin yaşadığı borç krizinin "imparatorluğun" gerileme sürecini hızlandıracağını, üstelik bunun iç hesaplaşmayı tetikleyeceğini yazmıştık.
Bugün ABD'de küresel maliyet sorgulanıyor.
Çekilişten bahsedenler az değil.
Ama nasıl?
Bunun da bir maliyeti var ve ABD ekonomisi bu haliyle çekilmeyi nasıl başaracak?
Elbette bu çok zor.
Şöyle bir bakın Amerika'nın şekillendirdiği dünyaya...
Dünya ülkelerinin borcu küresel GSMH ile eşitlendi.
Yani dünya ekonomisinin toplam borcu 91 Trilyon Dolar'a ulaştı,
Borcun 33 Trilyon doları ABD'ye ait üstelik.
Amerika'nın propaganda aygıtları olan medya tarafından dahi bu dünya sorgulanıyor.
Müesses nizam tarafından devşirilen yazalar, gelinen noktayı kıyasıya eleştiriyorlar.
Amerikan derin devleti de anlaşılan, bu krize çözüm bulmak için içeride operasyon üzerine operasyon çekiyor.
Ama olmuyor...
Propaganda da olsa o meşhur Amerikan iyimserliğinden eser yok bugün.
Trump'ın belirsizlik ve kötümserlik üzerine tesis ettiği propaganda siyaseti yönlendiriyor ve biz bunun sistemi daha da katılaştıracağını ve çatışmaya zemin hazırlayacağını çok iyi biliyoruz.
Suikast girişimi bunun işareti.
Bir adım sonrası darbedir.
Yani... ABD'nin düne kadar ülkeleri egemenliği altında tutmak için kullandığı darbelerin bizzat kendisini vuracağı günler uzak değil, göreceksiniz.