15 Temmuz’un yıldönümünde iki ayrı operasyon girişimi oldu.
Birinci operasyon, 15 Temmuz gecesi halka kurşun sıkmış, bomba atmış askerler dâhil tüm FETÖ’cülere yönelik bir af kampanyası.
İkinci operasyon ise, FETÖ’nün İslâm’ı ifsad faaliyetlerine on yıllardır karşı çıkan, cemiyeti bu hususta ikâz eden ve 15 Temmuz gecesi birçok müntesibini şehid ve gazi veren cemaat ve tarikatları FETÖ ile bir tutma operasyonu.
Tepkiler üzerine operasyonu yürütenler şimdilik sustular; zehri attılar, pusuda bekliyorlar.
15 Temmuz’un yıldönümünde, üstelik, halkın savaş uçağı ve tanklarla katledildiği o gecenin üzerinden daha 4 yıl geçmişken neyin affından bahsediliyor, hangi merhametten dem vuruluyor?..
FETÖ 15-20 yıl önce yaptığı tüm ifsad faaliyetlerini “Hoşgörü, barış, kardeşlik, diyalog” gibi müsbet mânâlar içeren mefhumlarla perdeleyerek yapmıştı. O dönemlerde FETÖ’nün ifsad faaliyetlerine karşı çıkanlar, “Ne yani siz hoşgörü, barış, kardeşlik, diyalogdan yana değil misiniz” diye itham edilir, “aşırı, radikal” diye yaftalanırdı. Bugün de “Adalet” mefhumuyla FETÖ militanlarını cezaevinden kurtarmaya çalışıyor.
Geçen hafta bir nabız ölçme yapıldı. 15 Temmuz’un yıldönümünde buna cüret edildi. Düşman akıllı dostlar ahmak olunca daha nelere cüret edilir zamanla göreceğiz.
FETÖ’cülerin affedilmesini isteyenler FETÖ’cülerin sebep olduğu haksızlıkları, hukuksuzlukları telafi etsinler ve 15 Temmuz gecesi şehid olan canlarımızı geri getirsinler o zaman masaya oturup konuşmayı düşünebiliriz!
15 Temmuz sonrası, Kemalist statükonun histeri nöbetlerini geçiren bazı ilahiyatçılar Müslüman Anadolu’nun temel yapıtaşları olan cemaat ve tarikatlara saldırmaya başlamışlardı. Şu işe bakın ki bu ilahiyatçıların hemen hepsi de zamanında FETÖ’nün yağlı sofralarında bulunmuş, FETÖ’nün dağıttığı ulûfeye tamah etmiş kişiler. Bunlar hakkında çok yazdım. FETÖ’nün yağlı sofralarında ellerinize bulaşan yağlar hâlâ silinmemişken, vaktinde sizleri FETÖ mevzusunda ikâz eden cemaat ve tarikatlara saldırmayın dedim.
Geçtiğimiz hafta TRT’ye çıkan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Ali Köse, “Bir FETÖ gitti bin FETÖ geliyor” dedi. Ben de Twitter’da, “Savcılar, “Bir FETÖ gitti bin FETÖ geliyor” diyen Prof. Ali Köse’nin ivedi olarak bilgisine başvurmalı. Köse, ‘1000 yeni FETÖ’ dediği yapılanmaları isim isim delilleriyle açıklamalı. 15 Temmuz öncesi FETÖ’ye gıkını çıkaramayan Köse’yi bugün bülbül yapan deliller neymiş görelim!” diye yazdım.
Savcılar Ali Köse’yi çağırıp bilgisine başvuracak mı bilmiyorum. İddiası çok ciddi. Ortaya laf olsun diye söylenecek bir söz değil. FETÖ gibi yabancı ülkelerle işbirliği yapan yeni ajan yapılanmaların geldiğini söylüyor. Ve bunu devletin ilgili birimleri tespit edememiş ama Ali Köse tespit etmiş. O zaman Köse hiç vakit kaybetmeden yeni ajan yapılanmaları, hangi ülkelerle işbirliği yaptıklarını da söyleyerek açıklamalı; hem devletin ilgili kurumlarına hem de kamuoyuna.
Halk olarak bizlerin de yeni ajan yapılanmaları bilmemiz hakkımız. Ona göre tavrımızı alırız.
Ali Köse’nin ve Köse’yi konuşturanların derdi başka. Onlar, Anadolu’yu Müslüman yurdu yapan mayanın bugünkü temsilcilerine düşmanlar. Tıpkı FETÖ gibi!
15 Temmuz gecesi FETÖ’ye karşı koyarken birçok müntesibini şehid veren yapıları “Yeni Fetö” diye itham edenler 15 Temmuz gecesi neredeydiler? 15 Temmuz öncesi FETÖ hakkında ne dediler, ne yazdılar? Yazdıkları bir cümle, söyledikleri bir söz var mı?
“Yeni FETÖ” diye itham ettiklerinizin can pahasına oluşturdukları güvenli ortamda konuşmak çok kolay değil mi Sayın Köse!