15 Temmuz halk destanının 8. yıldönümü. ABD istihbaratının güdümündeki Fethullahçı Terör Örgütü'nün silahlı kalkışmasının çıplak elle püskürtüldüğü gündür 15 Temmuz 2016.
Allah, o gece sokağa çıkıp FETÖ'ye direnenlerden korkuyu almıştı. Üzerlerine atılan bombaya, kurşuna doğru koşuyorlardı. Lafın gelişi değil, hakikaten koştular ve şehit düştüler.
O gece sokağa çıkanlar hiçbir hesap kitap yapmadan sokağa çıktılar. İşgalciyi kovmakla kalmayıp günlerce meydanlarda vatan nöbeti tuttular. Tehlike geçince de sessiz sedasız evlerine çekildiler. Yine hiçbir şey beklemeden, hesap kitap yapmadan.
15 Temmuz gecesi toplum olarak büründüğümüz ruh halini muhafaza etmemiz gerekiyor. Evet korumak kolay değil ama çabalamalıyız. Hesapsız kitapsız canından vazgeçenlere hesaplı kitaplı gidilmez. Hasbi olanla olmayanı ayırt etmek onlarda bir meleke haline gelmiştir. Kendilerine hesaplı kitaplı gelenlere ses etmezler, yüzlerinde acımaklı bir tebessümle misafir ederler. Gerektiğinde de 15 Temmuz'da olduğu gibi müdahaleyi yaparlar.
Köprü, yol, havaalanı vb. şeyleri yapmaktan daha mühimdir 15 Temmuz ruhunu korumak ve kuvvetlendirmek. Hesapsız kitapsız vatan için canından vazgeçenleri küstürmemek, yıldırmamak, ezdirmemek gerekir.
Bugün, neticeyi görene kadar ses çıkarmayıp, netice belli olunca meydanlarda kahramanlık masalları anlatanların sesi daha çok çıkacaktır. Çünkü onlar arsız, utanmaz, ahlâksızlardır. Tarih boyunca da hep böyle olmuş; bu türler başkalarının fedakârlıkları üzerinden kendilerini pazarlamışlardır, kendilerini kahraman ilan ettirmişlerdir.
O gece hesapsız kitapsız, liderinin çağrısına cevap verip vatan için sokağa çıkan sessiz çoğunluğu hürmetle selamlarken; Yıllarca zindanda beraber yattığım gönüldaşım Halil Kantarcı başta olmak üzere tüm 15 Temmuz şehitlerini gıptayla yâd ediyorum.