Bekliyor muyduk?
Günün birinde askerimizin elindeki silahın milletimize döneceğini, tankların sokaktaki insanı ezeceğini, suikast timlerinin Cumhurbaşkanımızı hedefleyeceklerini, ev ev isim isim listeler hazırlanacağını, ölüm kuyuları hazırlanacağını biliyor muyduk?
Elbette asker kılığındaki teröristlerdi onlar. Tanıyamadığımız… Konduramadığımız.
İlk kastettikleri birbirimize güvenle, kardeşçe bakışımız oldu. Ama başaramadılar elbette.
250 şehidimiz, 2000’den fazla yaralımız, liderimizin çağrısıyla sokaklara akan insanımız sayesinde hain bir darbe girişimini alt ettik.
Uluslararası planda kimlerin darbenin alt edilmesinden rahatsız olduğunu, darbecilere kol kanat gerdiklerini de gördük. Türkiye, FETÖ elebaşının iadesi, dünyanın farklı ülkelerindeki FETÖ’cülerin yargı önüne getirilmesi, para kaynaklarının kesilmesi ve FETÖ okullarının Maarif Vakfı’na devredilmesi için yoğun bir çalışma sürdürdü. İki yılın sonunda darbecilere en büyük desteği veren ülkelerden olan Almanya, FETÖ’nün darbenin arkasında olduğunu keşfetmiş gibi. Arkası gelecek mi, bekleyip göreceğiz. Batı basını ise bildiğiniz gibi.
Şehitlerimizi şükranla anıyorum ve yeni oyunlara karşı uyanık olmaktan vazgeçmememiz gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Bu noktada darbenin hemen ardından yazdığım ve Star’da 17 Temmuz 2016 günü yayınlanan yazımın önemli kısımlarını paylaşmak istiyorum. O anın öfkesini asla unutmamak için…
***
“Sözlükler yeterli olmaz böyle bir adiliğe, şerefsizliğe tanım bulmaya... Adına paralel çete denen silahlı terör örgütü harekete geçiyor. Bir ülkenin parlamentosu, Cumhurbaşkanlığı Sarayı, istihbarat kurumları o ülkenin normalde o kurumlarının emrinde olması gereken memurları tarafından bombalanıyor. İnsanları tankla eziliyor. Kurşun sıkılıyor sivil halka…
…
Hedef ülkenin bekası, bütün değerleri, biriktirdikleri, liderleri… Her şeyimiz hedef alındı. Alçakça, sinsice… Kahpece… Hedef Cumhurbaşkanımız idi…
İçeriden buldukları işbirlikçileri kadar, dışarıdan kendilerine göz kırpan dost bildiklerimiz. Şimdi yaralar taze... Demokrasi nutukları atanların ‘bir dönem omuz omuza çalıştıkları’ kahpelerle perde arkasından kurdukları ittifakların korkuları yayıldı ortalığa… Ama milletimiz her şeyin farkında.
15 Temmuz gecesi ortaya kocaman bir gerçeklik çıktı. Sokaklara dökülerek, darbeyi engellemeye çalışan kitleler, saat başı okunan ezanlar, selalar ve umudumuzun en tükenmediği anda telefondan yansıyan görüntüsüyle milyonları kucaklayan liderimizin, babamızın Cumhurbaşkanımızın varlığı…
Allah’ın yardımı ve birliğimiz…
Bu gerçeklik bir kez daha teyit edildi…
Bundan korktukları için havaalanına liderini karşılamaya giden kalabalığın üzerinden alçak uçuruyorlar jetlerini. Ülkenin liderini bu şekilde hedef alıyorlar. Daha da ileri gidiyorlar, Cumhurbaşkanının, ailesiyle tatil yaptığı oteli bombalıyorlar. Beş dakika önce heyet ayrılmış otelden. İki Cumhurbaşkanlığı koruması şehit düşüyor. Vurmaya, yok etmeye geliyorlar. Sinsice, pusu kurarak.
Sokaklar, engelliyor alçaklığın hedefe ulaşmasını.
Millet, liderini etten duvar olarak koruyor. Koruyacak…
Hainler pahalıya ödeyecekler. Öylesine hesap verecekler ki, tarih kitapları böyle bir hesap vermeyi bir daha yazmayacak.