Görünür görünmez orduları vardır Allahın. Yeryüzünde ve gökyüzünde durmaksızın dolanıp dururlar...
En güzel sözü şehitler söyler...
Bir kurşundur okuyan en makbul duayı, duaların arasından...
Ve seçilir günler, seçilir diğerlerinin içinden, bahtına 15 Temmuz yazılır şühedanın.
Günlerden Cuma, günlerden yıldız yağmuru.
Çağırsınlar Halil’i, çağırsınlar Erol ağabeyle oğlunu, Yasin’in kara kaşlarına kurban, kalemi göklere çekildi İlhan hocam, hicret üstüne hicret şeddesi gibidir Mustafa Agam...
Çağırsınlar şehitlerin isimlerini tek tek Melekler. Ve yeryüzüne bereketli nöbetler halinde düşsün tek tek gölgeleri.
Onlar ki işaret iplerine benzer kitapların, uzat naaşlarını omuzlarımıza, uzat ki okuduğu yeri unutmasın bu ümmet...
Onların vasiyyetidir bize dik duruş ve bize düşense hep nöbet hep nöbet.
O’halde, Bu’halde, Şu’halde ama Her’yerde nöbet.
Başımız gözümüz üstüne, öyleyse kabul ettik, kaydımız düşülsün sefer görev defterine. Başkomutanımız, evvel Allah’a sonra da emanettir Millete...
Şehitlere rahmet, bize izdiham...
Allahım...
Alnımıza yazdığına yürüyoruz. Akıyor geceler ve gündüzler, yerler ve gökler, dağlar ve denizler, nehirler ve yıldızlar. Herşey gidiyor. Bir Sen’sin gitmeyen. Sana tutunmaya niyetli ellerimizi bırakma Ya Rabbi.
Allahım...
Bizi kaim eyle Sana verdiğimiz sözde. Selamını şerefle taşımayı nasip et omuzlarımıza. Hilal’dir rumuzu Müslümanların, hep parlasın, hiç sönmeden, hiç düşmeden, göklerimizde ve alınlarımızda... Bize taşıma gücü ver, Hilalimizi lutfet bize Allahım...
Allahım...
Bu ezanlar ki şahididir Ümmetin. Sen çağrısız bırakma, Sen sahipsiz koyma Allahım. Bizi, davetinin müezzini Bilaller’inden eyle. Minarelerimizin gür sesini, Sana ettiğimiz şehadet yeminini Sen söndürme, Sen sindirme Ya Rabbi... Bu Millet ki senin aziz davetinin sancaktarıdır, Sen rüzgarımızı eksik eyleme Allahım. Ümmetin en azimli serhaddi, mazlum hudutların gözcüsü, Mü’minlerin onurlu sözcüsü, furkanların burcu olan bu vatanı, hıyanetin şerrinden muhafaza buyur ya Rabbi...
Her gecenin bir sabahı, her karanlığın kavuşacağı bir seher vardır. Sen Şehitlerimizin bereketiyle ağaran şafaklarımızı daim eyle Allahım. Vatana, Millete, Ümmete, Ezana, Kur’ana, Resulüne, Mazluma, Masuma, Annelere, Yavrulara kasteden o hayırsız düşmana binlerce kere yazıklar olsun. Ve onun kahırdan, lanetten, hıyanetten, nifaktan başka bir yol bilmeyen sinsi tertiplerine de binlerce kere veyl olsun ki... Vekilimiz Sensin, Sen bize yetersin Allahım...
Allahım...
Gecenin içinden parlattığın yıldızlar gibidir şu şehitlerimiz. Onlar bilgiyi kimseciklerden değil, bizzat Sen’den aldılar. 15 Temmuz gecesi, onlar Senin emrine ve ilhamına yürüdüler. Görevlerini bizzat Sen’den alarak fırladılar en ön saflara. Sırtlarından değil, göğüslerinden alınlarından vurabildi hıyanet onları ancak. Hıyanetin gözüne, mermisine doğru atılan pervaneler gibi ateşi sinelerinde söndürdüler. Onlar şehitlerdir ki: İsmail’idir, koçudur, kurbiyet harikasıdır Ümmetin. Ruhumuza Senin mührünü, izini, zikrini koyup da geçtiler... Öyle bir geçiş ki Hamza misali, öyle bir geçiş ki Ömer misali, öyle bir geçiş ki ölümü korkutan.
Onlar Ebabil’idir semaların.
Okyanusların ötesindeki ‘’Fil Sahipleri’’ne ne oldu, hiç görmedin mi...