Gezi Parkı olaylarının üzerinden bir yıl geçmiş... Upuzun 365 gün... Bir olayın künhüne vâkıf olmak için yeterli bir süre bu. Olaylar henüz durulmamışken “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?” mesajı atılmıştı; şimdilerde o soruyu biraz değiştirip “O 12 ağaç nedir, bir türlü anlayamadınız” takazasında bulunanlar çıkıyor...
Başbakan Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı konusundaki düşüncelerini Ak Partili milletvekiliyle paylaşırken, olayı ‘12 tane ağaca’indirgemiş ve Türkiye’yi istikrarsızlığa sürükleme amaçlı bir ‘saldırı’ olarak gördüğünü ifade etmişti. Takaza ona yönelik...
Aynı olay birbirine taban tabana zıt iki farklı yoruma tâbi tutulur mu? Tutuluyor işte.
Dünyanın her yerinde bizdeki ‘Gezi Parkı’ benzeri protesto olayları yaşanıyor; uzun süren, hatta süreç içerisinde insan hayatına mâl olanları bile var. ABD’deki ‘Occupy Wall Street’ (2011) böyle bir olaydı; oradan Avrupa’nın değişik ülkelerine de yayıldı ve kolay kolay etkisini yitirmedi. Görüldüğü ülkelerde istikrarı fazla bozmadı.
İstikrarı bozmadı, ama kurulu düzene başkaldırıyla amaçlanan hedefine de ulaşmadı Batı ülkelerinde ‘Gezi Parkı’ benzeri eylemler...
Sorun galiba ‘anlama’ özrüyle ilgili değil, olayların meydana geldiği ülkeler arasındaki farkta... Batı ülkelerinde istikrarı bozmayan, hatta sisteme fiske bile indiremeyen türden olaylar, Türkiye gibi ülkelerde oralardan çok farklı sonuçlara yol açabiliyor...
‘Paranoya’ mı? Lütfen bir siyasi iktidara, bir siyasetçiye olan kızgınlığınızın, husumetinizin gözlerinizi köreltmesine izin vermeyin...
Siyasi iktidarla ve onun yönetici kadrosuyla demokratik yöntemlerle hesaplaşabilir, onu yerinden etmek için canla başla çalışabilirsiniz; bu sizlerin hakkınız... Ancak, o amaca erişmek için her yolu mübah gören bir anlayışa, ülkenizi zararlı çıkaracak bir gözü karalığa sapmamak şartıyla...
Türkiye önemli bir ülke. Son 12 yıl içerisinde ülkeyi yöneten kadrolar öneminin farkına vardılar ve bu durumu hem ülkeyi hem de kendi siyasi çizgilerini güçlendirmek için kullandılar. Kulağımızı sağa-sola verdiğimizde artık ‘Ak Partisiz bir Türkiye’arayışı başladığını ve sandığın yeterli olmaması durumunda ortalığı karıştırarak aynı sonucu alma hevesine kapılındığını görebiliyoruz...
Göremeyenlerimiz varsa, 1960’lardan 2000’lere uzanan çizgide, Lâtin Amerika’dan Arap Baharı’na kadar pek çok gelişmede, ülkeleri karıştırmak için yabancı ellerin neler yaptıklarıyla ilgilensin...
Toplumsal olaylardan yararlanmayı ve onları istikrarsızlaştırma operasyonuna çevirmeyi bilen nice örgüt var.
“Yok” diyeni Şili’de Salvadore Allende’yi devirmeyle sonuçlanan kanlı olaylara, operasyona karışan ajanların ifşaatları ışığında göz atmaya davet ederim...
Gezi Olayı bir ‘istikrarsızlaştırma operasyonu’ muydu, yoksa ‘barışçı bir protesto’ mu? Artık fazla önemli değil. Birinin masum eylemi, başkalarının istikrarsızlaştırma operasyonu olarak algılanabilir ve kendisini operasyon hedefi görenleri tedbirler almaya sevk edebilir.
Özellikle “Hâlâ anlamadınız mı, konunun 12 ağaçla ilgili olmadığını?” diye soranların bunun üzerinde düşünmesini beklerim...
Keşke olay ‘12 tane ağaç’ ile sınırlı kalabilseydi...