Evet tam 10 sene önce yazdığım yazılardan bazı bölümleri aynen paylaşıyorum;
“...Başkanlık sistemi'ni tartışmaya başlamalıyız. Hatta acele etmeliyiz... 2014-2015 dönemecinde ne olacak? Herkes bu soruyu soruyor ama kesin bir cevap verebilen henüz yok. Detaylar siyasi, tartışmaya girmeyeceğim ama bildiğim bir şey var; Türkiye, Cumhurbaşkanı'nın süresi dolmadan ve yeni bir genel seçime gitmeden, geçecekse "başkanlık sistemi" için gerekli düzenlemeleri yapmalı ve "başkanı" seçmeli... Bu noktada soralım; "tek adam" veya kamuoyunda bilinen adıyla "başkanlık sistemi" Türkiye için uygun bir model mi? Sevgili dostlar, kamuoyunda zorlanan olumsuzluk algılamasına rağmen konuyu detaylı ve dikkatli düşününce benim sentezim şöyle; Türkiye gibi Yeni Dünya Düzeni sayesinde büyük fırsatlar yakalayan veya şöyle diyelim; denklemdeki ana değişimler sayesinde gelişme sürecinde hızlı yol alabilecek bir ülkede, iyi kurulmuş bir başkanlık sistemi hızlı ve çok olumlu sonuçlar verebilir... Başkanlık sistemi olması gerektiği gibi dünya standartlarına uygun kurulursa; bakanlar siyasi kaygı taşımayan profesyonellerden seçilirse, sonuç siyasallaşma değil tam tersi profesyonelleşme olur. Daha açık yazayım; siyasi çarka bulaşmadan sadece bir konuda iyi olduğu için ülkede o konuda söz sahibi olma şansı elde edecek insanlar, siyasi kaygı taşımayacakları için daha iyi çalışabilirler ve ülke için ideallerini hayata geçirebilirler...
Sonuç 1: Türkiye 1990'lı yıllarda hatta 2003'e kadar başkanlık sistemini tartışsaydı, o günlerde bu kadar fazla marjinal fayda sağlamayacağı için olmasa da olur noktasında kalabilirdik! Bugün, olmadığı durumda ciddi fırsat kayıpları ve yavaşlama sorunu yaşayabiliriz...
Sonuç 2: Türkiye, son 150-160 yılın daha açık ifadesiyle Osmanlı'nın batma yoluna girdiği 1854'ten bugüne ‘altın fırsatını’ yaşıyor. Gerek konjonktür, gerekse değişen dünya düzeni Türkiye'nin yeni denklem içinde ağırlıklı bir yer edinmesine imkân verebilir. Bu geçiş ve yeniden kuruluş döneminde Türkiye, doğru bir başkanlık sistemi kurabilirse; çok kısa zamanda çok hızlı yol alacak ve siyasi kaygı, aşırı bürokrasi gibi sürtünme katsayılarını azaltacaktır...
Son söz: Ülkeler var liderleri küçük kendileri büyük, ülkeler var liderleri büyük kendileri büyük olma yolunda! Türkiye, lider-ülke dengesini başkanlık sistemi ile pekiştirebilir ve güçlü bir liderin daha rahat çalışabileceği bir yapı kurarsa; hem dünya düzeninin verdiği fırsatı, hem liderinin potansiyelini çok daha olumlu bir şekilde hayata geçirebilir...Not: Türkiye'nin yeni küresel vizyonu BAŞKAN ile bütünleştirilebilirse, 100 yıl önce yaptığımız çıkışı yeni bir dalgayla 100 yıl sonra yeniden yakalayabiliriz. 1900'lü yılların başı Türkiye'nin doğuşu ve kuruluşuydu, 2000'li yılların başında sendeledik. 2008'den itibaren özellikle IMF'nin kovulmasıyla Türkiye'nin dünya düzenine ve sistemine yerleşmesine ve kök salmasına tanık oluyoruz, daha uzun süre olacağız. Çıkış trendi başladı, güçlenmesi için elimizden geleni yapmalıyız”...
Sevgili dostlar, 10 yıl önce yazdığım BAŞKANLIK SİSTEMİ yazılarının bazı bölümlerini alıntıladım... YÜCE ALLAH’a şükürler olsun zor yollar aşıldı ve TÜRKİYE “CUMHURBAŞKANLIĞI YÖNETİM SİSTEMİ’ne” geçti ve EMPERYALİZM İLE MÜCADELENİN YOLUNU AÇAN LİDER OLARAK SAYIN ERDOĞAN İLK “BAŞKAN” SEÇİLDİ... YENİ BİR TÜRKİYE YÜZYILI BAŞLADI... HEPİMİZE HAYIRLI OLSUN...