Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın devlet görevi olarak katıldığı resmi programların bir listesi bu; sadece 1 haftada 15 etkinlik. Üstüne bir de AK Parti Genel Başkanı olarak yaptığı, katıldığı etkinlikler var. Erdoğan bir haftada 25-30'a yakın etkinliğe katılıyor. Devlet, siyaset işlerini takip ediyor. Kadroları yönetiyor, Uluslararası alanda mücadele ediyor. En muhalif gazeteciler bile Erdoğan'ın siyasette 10 kaplan gücünde olduğunu biliyor. Ve bu geceli gündüzlü çalışma beraberinde başarıyı ve milletin teveccühünü getiriyor. Şimdi elinizi vicdanınıza koyup siz değerlendirin. Kılıçdaroğlu, Erdoğan kadar çalıştı mı? Ya da Cumhurbaşkanlığı hayali ile yanıp tutuşan İmamoğlu'nun performansı ile Erdoğan'ın performansını kıyaslamak mümkün mü?
31 Mart treni kalktı kalkıyor. Ancak 2028 üstüne hesap yapanların çok ama çok çalışması gerekiyor. Zira Erdoğan hizmet çıtasını çok yukarıya taşıdı. Ve millet artık daha azına razı gelmez. Bakın Asrın Felaketinin birinci yılında Erdoğan bölgeyi kent kent gezdi. Yetmedi ilçe ilçe ziyaretler yaptı. Milletle dertlendi. Yerel seçim için 52 ilde milletle buluşma planlaması yaptı. Zonguldak'tan başladı.
Oysa "Bu saatten sonra ben mi çalışacağım" dese kim ne diyebilir? Peki ya CHP'li yöneticiler onlar da 6 Şubat'ta Hatay'da bir görünüp kayboldu. Sırtını başka partiye yaslama siyaseti iflas etti. Ama hala CHP aynı hataları yapıp farklı sonuçlar almaya çalışıyor. Oysa yapmaları gereken milletin gönlüne girecek yollar bulmak ve çok ama çok çalışmak.
Takdir milletin.
"DERDİMİZ NE?"
"Yabancı dil biliyor musunuz?" Sorusuna genelde verdiğimiz cevap derdimi anlatacak kadar oluyor. "Derdimiz ne?" Yabancı dil bilmiyoruz. Üstelik de üniversite mezunu düzeyinde insanlar arasında bu durum çok yaygın peki ama neden böyle? DHA'dan geçen haberi görünce bunu düşündüm. Zira haberde "Antalya'nın Konyaaltı, Muratpaşa ve Alanya ilçelerinde, Rusça, Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına göre eğitim-öğretim verilen de üç okul var. Bu okullarda Rusça ana dil iken, yabancı dil olarak ise İngilizce ve Almancanın yanında Türkçe öğretiliyor." Diye yazıyor. Yani Rus çocuklar 4 dille hayata atılırken biz Türkçe'de zorlanıyor, en temel yabancı dil kabul edilen İngilizce'de çuvallıyoruz. Cem Yılmaz'ın deyimiyle durumumuz "Little little into the middle" yani az az ortaya karışık J Bu meselelere daha çok kafa yormamız gerekiyor.
SAMAN DEĞİL ZAMAN MESELESİ
Hatırlıyor musunuz? Bir dönem muhalefet diline saman ithal ediyoruz lafını dolamıştı. Ülkede tarım bitti, çiftçi perişan söylemleri, haberleri gırla gidiyor.
Muhalefetin esas sorunu bu aslında hamaset üzerinden siyaset yapıyorlar. Oysa gerçekler onları yalanlıyor. Hemen birkaç örnek vereyim. Türkiye bu yıl un ihracatında rekor kırdı. Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği Avrasya Başkanı Eren Günhan, "Türkiye, 2023'te 3 milyon 663 bin tonluk un dış satımıyla dünya un ihracat rekoruna imza attı" açıklaması yaptı. Üstelik bu yıl içinde rekoltede yeni bir rekor beklentisi var. Öte yandan organik gıda pazarında bir milyar dolar ihracat rekoru geldi. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, hedefin 2 milyar dolara olduğunu söyledi.
Tarım, gıda ve içecek sektörü, 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,92 artışla 26,49 milyar dolarlık ihracat yaptı. Ayrıca cari dengede 3 milyar dolar fazla veriyoruz. Bunun yan etkisiyse yüksek ihracat rakamlarının ister istemez iç piyasadaki fiyatları da etkilemesi. Muhalefetten beklenense hamaset değil, siyaset, hizmet, proje üretmesi ama tabii bedava traktör, elektrik vaadi gibi bir projeden söz etmiyoruz. Zira hükümet enerji maliyetlerini düşürmek için özellikle yenilenebilir enerji için büyük projelere imza atıyor. Güneş panelleri her yerden yükseliyor. Ama dediğimiz gibi tüm bunlar zaman meselesi, saman meselesi değil. Öte yandan Almanya, İspanya, İtalya, Fransa sokaklarındaki çiftçi eylemlerini de es geçmemek gerekiyor. Siz bakmayın pembe Avrupa tablosu çizen muhalefete işler tüm dünyada gerçekten zorlaşıyor. Takdir milletin elbette.