Başlıktaki ifadeyi, bir polis memuru bonzai kullandığı için kilitlenmiş bir genç için sarfetti. Bana bunu, otobüs durağında yere eğilmiş bir genç kızın önce ayakkabısını bağladığını zanneden ama sonra öylece donup kaldığını farkedip durumu hemen yakındaki polise haber veren kızım aktardı. "Dert etme 10 dakikaya çözülüyorlar" demiş polis.
Artık çok sık karşılaşıyoruz kaldırım kenarlarında, otobüs duraklarında bu zehri kullandığı için kilitlenen gençlerle. Polisin ifadesine bakılırsa kanıksamışız bile...
***
Star gazetesi gündeme getirdiğinde aslında devletin konunun vahametinin farkında olduğunu ve bir acil eylem planını devreye soktuğunu öğrenmiş da olduk. Üretici ve satıcılarla yani bunun pazarıyla ilgili alınan polisiye tedbirler, yapılan operasyonlar bir tarafa kullanıcılarla ilgili geniş bir eğitim seferberliği başlatılmış. Okullardaki rehber öğretmenlerden, hastanelerdeki sağlık personeline kadar geniş bir kamu çalışanı eğitimden geçirilmiş. Bonzai kullanımının farkedilmesinden ve akabinde atılması gereken adımlara kadar kabarık bir liste var bu eğitimin içinde.
Devlet kullanıcılar üzerinden caydırıcı tedbirler alıyor, yolu AMATEM'e düşenler de gerçekten etkin bir tedavi süreci geçiriyor tamam ancak son yıllarda bonzai kullanımındaki artışın arkasındaki sebeplerin de iyi araştırılması gerekiyor. Ayrıca bir polis memuru "10 dakika sonra çözülür" diyebilecek kadar olayı kanıksamışsa, vurdum duymaz hale gelmişse bu hem karşılaştığı vaka sayısının ne kadar fazla olduğunu gösteriyor hem de devletin aldığını söylediği tedbirlerin kağıt üstünde kalmış olma ihtimalini akla getiriyor.
***
Türkiye nüfusu genç bir ülke. En büyük sermayemiz gençlerimiz. Sadece anne babaların biricik çocuklarının uyuşturucuya kurban gitmesi olarak baksak bile devlete büyük ödev düşüyor. Tek bu da değil, dinamik, geleceğine sahip çıkan, değerlerini yeni nesillere aktaran, iradesi, iddiası olan bir toplum olmanın ön şartıdır zihnen ve bedenen sağlıklı nesillere sahip olmak.
İnsan bedeni üzerinden geliştirilen tüm liberal söylemler dönüp dolaşıp toplumsal erozyona kapı aralıyor.
Nüfusun yaşlandığı, "üçüncü cins"in normalleştiği, uyuşturucunun yaygınlaştığı toplumlar en başta toplum olma özelliklerini kaybediyor.
Batı'nın Doğu karşısında acze düştüğü, Doğu'nun Batı'ya meydan okuyabildiği yer de tam burada. Kültür emperyalizmine, fiili işgallere, Baas sosyalizmine, Batıcı jakobenizme, petro-dolar arsızlığına rağmen Müslüman toplumların zihnen uyuşturulamayışı en büyük meydan okuma.
***
Büyük politikalarla, meta söylemlerle okyanuslar aşıp vatana millete hayırlı evlat olsun diye okuttuğumuz çocuklarımızı uyuşturucu ve LGBT gibi liberal haz politikalarının dişlilerine terk edersek toplumsuz bir ülkeye döneriz. Aştığımızı zannettiğimiz okyanuslarda bir bakmışız ki boğulmuşuz.
İşte o zaman "Asım'ın nesli" edebiyattan ibaret kalır.
Bir polis memuru "10 dakikada çözülür, dert etme" diyorsa toplum zaten çözülmeye başlamış demektir.
Aman dikkat!