Bu köşeden daha önce de birkaç kez dile getirmiştim. 1 Temmuz itibariyle kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan yüz binlerce işyeri daha iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma yükümlülüğü altına girecek. Ancak bu yükümlülük yürürlüğe girmeden, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesi noktasında önemli bazı düzenlemeler yapılmazsa, hem iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunan Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri (OSGB), hem OSGB’lerden hizmet alan işverenler ve işverenlere bağlı olarak çalışan işçiler için ciddi sıkıntılar olacağını söyleyebiliriz.
İş güvenliğinin tüm yükünü taşıyan OSGB’ler adeta bir sanayi sitesi sağlık ocağı gibi düşünülmekte ve buna göre kurgulanıp yükümlülük altına sokulmaktadır. Oysaki OSGB kurulması için aranan şartların birçoğuna gerek olmadığı gibi, milli kaynaklar israf edilmektedir. OSGB açmak için birçok gereksiz ve kullanılmayan materyal istenmektedir. Bu şartlar uygulama dikkate alınarak güncellenmelidir.
OSGB’lerde diğer sağlık personeli (işyeri hemşiresi) çalıştırma şartı kaldırılmalıdır. Zira diğer sağlık personeli istihdam alanı azaltıldığı için adeta bir çalışma olmamasına rağmen ücret ödenmektedir. Ayrıca sağlık sektöründe dahi yeterli sayıda hemşire-sağlık memuru bulunmamaktadır.
OSGB’lere getirilen komşu il dışındaki illere hizmet verilmemesi kuralı değiştirilerek OSGB’lerin dispanser gibi görülmesi sonlandırılmalıdır. Hiçbir OSGB kurulu bulunduğu mekânda hizmet vermiyor, tamamen sahada ve işyerlerinde hizmet veriyor. Bu nedenle OSGB kurulma şartları esnetilmeli, OSGB’ler Türkiye genelinde hizmet verebilmelidir. Böylece hem OSGB’ler aynı standartta tüm işyerlerine hizmet verebilecek ve hem de iş güvenliği hizmetinin bölünmesinde yaşanan sorunlar ortadan kalkmış olacaktır.
İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği’nin 13. maddesine göre OSGB’ler, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin tamamını veya bir kısmını başka bir kişi veya kuruma devredemezler. Bu maddeye göre OSGB’ler arasında (her sektörde var olan ve esasında olması da gereken) yardımlaşma ve destek yasaklanmıştır. OSGB’ler iş güvenliğine ilişkin birikim ve tecrübelerini diğer kurumlara aktarabilmeli, yardımlaşmalıdır. Aksi halde Türkiye bir OSGB mezarlığına dönecektir. Ayrıca maliyetlerin artması, işverenlerin de bu hizmete kavuşmasını maliyetli kılacaktır.
Ayrıca her OSGB şube açılışı için talep edilen 16-17 bin TL iş güvenliği maliyetini artırmakta; her bir iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi için talep edilen 400-500 TL sertifika bedeli de yüksek meblağlara ulaşmaktadır. OSGB’lerin beş yılda bir alınan yetki belgesi vize ücreti kaldırılmalıdır.
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından döner sermayeye alınan ücretlerin yüz milyonlarca liraya ulaştığı düşünüldüğünde sertifika bedeli ve yetki belgesinin iş güvenliği sektörü üzerinde ne kadarlık bir yük oluşturduğu anlaşılabilecektir. Bu nedenle sektörü rahatlatmak ve iş güvenliğini yaygınlaştırmak için OSGB’lerin tüm Türkiye’de hizmet verebilmesinin önü açılmalı ve beş yılda bir alınan yetki belgesi vize ücreti kaldırılmalıdır.
İş güvenliğinde sertifika sınıfları kaldırılmalı ve iş güvenliği uzmanların alığı lisans eğitimlerine uygun işyerlerinde çalışma yapması sağlanmalıdır.
Özellikle sigortacılık, bankacılık gibi çok şubeli ve ofis ortamında çalışılan sektörlerde sınıf eğitimi uygulaması çok mümkün olmamaktadır. Bu işi yapan İSG profesyonellerinin bile eğitimlerinin yarısını uzaktan eğitim şeklinde alabildiği düşünüldüğünde normal çalışanlara sınıf eğitimi verilmesi mantık dışı kalmaktadır. Az tehlikeli işyerlerinde çalışanlara e-eğitim/uzaktan iş sağlığı ve güvenliği eğitimi imkanı tanınmalıdır.
İSG-Katip sistemindeki en önemli sorunlardan biri de firmanın çalışan sayısı arttığında sistemin güncellemeye izin vermemesi ve/veya otomatik güncelleştirilmemesidir. Örneğin bir inşaat şirketinde bir gün bin işçi çalışırken, diğer bir gün 700 işçiye düşebilmektedir. Uzman ya da hekimin eğer sistemde süresi varsa sistem artırım yaparak sözleşmeyi güncelleştirebilir. Bunun dışında bir yöntemin uygulanması mümkün değildir.
İSG-Katip sistemi e-bildirge yetkililerine açılmış bulunmakta. İşlemleri büyük ölçüde hızlandıran İSG-Katip sistemi bankalar, mağazalar, marketler gibi Türkiye genelinde çok şubeli kurumlarda bir çıkmaza girmektedir. Bu gibi kurumlar için genel müdürlüğün veya işletme merkezinin e-bildirge yetkilisine tüm şubelerin de e-bildirge yetkisi açılabilirse hem bu kurumların SGK işlemleri açısından hem de İSG-Katip onayları açısından çok büyük kolaylık olacaktır. Yoksa örneğin 750 şubesi olan bir bankada 750 farklı kişinin e-devlet sistemine girip iş güvenliği hizmet sözleşmelerini onaylaması gerekecektir.
İş Sağlığı ve Güvenliği hizmetlerinin daha verimli yürütülebilmesi ve bu konuda bir sıkıntı yaşanmaması için yukarıda belirtilen güncellemelerin acilen yapılması gerekmektedir.