Maçı kazanmak Galatasaray için çok önemliydi. Hem üzerindeki deplasman korkusunu yenecek; hem de bu hafta evinde maç kazanan Fenerbahçe ile arasındaki puan farkını koruyacaktı. Ancak Galatasaray o kadar kötü bir futbol oynadı ki; gören de ne şampiyonluk, ne de dördüncü yıldız umurundaymış zannederdi.
Maçın ilk 45 dakikasında Galatasaray ancak bir kaç kez gidebildi Rize’nin üstüne. Bunların birinde penaltı kokan bir pozisyon gördük. Ancak hakem Rizeli futbolcunun topu eliyle değil, ayağıyla kornere attığını öne sürdü.
Bunun dışında bir başka ilginç pozisyon da Rizeli futbolcunun ceza sahası içerisinde Melo’yu eliyle itmesiydi... Melo yere düştü. Burada bazı hakemler penaltı, kırmızı kart olarak değerlendirebilirler pozisyonu... Ancak maçın hakemi Rizeli futbolcuya sarı kart göstermekle yetindi.
Ayrıca Rize’nin bir atağında Muslera’nın kurtardığı bir pozisyon vardı.
Onun dışındaysa koskoca bir hiç...
Galatasaray ikinci yarıda Chedjou’nun golüyle galibiyeti yakaladı. Ancak gerek Umut, gerekse de Selçuk öyle goller kaçırdılar ki taraftara da, izleyene de saç-baş yoldurdular.
Bu arada Chelsea maçında çok iyi oynayan Telles sahada yoktu. Bu kadar genç bir oyuncunun üç gün arayla oynaması gerçekten zor. Ama Burak’la Umut’a ne demeli, insan söyleyecek laf bulamıyor. İkisi de gerçekten çok kötü günündeydi. Gerek Umut, gerek Burak yüzde 100 gollük pozisyonları cömertçe harcayınca; bunlara Sneijder’in de pozisyonlardaki beceriksizliği eklenince Galatasaray 1-0’ı korumaya kalktı. Ama bu çaba da istenilen sonucu getirmedi. Muslera penaltıya neden olunca Rize beraberliği yakaladı.
Bu tür maçları şampiyon olmak isteyen bir takımın mutlaka kazanması gerekiyor. Bu maçlarda kaybedilen puanları sonradan telafi etmek çok zordur. Galatasaray, sahasındaki bütün maçları kazanıyor ancak deplasmanda üç puanı yok. Eğer böyle oynamaya devam ederse dördüncü yıldızı takmak için ancak Fenerbahçe’nin hata yapmasını beklemesi gerek.