"Yutkunarak Mustafa Kemal Atatürk, yutkunarak Cumhuriyet demeyeceksiniz. Avazınız çıktığını kadar yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk diyeceksiniz". İmamoğlu'nun bu sözlerini duyduğum an CHP'de işlerin sarpa sardığını net bir şekilde bir kez daha anladım. Zira çok değil daha ağustos ayında CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Her sıkıştığımızda Atatürk, Kuvayi Milliye deyip alkış almayı bırakmalıyız. Bu projemiz olmadığı anlamına geliyor" diyordu. İzmir'de, CHP Genel Merkezi'nde, İstanbul İl Başkanlığı'nda, sosyal medyadaki isyanları, eylemleri görünce "Acaba ilk kırılma ne zaman oldu?" diye düşündüm. Aslına bakarsanız herkesin elleri patlarcasına alkışladığı anda ilk kırılma oldu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in ön seçim için namus sözü verip de bu sözünden İmamoğlu'nun baskısıyla üç günde geri adım atması güçlü bir lider olamayacağının işaretiydi. Gölge başkanın ipleri ele almak için ortaya koyduğu güç mücadelesi hem Özel'i hem de CHP'yi yaraladı. Aşırı kan kaybını artık herkes görüyor. CHP'nin deve dişi gibi isimleri dahi isyan bayrağını çekmiş vaziyette. Oysa Özel, namus sözünü tutup, ön seçim ile kendisine muhalif isimleri de parti içinde tutup güçlü bir liderlik ortaya koyabilseydi çok daha farklı bir ana muhalefet olabilirdi. Bugün geldiğimiz noktada İmamoğlu ilçe belediye başkan adaylarını tanıtıyor. Salonda CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Eski Genel Başkan Kılıçdaroğlu yok. Okumak isteyene çok net işaretler bunlar. Tren kalktı ve bu saatten sonra vagonlara doldurulan İmamoğlu yanlısı isimler CHP'yi ancak "1 Nisan İstasyonu"na kadar götürebilecek gibi görünüyor. Takdir CHP'lilerin zira bu seçimde kırmızı kart göstermezlerse CHP'nin 2028 için de iddialı bir yol haritası ortaya koyması zor görünüyor. Herkesin silkinip kendisine gelmesi gerekiyor.
YÜKSEK FAİZ
Ekonomi kurmayları faiz silahını kullanarak yoluna devam ediyor. Tüketici kredisi almaya kalktığınızda yıllık maliyeti neredeyse yüzde 80'i buluyor. Kazanmadan harcama alışkanlığımıza artık bir son vermemiz gerekiyor.
Tasarruf yapmamız israftan kaçınmamız, çok çalışıp, az tüketmeyi alışkanlık haline getirmemiz lazım. Konuştuğum bir galerici dostum "bu faizlerle kimse taksitle otomobil almak istemiyor. İşler çok sıkıntılı" diye anlattı. Aklıma araç krizi günlerinde borsa gibi artan fiyatlar, sıfır araç kuyrukları ve bayiler komisyon istiyor iddiaları geldi. Otomobil fiyatları olması gereken yere geldi. Benzer bir durum konut sektöründe de var. Geçen yıl daha topraktan 4 milyon lira isteyen müteahhit geçenlerde tamamlayıp bitirdiği daireyi 4 milyon liradan satmaya çalışıyordu. Ama yüzüne bakan yok. O kapış kapış daire alınan dönemler de geride kaldı. Darısı kira ve gıda başta olmak üzere tüketim ürünlerinin başına. Tabii bu arada önemli olan talep enflasyonunda frene basarken üretimi de baltalamamak işte orada anahtar kelime ihracat, zira istihdamı korumanın yolu ihracattan geçiyor. Aralık ayı istihdam rakamları açıkçası ekonomi yönetiminin yol haritasıyla ilgili umutlarımı artırdı. İşsizlik oranı aralık ayında 0,1 puanlık düşüşle yüzde 8,8 olarak gerçekleşti. İşsiz sayısı 3 milyona geriledi. Umarım seçimden sonra işler daha hızlı yoluna girer. Zira enflasyon belasından kurtulursak Türkiye'nin vites büyüteceği çok net görülüyor. Bu arada Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, "Vatandaşlarımızın daha sağlıklı finansal kararlar alabilmesi ve risklerini daha iyi yönetebilmesi için finansal okuryazarlık çok önemlidir." Açıklaması da bu süreçte dikkat çekiciydi.
"ALİ TOPU TUT" DENEYİ
CHP'li Gazeteci Yılmaz Özdil, Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı'nın uzay göreviyle kendince böyle dalga geçti. "Ali Topu tut" deneyi diye yazdı. Gezeravcı yurda döner dönmez bu bakış açısına cevap vermek zorunda kaldı. Uluslararası standartlarda deneyler yapıldığını, geleceğin uzay çalışmaları için adımlar atıldığını söyledi. Bana göre cevap vermek bile zül ama öbür türlü de meydan bu zihniyete kalıyor. Neyse ki millet sosyal medyada yaşamıyor ve sosyal medya karalamaları öyle düşünüldüğü kadar milleti etkilemiyor. Areda Survey'in son anketinde Türk halkının yüzde 68,5'i Gezeravcı'nın uzaya gitmesiyle ilgili büyük bir sevinç duyduğunu söyledi. Uzay görevini içine sindiremeyen kitlenin nereye tekabül ettiğinin takdirini de siz yapın lütfen. Zira o kitleyi mutlu etmenin bir yolu var mı ben gerçekten şüpheliyim. "Dünyanın en iyi işini de yapsanız, alkışlayacak halimiz yok" sözleri kulaklarımda yankılandı bir an. Takdir milletin...