Sabahın köründen beri muhalif TV kanallarında yapılan yorumları izleyip durdum; nicedir zihnimde beliren soruların hiçbirine aklı başında bir cevap alamadım...
İşte ana soru: Uzun bir aradan sonra Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs kutlamalarına açıp barışçı gösterilerin yapılmasına imkân sağlayan Ak Parti hükümeti bu yılın kutlamalarında neden farklı davrandı?
Herhalde 1 Mayıs’ı kutlayanları hor gördüğü için değil... 1 Mayıs’ı yeniden ‘emek bayramı’ adıyla tatil haline Ak Parti hükümeti getirdi.
Bazıları ‘güç gösterisi’ gibi yeni bir gerekçe kullandı bu yıl; devletin gücünü anlamamız için 1 Mayıs 2014 tarihini beklememiz gerekmiyor herhalde. Bu ülkenin vatandaşları beşikten mezara her fırsatta devletin gücüyle tanışmış insanlardan oluşuyor.
Şimdi de ikinci soru: 1 Mayıs evet önemli; çalışanı-çalışmayanıyla sayıları hiç de ihmal edilmeyecek bir kesim ‘emekçi bayramı’nı her yıl hasretle bekliyor. 1 Mayıs o kesim için nostaljik değere sahip. Peki de, 1 Mayıs, İstanbul’da Taksim Meydanı dışında bir yerde neden kutlanamıyor?
“Taksim’in simgesel önemi var” tezi 1977 yılı 1 Mayıs kutlamalarına atıfla ileri sürülüyor. Oysa o tarihte, ‘derin devlet’ diye de anılan bir güç 1 Mayıs’ı kutlamak üzere Taksim’e gelenlerden 37 kişinin ölümüne sebep olmuştu. Taksim Meydanı o olay yüzünden siyasi tarihimizde ‘kara bir sayfa’ teşkil ediyor ve bu özelliğiyle de bayram havasına ters düşüyor.
O kara günü anmak için her sendikanın temsilcisinden oluşan bir heyetin meydana siyah çelenk bırakması ve esas kutlamayı çok daha geniş bir alanda yapması daha makul olmaz mı?
Hayır, “Kutlamalar zinhar Taksim Meydanı’nda yapılmasın” diyenlerden değilim. Keşke, medya aracılığıyla atışmak yerine, her uygar ülkede ihtilâfların ortadan kaldırılması için başvurulan diyalog yoluyla çözüm yöntemi denenseydi. Meydan okuma diklenmeyi getirdi ve şimdi yaşadığımız ‘yasakçı’ görüntü 1 Mayıs’a egemen oldu.
Ne kadar yazık.
Yoksa zaten amaç bu muydu? Yani, Türkiye’de ‘yasakçı’ bir iktidarın varlığını dünya âleme göstermek mi?
Utanç verici bir düşünce, ancak muhalif yorumlara kulak verince birbiri ardına zihnime üşüşenler arasında en akla yakını bu soruda yatan fikir gibi geliyor. Gün boyu yabancı ajanslar ‘1 Mayıs ve Türkiye’ başlığı altında hep bu görüşü destekleyen haberler geçtiler ve bu arada yakın zamanda yaşanan başka toplumsal olaylara verilen tepkilerle sosyal medyaya yönelik kısıtlayıcı uygulamaları hatırlattılar.
İyi de, Ak Parti hükümeti, özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan, bu tip yayınları umursamıyor ki... Tam tersine, dışarıdan gelen tepkiler Ak Parti tabanını daha da kalabalıklaştırıyor ve oy tabanının saflarını iyice sıkılaştırıyor.
Zarar vermek için yapılan dışarıdan tepki davet etme amaçlı davranışlar, buna başvuranların beklentilerinin tam tersi sonuçlar veriyor.
Acaba Ak Parti bu yüzden mi 1 Mayıs için böyle bir karar aldı?