Bugünlerde herkesin merakla cevabını aradığı soru “yeni seçimde sonuçlar değişir mi?” sorusu. 5 ay gerçekten de seçim için kısa bir zaman. İlk anda “bu kadar kısa zamanda ne değişir?” tepkisi oluşuyor. Üstelik şu ana kadarki anketler de çok az bir değişim gösteriyor. Bu sebeple de en baskın anlayış, yeni seçimin farklı sonuçlar getirmeyeceği şeklinde. Ben değişimin mümkün olduğunu, üstelik radikal bir değişimin de olabileceğini düşünüyorum.
Zaman mı önemli, yeni dinamikler mi önemli?
Seçimler arasındaki zaman aralığı önemli bir faktör. Genellikle iki seçim arasında geçen zaman arttıkça, seçim sonuçlarının değişme olasılığı artar. Yalnız, değişimden sorumlu olan bizatihi zamanın kendisi değil. Geniş zaman aralığında seçimleri etkileyecek yeni dinamiklerin oluşma olasılığı arttığı için seçim sonuçları değişir. Yani esas olan zaman değil, seçimleri etkileyecek yeni faktörlerin, dinamiklerin, psikolojilerin oluşup oluşmamasıdır. Kısa zaman aralığın da seçimi etkileyebilecek yeni dinamikler oluşmuşsa, seçim sonuçları değişebilir. Kanaatimce, 1 Kasım seçimleri için yeni dinamikler oluşmaya başladı.
Bu yeni dinamikleri tanımlamadan önce oy değişimini tanımlayacak kriterler geliştirelim.
Değişmeme, ılımlı değişme ve radikal değişme
Eğer 1 Kasım seçim sonuçlarında 7 Haziran’a göre 1 puan civarında artma veya azalma olursa, bunu değişme olmadığı şeklinde adlandırabiliriz. 2 -3 puan değişmeyi ılımlı değişme olarak kabul edebiliriz. 4 puan ve üzeri değişim yaşanırsa, bu radikal bir değişim anlamına gelir. AK Parti açısından tek başına iktidar olabilmesinin tek yolu radikal değişim olması. Yani AK Parti’nin 4 veya üzeri puan artışına ihtiyacı var.
Seçimin büyük psikolojileri
Seçim sonuçlarını akışkan seçmenlerin oy verdiği partiyi değiştirmesi belirliyor. 7 Haziran seçimlerinde seçmenin yaklaşık %10’u yer değiştirdi. Bu yer değişimin temel nedeni 7 Haziran seçimine özgü oluşan yeni dinamikler ve psikolojilerdi. 7 Haziran seçimlerinde dört büyük psikoloji oluşmuştu. Bu büyük psikolojiler şunlardı; “Kürtlüğün savunusu ve korku psikolojisi”, “dar gelirli psikolojisi”, “HDP’yi meclise sokarak, AK Parti’yi zayıflatmanın mümkün olduğu kanaati” , “AK Parti’de yolunda gitmeyen şeylerin olduğu hissi”. Bu büyük psikolojiler seçim sonuçlarını belirlemiş, her biri belirli bir katman seçmen profilini diğer bir partiye hareketlendirmişti.
1 Kasım seçiminin yeni dinamikleri
Eğer 1 Kasım seçimleri, 7 Haziran seçimleri gibi yeni büyük psikolojiler üretebilirse, seçmende yeniden bir akışkanlık oluşarak, seçim sonuçları değişebilir. Kanaatimce, geçen 5 ay seçim ortamına yeni dinamikler getirdi. Bu yeni dinamiklerin oy verme davranışını etkileyebilecek düzeyde olduğunu düşünüyorum. Yeni seçim üç yeni dinamik getiriyor. Birincisi, çözüm sürecinin durması, çatışmanın başlaması ve teröre karşı mücadelenin getirdikleri yeni dinamikler. Bu dinamik şimdilik oy verme davranışını nasıl etkileyeceği kesin değil. Ama bu mesele oy değişimine sebep olabilecek güçte. Süreçteki gelişmelere göre AK Parti, HDP ve MHP’de oy kaybı veya artışına sebep olabilir. İkinci yeni dinamik, koalisyona karşı tek parti hükümetinin tercihinin yapılacak olması. Koalisyon kurulamaması ve bu dönemde ekonomik parametrelerde bozulmanın olması, doların yükselmesi “istikrar ve hükümet kurabilme meselesini” önemli bir dinamik haline getirdi. Seçmen yeniden istikrara yönelebilir veya daha da kızgın davranıp kendince sorumlu bulduklarını cezalandırmaya yönelebilir. Üçüncüsü ise CHP ve MHP’nin iktidarın parçası olabilme ihtimalinin var olması. Bu olasılık, CHP ve MHP’yi hem elitler hem de halk düzeyinde daha cazip hale getirebilir. 7 Haziran seçimlerinde seçmenin önünde bu üç ihtimal de yoktu.
Sonuç olarak, 1 Kasım seçimlerine zaman açısından değil, yeni dinamikler getirip getirmeme açısından bakılmalıdır. 1 Kasım seçimleri için yeni dinamikler oluşmaya başlamıştır. Fakat bu yeni dinamiklerin, hangi yönde bir değişime sebep olacağını anlayabilmek için biraz daha zamana, yöntemle oluşturulmuş bilgiye ve derinlikli yorumlamaya ihtiyaç var.