Doğan Medya Grubu’nun vatansever yorumcusu Emin Çapa’nın, 15 Temmuz direnişçilerine yönelik terbiyesizce çıkışı, beklenmedik bir “kampanya”ya dönüştü.
Dolarını kapan, döviz bürolarına koştu.
Emin kardeşimizin “Ne oldu, dolar sevgisi vatan sevgisini geçti mi?” sözlerinden alınganlık çıkaranların seferberliği, bize
bir gerçeği daha göstermiş oldu:
İrrasyonaliteyle dalga geçilmez...
Dünyanın en akıllı insanları olabilirsiniz, en parlak diplomalara sahip olabilirsiniz, “ekonomi bilimi”ni yalayıp yutmuş olabilirsiniz, kendinizi zekâ hiyerarşisinde yahut sıralamasında en tepede görebilirsiniz...
Mümkündür.
Rasyonel akılla bakıp doğru sonuca (sınanmış bilgiye) ulaşmanız hiç şaşırtıcı görülmez...
Fakat rasyonel aklı her şeyin üzerinde tutarsanız, denenmiş ve sınanmış bilgilerin şımarıklığıyla kalkışırsanız (Sonuçta piyasa ve ekonomi bilimi diye bir şey var, öyle değil mi?) ve dilinizin ayarını bilmezseniz bazen sürprizler karşısında dağılırsınız.
Biz bu sürprizlere, bazen, “kader” diyoruz.
Hayatımızda, matematik doğrularla ölçemediğimiz şeyler de var.
Kader diye bir şey var...
Emin Çapa kardeşimiz, yazdığı “terbiye dışı” tweet tepki toplayınca, vatanseverliğini kanıtlama cehdine düştü... Yaptığı işin sadece bir duruma rasyonel izah getirmek olmadığını bildiği ve son tahlilde kendisini de ait hissettiği (kendisi de vatansevermiş) o kavramla dalga geçtiğini gizleyemediği için...
Bizi, Emin Çapa’nın ne kadar vatansever olduğu ilgilendirmiyor.
Böyle bir yükümlülüğü de
bulunmuyor.
Başkalarının aidiyetini bir çırpıda harcayan o zehirli dili nasıl edindiniz?
Rasyonalite uğruna nasıl bu kadar “teknik” ve “bencil” olabiliyorsunuz?
Mesele bu!
Max Frischdilimize “Çarpık Sevda” diye çevrilen “Homo Faber” adlı romanında (harika bir Sezer Duru çevirisidir), hayatında bilim, matematik ve rasyonel doğrular dışında hiçbir değere yer vermemiş Walter Faber’in “kader” karşısında nasıl çözüldüğünü anlatıyor.
Faber, kaderin ona hazırladığı “akıbet” karşısında o kadar çaresizdir ki, “ağlamak” dışında bir hassa geliştiremez. Fakat hayatında sadece teknik ve matematik doğrulara yer vermiş bencil kahramanımız “ağlamak” fiiline de yabancıdır... İçinde bulunduğu ağlama halini anlatmakta güçlük çeker... Duygusuzca giriştiği iç muhasebesinden sonra “Ve ağladım!” diye bitirir itiraflarını.
Bu hali, Emin Çapa kardeşimizin, skandal sonrası iç dökmelerine benzettim. “Ekonomi bilimi”nin ona kazandırdığı zehirli dille 15 Temmuz şehitlerini sarakaya alan kardeşimiz, durumu kurtarma tweetlerini “Ve vatanseverim” ifadesiyle bitiriyor.
Faber, matematik doğruların bazen “hiçbir şey” olduğunu acı bir tecrübeyle öğrenmişti.
Ekonomi bilimiyle kalkışıp son derece “parlak” ve “teknik” laflar eden, “Vatandaşı döviz bürolarına yollayarak mı doların ateşini düşüreceksiniz? Gülerim sizin aklınıza!” diye dalga geçen Doğan Medya Grubu memurları düşürüldükleri gülünç ve zavallı durumu ne zaman idrak edecekler?
Derken, aklıma bir fantezi geldi...
Nedamet getirmiş ve FETÖ’den kurtulma yolları arayan bir şakirt, “vatan hizmeti”nden geri kalmamak için, Pensilvanya’dan gönderilmiş 1 dolarıyla döviz bürosuna gidiyor. Dolar “F” serisinden çıktığı için de fena halde mahcup oluyor!
Bu cümleden olarak, 1 dolarla yakalanan ve birçoğu içeride nedamet getirmiş FETÖ’cü generallere, gazetecilere, yazarlara ve iş adamlarına soralım:
Bozdurdunuz mu 1 dolarlarınızı?
Bozdurmadıysanız elinizi çabuk tutun. Hiç değilse 1 dolarlık faydanız olsun şu memlekete!