Dokunulmazlık meselesi etrafında kopartılan yaygara hukuki değil siyasidir.
İşin çelişkili ve ironik yanı şudur: 2016’da milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasını ısrarla talep eden CHP bugün farklı bir tavır sergiliyor.
“Darbe!” diyor.
“Faşizm!” diyor.
İşin bir diğer çelişkili yanı da şu: Bizzat Kılıçdaroğlu’nun CHP’si geçen dönem mecliste fezlekeleri bulunan vekillerin yargılanabilmelerinin önünü açmak için dokunulmazlıkların kaldırılması teklifine destek verdi.
Kılıçdaroğlu bu teklife destek verirken ibretlik bir söz söyledi: “Anayasaya aykırı, ama buna rağmen evet diyeceğiz!”
Hem anayasaya aykırı diye suçlamak hem de destek vermek sizce de ibretlik bir duruş değil midir?
Bugün yapılan ise tamamen anayasaya uygun bir işlem.
Anayasanın amir hükmüne uygun bir işlem gerçekleştiren meclis üzerinden “Kahrolsun faşizm!” sloganları atmak hangi akla hizmettir!
***Olan şey şu:
1 CHP’li ve 2 HDP’li vekil için ilk derece mahkemesi hüküm vermiş. Bu hüküm bir üst mahkeme olan İstinaf tarafından onanmış. Yüksek yargı organı olan Yargıtay’a sanıkların itirazlarını yerinde bulmamış, söz konusu kararları tasdik etmiş.
Yargıtay onadığı kararı Adalet Bakanlığı’na iletmiş. Bakanlık da TBMM Başkanlık makamına intikal ettirmiş.
Anayasanın 84. maddesi gayet açık: Yüksek yargının da onayından geçmiş bu tür kararlar TBMM Başkanlığına intikal ettirilir ettirilmez Başkanlık makamı tarafından genel kurulda okutulur. Normalde Adalet Bakanlığı üzerinden Meclis Başkanlığına kararın intikal ettirilmesiyle beraber ilgili kişilerin vekillikleri düşer. Genel kurulda kararların okunması usuli bir işlemden ibarettir.
Aslında TBMM Başkanlığına ulaştıktan hemen sonra bu işlemin tesis edilmesi gerekirken nedense bir yıl bu işlem ertelenmiş.
Asıl eleştirilmesi gereken konu budur bence.
***Yüksek yargının da onadığı bu cezaların yerinde olup olmadığı tartışmaya açıktır. Herkes durduğu yerden değerlendirir.
Lakin yüksek yargının kararları ona uymama hakkını kimseye vermez.
Bu konuda TBMM Başkanlığına tanınan bir takdir yetkisi yoktur.
Anayasanın ilgili maddesi beğenilmiyorsa meclisteki partiler bir araya gelirler gereğini yaparlar. Yasama yetkisi kendilerine aittir. Lakin varolan bir anayasal hükme uymamak veya onun etrafından politik mülahazalarla dolanıp ilgili yasayı kadük hale getirmek yasama organının saygınlığıyla bağdaşmaz.
CHP’li siyasetçiler şunu istiyorlar: Meclis Başkanı veya siyaset kurumu bu tür yargı kararlarını dönem sonuna kadar ötelesin, işleme koymasın.
Bu hukuka saygılı erdemli ve ahlaklı bir siyaset tarzı değildir.
Dediğim gibi beğenmiyorsanız değiştirirsiniz.
İlginç ve çelişkili olan durum şu: CHP yakın geçmişte anayasaya aykırı gördüğü bir teklife evet diyerek dokunulmazlıkların kaldırılmasını kabul ederken anayasanın amir hükmü dolayısıyla kaldırılan dokunulmazlık meselesinde kızılca kıyamet koparıyor!
***Denilen iki şey var bu bahiste.
Bir: “Dönem sonuna kadar beklenmeliydi.”
Anayasanın apaçık hükmü ortadayken böyle bir öneride bulunmak hukuka bir darbedir.
Diyelim ki dönem sonuna kadar bekletildi. Sonra seçim gelip çattığında aynı kişiler partileri tarafından aday gösterildiğinde ne olacak? O süreçte bu hüküm uygulandığında başkaca tartışmalara kapı aralanmış olmayacak mı? Tekrar sevildikten sonra bir dönem daha beklensin istenecek. Bu durumda hukuka ne gerek var. Dönemlerin sonu gelmezse yargı kararları nasıl uygulanacak?
İki: “Anayasa Mahkemesine itiraz edildi. AYM kararı beklenmeliydi. Yargısal süreç tamamlanmadan işlem tesisi yanlıştır.”
AYM bir üst temyiz mahkemesi değildir.
AYM’ye yapılan itiraz bireysel başvuru kapsamındadır.
AYM’nin bu konuda ne zaman karar vereceği belli değildir. Diyelim ki verdi. Bu kez AİHM’e itirazlar yapıldığında onun sonucunu bekleyelim denilecek. AİHM’den sonra BİHM’ye başvurduk denilecek. Bunun sonu yok ki!
CHP’nin mantığına bakılırsa yargısal süreç hiçbir zaman tamamlanmayacak.
Türk hukuk sistemi açısından yargısal süreç tamamlanmıştır.
Yargıtay’ın kararı son nokta işbu işlemin tesisi için son noktadır.
Anayasanın ilgili maddesine göre yapılan işlem doğrudur.
“Darbe!” diye bağıranlar bizatihi kendileri hukuka karşı siyasi darbe yapmak istiyorlar.
Kılıçdaroğlu’nun demokratlığı ve vefası için son bir cümleyle noktalayayım: Sadece kendi vekiline sahip çıkmak ve partinin müttefiki HDP’lilere hiç değinmemek sizce de demokratlık ve vefa açısından ibretlik bir duruş değil midir?