İş hukukunda ücret haczi, borçlunun ücretine, bir alacaklının talebi üzerine haciz konulması anlamına gelir. Bu işlem, İcra ve İflas Kanunu'na dayanarak gerçekleştirilir ve işverenin, çalışanın ücretinden belirli bir kısmını keserek alacaklıya ödeme yapmasını sağlar.
Ücret haczi, İcra ve İflas Kanunu'nun 83. ve devamı maddelerine dayanır. Borçlunun ücreti, nafaka alacakları dışında tamamen haczedilemez. Ancak kanunda belirtilen oranlar dâhilinde bir kısmına haciz konulabilir.
Borçlunun ücretinin en fazla dörtte biri haczedilebilir. Nafaka borçlarında genellikle belirlenen miktar için bir üst sınır yoktur.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 35'inci maddesinde "İşçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez veya başkasına devir ve temlik olunamaz. Ancak, işçinin bakmak zorunda olduğu aile üyeleri için hâkim tarafından takdir edilecek miktar bu paraya dahil değildir. Nafaka borcu alacaklılarının hakları saklıdır" hükmü bulunmaktadır.
Çalışanlar, zaman zaman ödeyemedikleri borçları nedeniyle ücretlerinin haczedilmesi ile karşılaşabilmektedir. Bu durumda icra kesintileri işveren tarafından yapılıp icra dairesine gönderilmektedir.
İcra süreçleriyle ilgili olarak temel belge, İcra Dairesinden gelen haciz yazılarıdır. Bu yazılarda belirtilen kalemler doğrultusunda işverenler tarafından kesinti yapılması gerekmektedir.
İşveren, hem iş hukuku hem de icra hukukuna uygun hareket etmek zorundadır. İşçi ise gelirine uygulanan haczin yasaya uygun olup olmadığını kontrol etmeli ve haksız bir işlem olduğunda itiraz hakkını kullanmalıdır.
İşçi adına gelen icra yazısında belirtilen süre içerisinde, "işçinin ücretini ve ücretten yapılacak kesintinin icra dosyasına gönderilmek üzere icra dairesinin banka hesabına yatırılacağını" belirtir bir yazıyı 7 gün içerisinde göndermek gerekir.
İcra dairelerinden gelen haczin niteliğine göre (örneğin, alacağın türü nafaka ise kesinti sınırı yok) kesinti gerçekleştirilmektedir. Haciz, işçi ücretinin ¼' ünden fazla olamamaktadır.
Ancak icra dairesi yazıları her zaman aynı içerikle işverenlere ulaşmamaktadır. Bazı icra dairesi yazılarında prim, ikramiye dahil olmak üzere tüm ödemelerin tamamının haczine karar verilebilir. Bu anlamda icra dairesi yazısının içeriğine göre işlem yapılması en uygun yöntemdir.
Burada kesinti yapılacak ücretin, çıplak ücret olarak dikkate alınması gerekir.
Borcun bitmesi halinde, İcra Dairesinden alınacak yazı netleştirilmelidir. Örneğin kişi başka bir ödeme yöntemiyle tamamını kapatabilir ve borcu olmadığına dair belgeyi işverene getirebilir.
İcra kesintileri, bordroda doğrudan net üzerinden yapılmaktadır, diğer bir anlatımla brüt tutar değişmemektedir.
İşyerine işçi adına gelen birden fazla haciz olduğunda sıraya konulması gerekir. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez ve bu konuda ilgili icra dairelerine bilgi verilir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 27.12.2004 tarih ve E.2004/22540, K.26972 sayılı kararında, ihbar ve kıdem tazminatının ücret olmadığı bu nedenle tamamının haczedilebileceği belirtilmiştir. Aynı kararda, toplu sözleşme farkı ve ikramiyenin ise ücret sayıldığı, bu nedenle en fazla dörtte birinin haczedileceği, yer almıştır.
Ayrıca alacaklarına haciz kararı verilen işçinin iş sözleşmesinin feshedilip feshedilemeyeceği ayrı bir konudur.
Esasen, işveren işçinin ücretine haciz gelmiş olması nedeniyle işçiyi işten çıkaramaz. Ancak, ücret hacizleri işyerinde olumsuzluklara sebebiyet veriyorsa, İş Kanunu uygulamalarında işçinin davranışlarından kaynaklı sebepler geçerli nedenle fesih konusu olarak sayılmıştır. Eğer işçi bu nedenle işten çıkarılırsa, işçinin işe iade davası açma hakkı olabileceğine dikkat edilmelidir.
İşçiden kaynaklanan başlıca nedenler; işverene zarar vermek ya da zararın tekrarı tedirginliğini yaratmak, işyerinde rahatsızlık yaratacak şekilde çalışma arkadaşlarından borç para istemek, ücretine sık sık haciz konmasına sebep olmaktır.
İşçinin borçları nedeniyle işveren gelen hacizlerin sıklık göstermesi ve bu nedenle muhasebe birimi çalışanlarının işlerinin aksamasına neden olması, geçerli nedenle feshe konu edilebilmektedir. Ancak böyle bir durumda mutlaka çalışanın savunması alınmalıdır.