Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, katıldığı bir TV programında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Demir'in açıklamalardan satır başlardı şöyle:
GÖKBEY, savunma sanayinin gelmesinde istenilen nokta. ATAK helikopterlerimiz var, İtalyanlarla yaptığımız. O süreç bizi buraya getirdi. Söz verilen zamanda uçtu. Başka bir helikopter yapımcısı bize "siz çılgınsınız" dedi. Olduktan sonra "Vay be" dediler. Bunu başka yöne çekmek isteyenler, engellemek isteyenler var ancak bu iş artık rayına girdi. TEKNOFEST gençliği ile birlikte. Havacılık biraz böyledir. Güveni tam tesis etmeniz lazım. Turizm ve benzeri amaçlarla kullanılması da mümkün.
HÜRJET, ilk defa size gösteriyoruz. Bu, artık gün sayıyor. 18 Mart'ta uçacak. Uçak projelerimizin bazıları aşırı iddialı. Ama şimdi Süper Lig'e de çıktık ya, daha iyisini de yaparız diyoruz ya. Tecrübe eksikliğimizi de biliyoruz ama yüklendik ama "Çılgın Türkler" düşüncesini tekrar hayata geçireceğiz. Bir eğitim uçağı olarak başladık ama yakın hava destek unsurlarıyla da donatılacak. HÜRKUŞ da malum öyle başladı. Milli muharip uçak motoru da çok hızlı şekilde hayata geçirilir.
Gençlerle konuşuyoruz, birlikte oluyoruz, onların heyecanı görüyoruz. Bu dinamizm, bu motivasyon başaramazsa biz kabahatliyiz. Bizim bunun önünü açmamız lazım. Onların "önüme engel çıktı, yapamadım" demesine müsaade etmemeliyiz. Öncelik verdiğimiz temeldeki konu.
HÜRJET'in uçmuş olması önemli. ATAK, çeşitli değerlendirmelere bakıldığında gerçekten çok iyi bir helikopter. Pakistan çok zor şartlarda denedi. Bir kusur bulunamadı, gerçekten çok iyi. Biz bazı şirketleri Türkiye'de iş yapmaya zorunlu tutuyorduk, bu faaliyet birçok şirketi çok da memnun etti. Türkiye'ye güvenin diyoruz. Cumhurbaşkanımız defalarca tekrarlıyor.
Milli Muharip Uçağı bizim en önemli projemiz. Dış ülkelerin dudak büktüğü bir proje ama onu da hayata geçirdiğimiz görülecek. Bir uçak yapmıyorsunuz sadece birçok teknolojiyi hayata geçiriyorsunuz bu bir çıkış noktası oluyor. Ekosistem oluşuyor, yapmaya cesaret edilemeyen şeyleri yapmak isteyenler oluyor. Gece gündüz çalışarak inşallah bunu da Türk milleti hizmetine vereceğiz.
Müttefik ülkelerimiz bizlere bazı şeyleri vermem derken bizim de günü geldiğinde bunları önlerine koymamız gerekiyor. Bize F-35 vermeyenler bir gün utanacak. Gelecek sene teste başlamak üzere hazır bir uçağımız olacak.
Biz bunu kendimiz iyi bir şekilde yaparız, tamamen yerli sistem olarak devreye sokulabilir. Hiçbir tereddüdümüz yok. Şartlı satışla ilgili hiçbir gündemimiz yok. Tek bir planımız olamaz, birçok planımız var. Boşluk oluşturmayı engelleyecek birçok planımız var. Onun da üzerine koyacağımız sistemlerle hiçbir endişemiz olmamalı. Yetkili makamlar özellikle vurguluyor, Türkiye barışı isteyen ve komşu ülkelerle beraberce ekonomik kalkınmak isteyen bir yapıda. 2008'lerde sıfır sorun politikası, etrafımızdaki komşularla iyi ilişkimiz vardı. O zamandan beri cenge hazır olmamız lazımdır. Amerikalı bir general, Türkiye için 'soft power yanında hard power da olmalı' demişti.
Hava savunma sanayii kademeli bir olay. Kademe kademe doldurarak gidiyoruz. Dışarıdan tedarikimiz daha çok balistik füze konusu. Diğerlerinde yerli sistemlerin halledebileceği noktadayız. Balistik füzelerin belirli bir kısmı hariç tamamen yerli sistemlerle hazır olacağız. 2025-2026 yıllarında o ihtiyaç da görülecek. Kaynak ihtiyacı o kadar büyük ki, bağış ne kadar olursa olsun projenin çok azını karşılayabileceğini görüyoruz ama önemli olan psikolojik boyut.
Alımı düşünülen ve konuşulan deyimine katılmıyoruz. Meselenin bu kadar uzamasının nedeni de burada yatıyor. Alım bir sürecin ufacık bir parçası olabilir. Aslında önce bir samimiyet sistemi testi yapılmalı, sınıfta kalanlarla yürünmemeli. Şu an konuşulması gereken asla alım değil, EUROSAN diye bir konsorsiyum var Türk şirketleri de dahil, burada şartlar konuşulabilir. Projenin gelmesi gereken nokta bu. Muhataplar evet derse devam edebiliriz. Yerli ve milli sistemlerimize iş birliği daha hızlı yol almamızı sağlayacaksa iş birliğine karşı değiliz. Bize de fayda sağlar. Olmazsa olmaz şartımız bu ürünün üretiminde bize engel olunmasın.
Bizim şartlarımız ve kurallarımız çerçevesinde neticelenseydi bazı kazanımlarımız daha fazla olabilirdi ama şartlar kabul edilmeyince biz de kendi yolumuz gideriz meselesi oldu. Her projemizde yerli kazanım ve ortak çalışma hususlarında ne aldığımız önemli. Türkiye fuarlarında yabancı katılım azaldı. Türkiye'ye şunu satalım diyebilen kalmadı.
Türkiye şunu tartışmıyor. Biz bunu kullanmak için aldık, nokta. SAMP-T meselesinde zamanında imzaları attık. Tanımlama çalışmasının son aşaması bile uzadı. Orada bile patinaj yapıldı. Ama tekrar gelirlerse de biz yaptık o defter kapandı dememeleri gerekiyor. EUROSAN ve SAMP-T ile ilk görüşmelerimizde onlar gelip kuracaklardı sistemleri, NATO sistemleri de buna dahildi ama söz verildiği gibi olmadı.
İngiltere'nin verdiği sözler vardı, çalışmalar yaptılar ve bu sözleri tuttular. Diğerleri ise, Kanada ambargoyu anons etti ama artık biz bunları vermiyoruz demekten çok süreci yavaşlatmak gibi bir denklem var. Artık canımızı acıtan bir durum yok. O yüzden ambargo kalktı, canımızı çok acıtıyordu dediğimiz bir durum yok. Almanya'da bir değişiklik yok. Bir ürün dahi olsa, dost yaklaşımını test etmek amacından artı eksi yönde bir değişiklik görmedim. Genelde savaştan sonra olumlu yaklaşımlar var, Doğu Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye olumlu yaklaşmalar var. Batılı ülkelerden çok Türkiye'ye bir yaklaşım var.
Satışta bir eşiği aştık. Satıcı ülke olayını 3-5 sene sonra göreceksiniz. En çok ses getirenler BAYRAKTAR TB-2'ler. Azerbaycan'da yanlış tanıtılan TB-2'ler bir anda kahraman oldu. Böyle bir çifte standardı gördük.
İşin parasal yönü de var ama önemli olan o değil. Biz sizinleyiz imajını çizmek daha önemli. Bunu da dedirttiğimizi düşünüyoruz. Türkiye, ihracat modelli satış yapabilecek kadar ve yörenin özelliklerine uygun ürünler de ortaya çıkabilir. İHA'lar ve SİHA'lar konusunda, dostane yaklaşan bir ülke olarak Ukrayna'da süreç olduğu gibi devam edecek. Şimdi belki de genel kanının aksine Ukrayna'da hayat devam ediyor. Teknik alanda hayat devam etti.
İlişkiler her boyutta gerilimli devam etmez, şu anda masadayız, görüşüyoruz. Projeniz belirli bir noktaya gelmiş ama F-35 ile S-400'ün birbirini etkilediği konusunda bir argüman geliştirildi, konuşalım dedik ama bir tartışma olmadı bu konuyla ilgili. Biz her türlü tedbiri almaya hazırız, dedik ama tartışmaya dahi girilmedi. Kendi yerel ve başka kaynaklardan bu üretimi destekleyebilirler mi... Gerek kalite gerek maliyet olarak epey zor durumda kalacaklar. Uçak başı 7-8 milyon dolar bir maliyet artışına katlanmış olacaklar. Belirli fikir alışverişi, bir yol haritası çizmeye çalışıldı. Çeşitli opsiyonlar konuşuldu. Orada bu tartışmalar devam ediyor. Türkiye'nin hakları nedir? Buradaki uzlaşmalar. Ekipler, bunu konuşuyor. İyi niyetli gidilirse bir sonuca varılır ama iki tarafın argümanı zaman zaman uyuşmuyor.
F-35'ten kaybımız var bunu F-16 ile telafi edelim diye bakmamak lazım. Parça üretimiyle ilgili kayıplarımız oldu... O süreçle ilgili bizim zerre kadar bir kaybımız olmamalı. Tavrılar değişir mi onu göreceğiz. Bizde bir eksiklik doğurmaz.
Milli muharip Uçak da diğerleri gibi kademe kademe gelecek. İlk aşamalarımızda kabiliyeti biraz daha düşük olacak ama devreye girdiği gün... Bu hava sanayi bizim ve istediğimiz kadar üretebiliriz. İnsansız araçlardan yüzlerce ortaya koyabilirim. Biz hayal satmıyoruz.
MİUS (Milli İnsansız Savaş Uçağı-Türkiye'nin ilk insansız savaş uçağı) ne yapabilir diye düşünülünce o kadar güzel bir resim ortaya çıkıyor ki, ben bir harekat senaryosu da yazmak istemiyorum. Sadece bir platformdan değil bir platforma katılan teknolojilerden bahsediyoruz.
Hava muharebesi kadar harekat ortamının tümünde birbirini destekleyen muhtelif unsurların ortaya konulabileceği, mevcut teknoloji ve ürünlerin farklı kombinasyonları, harekat kabiliyetinde birçok şeyi değiştirdi. Bunların daha fazla kombinasyonunu artırdığınızda gerçekten heyecan verici ve şaşırtıcı şeyler ortaya çıkacak. Mevcutları bile çok heyecan verici gelişmeler ortaya koyabilir.
SAMP-T konusunda mutabık kalınan konu, sistemin Türkiye'ye konuşlanması, kabul edildi ama hayata geçirilmedi. Siz bir ittifak içindesiniz, kabul ediyorsunuz, bu proje ABD'nin önderlik yaptığı ve onların da haklarının bulunduğu ve uygun görmedikleri şekilde kullanımına uygun görülmediği bir projeye giriyoruz. Bu uçan bir bilgisayar, kaynak kodları da onlarda. Siz sadece kullanıcısınız. Bu da bir ittifak ruhu içinde düşünülüyorsa, bir sorun görülmedi. Olsaydı şikayetimiz yoktu ama biz yine de bir Milli Muharip Uçağı yapacaktık.
Tabii ki bir uyanış başlatıyor. Artık kendi uçağımızı yapmalıyız, diyen bir nesiliz biz. Bu hafızaları canlı tutmamız lazım. Not edelim bunları ama yine ilişkilerimiz devam etsin ama unutmayalım. Her zaman ilişkiler iyi devam edecek diye düşünmek safdillik olur. Kendi sistemlerimizi yapmamız, kendi göbeğimiz kesmemiz konusunda Cumhurbaşkanı büyük bir kararlılık gösterdi. Bu kararlılık olmasaydı bu denli ilerleyemezdik. İyi bir noktadayız ama yeterli değil. Geçmişi unutmamak önemli. Çıkarlar uyuşuyorsa kazan-kazan varsa anlaşma yaparız ama kazık yemeyecek şekilde anlaşma yapmamız lazım.
Çok önemli, SİHA'larımızın rolleri gerçekten çok büyük. Diğer bütün ürünlerimiz, hassasiyetleri, görüntülemeleri, çeşitli roketlerimiz, elektronik sistemlerimiz... Bir şeye ihtiyacımız varsa ona hemen karşılık verebileceğimiz kabiliyetteyiz. Eskiden falancanın kapısını çalsın derken bunu yapamazdık. Yurt içinde ve dışında teröristle savaştık. Başka devletin sponsor olduğu terörle karşılaştık. Çözüm üretebildik, öbür türlü onun bunun kapısını çalarak çözüm üretemezdik, bayağı tökezlerdik.
Silahlı insansız deniz araçlarında önemli olan üzerlerine konulması gereken kabiliyetler. İlk haliyle de kullanılabilir ama üzerine yeni bir şeyler koymak daha büyük bir heyecan.
Ekosistemi bir piramit gibi düşünürseniz genelde vakıf şirketlerinin bizim bütün projelerimizde çok keskin şartlar var. Bir projenin yüzde 80'ini ben yapayım, kabul etmiyoruz, bölüştürülmeli. Dünya çapında hizmet veren şirketler oluşturmayı amaçlıyoruz. Endüstriyel etkinliği, programımız alt yüklenici olan şirketleri değerlendirme ve çok kaliteli iş yapan global şirketlerin, o iş kolundaki şirketlerin gözü kapalı değerlendirme sisteminden geçebileceği bir seviyeye gelsinler istiyoruz.
Milli piyade tüfeğinin geliştirilmesi projesindeki kişiye ABD'li bir arkadaşı silah koleksiyonunu gösteriyor ama Türkiye'den bir tane örnek yok. Ondan sonra bu işe soyundum, dedi. Ben 40 yıl önce de yaparız diye güveniyordum ama o heyecan artık yayıldı. Bu alanda Cumhurbaşkanımızı teşekkürlerimizi gerçekten sunmamız lazım. O kararlılık önemli. İrade, kararlılık... Türkiye'ye bu deli gömleğini giydiremezsiniz diye bağırmamız gerekiyor. Millet artık bağırıyor. Bir vekil, minimal uçak yapılacakmış, hangardan çıkacakmış, bizi aptal yerine koymayın, dedi. Bir bu bakış açısı var bir de bu bakış...
Milli Muharip Uçak için ve hatta HÜRJET için bize ortak olabilirsiniz diyoruz. Bu ölçek ekonomi oluşturacak. İnsan kaynağını alana sokmak, bir şeyleri başarabilme azmini vermek de önemli. İnsan kaynağı en önemli kaynaklar arasında. Bir an evvel kaynakları alıp zeki insanları bu işlerde koşturmanız gerekiyor.
En hızlı büyüyen sektörlerden birisi savunma sanayii sektörü. İş ve aş sağlıyor. İhracat da önemli. Diğer oluşan teknolojiler de üretimimizi tetikleyici noktaya getirecek. Bu karnımızı doyuracak. Şu anki koşullar anlık düşünmeye sevk etmemeli. Bunlar sonucunun alınacağı ve katlanarak devam edecek projeler.
Dünyanın önde gelen firmalarına TUSAŞ üretim yapıyor. Önemli bir ihracat kaynağı. HÜRKUŞ gibi muharip eğitim uçakları bir başka kalem. Helikopterler, İHA'lar SİHA'lar var... 6 kalemde olan bir TUSAŞ var. Dünyanın çeşitli yerlerinde de yapılanmalar devam ediyor. Bu süreçte de ekosistemden de bahsettik.
2030'da Milli Muharip Uçak'ta bir filoyu teslim edebilecek hale geleceğiz. Bu süreç uzun gelebilir ama sürecin böyle olması gerekir çünkü can taşıyan bir sistem o açıdan çok emniyetli olması lazım. Kabiliyetlerinin de teker teker onaylanması gerekiyor.
Kore'nin tankı bize çok benzer. Şu anda Kore sadece motor kullanıyor. Biz ilk motor sürecimiz başladığında iki tane Batılı şirketten destek alınarak başlanacaktı ama olmadı. Tamamen şu anda tankın motorunun verilmemesi için bir tavır varsa Türkiye'ye resmen verilmeyecek, diye bir tavır vardı. Bunlar önceden de vardı. Türkiye, artık başkalarının müsaade ettiği standartlarda yaşayacak bir ülke değil. Milli çıkarlarımızı bağımsız şekilde korumak istiyorsak bunun lamı cimi yok. Bu, bir ülkenin öğrenilmiş derslerle birlikte dikkat etmesi gereken bir konu.
Testler devam ediyor, sonra tankın üzerinde uygulanacak 2025'lerde bizim tankımız milli motorla gider. Eski tanklarımızı son harekatlardan sonra belirli bir kabiliyet seviyesine getirdik, ALTAY üzerine ne koyduysak bunu eski tanklarımızın üzerine de koyduk. Pistonlu motorların yanında jet motorlarımızı da ufak ufak yaptık. Helikopter motorlarımız geliyor. Milli Muharip Uçağı motorlarının tasarımları devam ediyor. O da bir yolculuk. Hayatında hiçbir şekilde turbo makine yapmamış bir ülkeyiz, daha dün başladığımız bir olay. 6-7 sene önce piyade tüfeği, hava savunma sistemi yoktu. Bizim en önemli eksiğimiz tecrübe. Onu da genç arkadaşlarımızı işe koşarak tecrübe kazanmalarını sağlamamız lazım.
Ukrayna'dan motor tedariki ve motor geliştirme ile ilgili çalışmalarımız var.
Dünyada çok sayıda bilimsel makale yayınlanıyor. O yayınları çok detaylı takip edebilsek, çok sayıda konuyu çok fazla sıfırdan başlamadan çözebiliriz. Akademisyenlerin bir özelliği var yaptıklarını anlatmadan duramazlar. Satır aralarını okuyacaksınız. Çok önemli sonuçlar çıkabilir.
Teknolojinin temel unsurlarını edindikten sonra arka arkaya gelebilecek durumlar. Denizden denize, karadan karaya yapılabilecek şeyler. Modelleri çeşitlendirmeniz lazım. Çok çeşitli unsurlarla oyunu değiştirebilirsiniz. Menzil vesaire konusunda değişik şeyler yapılacak. Aktif bir muharebe ortamında geniş çözüm araçlarını koordine bir şekilde ortaya koyabilmek önemli.
Hayal satmayın, diyen birileri güç noktasında olurlarsa yarım kalır diye korktuğumuz oluyor. Milletin ferasetine güvenin diye bir laf var ya. Gençlerdeki dinamizm ve motivasyonu görünce bu gidişat durdurulamaz diye düşünüyorum.
GÖKDOĞAN ve BOZDOĞAN oldukça hazır, yeri gelirse biz bunları kullanırız. SOM-J Milli Muharip'e adapte edilerek kullanılır. AKSUNGUR'a çok çeşitli silahları entegre edebiliriz. Milli mühimmatlarınızın da sistemden atılabilmesi ayrı bir parametre. Mühimmatınızı kullanamayabilirsiniz de sistemden dışarı kalırsanız bu yüzden kendi mühimmatınızı üretebilmeniz çok önemli. Koyduğunuz unsurlarla bütünlediğiniz özelliklerle ürün, nereye gider, ona sorgulamak lazım. Simülasyon sistemlerine son derece önem veriyoruz. Bütün parametreleri koyduğumuzda hangi kombinasyondan ne çıkarırız, ona bakıyoruz. Parametre çoğaldıkça bu modelleri üretmek oldukça uzun süren işler oluyor.
Çip krizinden şu an çok etkilenmiyoruz. Bazı gecikmeler oldu ama... Dünyada da şöyle bir sistem var. Yüzde 70'ini tek bir ülke sağlıyor. Tasarım yapıyoruz. Bunu epeydir gündeme aldık, korkunç yatırımlar gerektiriyor. Önceliklerinizi sıralamanız lazım. Çip üretimi gündemimizde var ama hacim çok önemli. Çok sayıda parametre var. Bir dost ülkeyle yakın temasımız var. Onunla bir çalışmamız var.
Anadolu için aslında F-35'in B versiyonları sadece fikirdi aslında. Operasyonda F-35'ten daha pahalı bir uçak. Dikine iniş kalkış yapabilen. Anadolu gemisi helikopterler olacak içinde. Onu düşünürken SİHA neden olmasın sorusu gündeme geldi. Bayraktar'la konuşmamız sırasında çalışmaya karar verdiler. ANKA'dan hızlıca bir dönüşüm yapılarak yeni bir uçak çıkarıldı mesela. Bir jet uçağı kadar hızlı olmayacak ama kendilerine göre avantajları olacak. SİDA'ları da katalım ona. Bu bir güç çarpanı oluşturur. O açıdan Anadolu'yu bekliyoruz, büyük bir gemi ve filoyla birlikte hareket edecek. Lojistik gemiler olacak ayrı. Denizde ikmal gemimiz var, o da hemen hemen Anadolu boyutunda. Yakında devasa gemiler filoya girecek.
Milli Muharip Uçak iniş kalkış yapacak şekilde planlanmıyor ama Hürriyet için söz konusu. SİHA'larla bu geminin neler yapabileceğini artık bizleri izleyenlerin hayal dünyasına bırakıyorum.
Uçak gemisi denildiğinde çok çeşitli opsiyonlar var. Devasa bir uçak gemisi ya da küçük bir gemi. üzerine koyacağınız gemiyle ilgili çok uzun boylu düşünmeniz gerekiyor. Çeşitli versiyonlar var. Bizim Anadolu boyutu... Bir güç aktarma sistemi, gücü transfer ediyorsunuz bir yerden bir yere. Bizim klasik anlamda bir uçak gemisi masraflarını düşündüğümüzde kendimizin üretmesi çok daha mantıklı görünüyor. Durdukları yerde para yiyorlar.
Tasarım yine Almanya'dan çalışılan bir konu. Milli denizaltı projeleri çizim aşamasında. Ama her şeyi bir anda yapalım kadar önceliklendirme sıralamasına göre kaynaklarımızı harcamamız lazım. Şu anda yapabiliriz.
MİLGEM çok ilgi görüyor. Ukrayna için benzerini yapıyoruz. Gerek özel sektör gerek devlet şirketlerimiz pazarlamayı yapıyor. İlgi çeken bir sistem. Diğer sektörlerimizi de tetikleyen bir proje olma yolunda. bakın, bize rakip olma durumundaki ülkeler büyük bir şirketle geliyor masaya, bizimkilerin de çeşitli tersanelerimiz var, onların ayağına basar şekilde teklif vermesini istemiyoruz.
Yerlilik olayı gündeme geldiğinde yüzde rakamlarında çekinceli konuşuyorum. Ürünlerimizdeki yerliliği hesaplarsak nasıl bir hesap yapacağız. Dışarıdan aldıklarımız da var o zaman denklem şaşıyor. Yüzde 70'ler yuvarlak rakam. Bazen yüzde 90'lara çıkıyor. Stratejik sistemlerde ola ki bizi başkalarının kapısına muhtaç edecek sistemlerde asla dışarıya bağımlı olmamamız lazım diyoruz. Çiplerimiz yerli değil evet ama bütün bileşenlerde yerli unsurlar devrede olmalı.
TB2 çok popüler şu anda. İHA ve SİHA'ların üzerine konulan ürünlere de ilgi artıyor. Muharebe ortamında bazı ürünlerin etkinliğinden haberdar olmak ilgiyi artıyor. SİHA'larımız üzerindeki mühimmatları çeşitlendiriyoruz.
Biz savunma sanayiinde ikinci ligden birinci lige yükseldik. Onun da tepesine yükselmeliyiz.
Mühendislere bir kaynak oluşturmuş oluyoruz. Savunma Akademi diye bir program kurduk, şirketlerimizin de kendi içinde sistemleri var. TUSAŞ Kampüsü'nün içinde hepsi. Çeşitli TEKNOPARK'larda yapılanmalar var. Bir şirket kurulup arkadaşlarımıza iş verilmeli, çok daha başarılı olunabilir. Şirketlerimizin belirli kriterleri var. Çok nitelikli insanlar başvuruyor. Bazen çok zeki insanlar bizim klasik başarı standartlarımızın dışında kalabiliyorlar.
Savunma Sanayii genelindeki tüm şirketlerimizin tesisi güvenlik belgesi alması gerekiyor. Belirli emniyet kriterlerini sağlıyor olmaları gerek. Çalışacak her kişinin bir kişi güvenlik belgesi olması gerekiyor. Buradan yurt dışına eleman gitmesi kritik konular. Düzenleme çalışmalarımız da var. Bu sektördeki insanların belirli kademelerde kısıtlamalara tabii olması aslında kaçınılmaz. Savunma çok kritik bir alan.
Gençlerimiz, geleceğe güvensinler. İş oluşturmaya çalışsınlar. İş de arasınlar ama ben ne yapabilirim diye düşünmekten vazgeçmesinler.
Cumhurbaşkanımızın her konuşmasında savunma sanayi var. Bu bir atmosfer oluşturuyor. Bizim en kızdığım laf, gavur yapmış abi, biz de yaparız, artık o noktaya geldik. Mili ruh önemli. Başaramamak diye bir şey yok. Kolları sıvayıp başladığınızda olmayan şey yok. O işi yapmayan, tecrübe etmeyen birisinden daha önde oluyorsunuz.
Sanayi ve teknoloji bir bütün. Sanayi ve teknoloji ekosisteminizde belirli bir olgunluk yoksa savunma sanayinde iyiyiz demenin bir anlamı yok.
Bir şeyleri yakalamayı çalışırken geleceği ıskalamamak lazım. Uzay önemli, çok az bir tarihçemiz var. Fırlatma sistemleri çok önemli. Bir fırlatma sistemi ve sonra uydular... Bu alanlarla da belirli kabiliyetler oluştu ve test merkezimiz var. Belirli unsurlar yapabilecek durumdayız. Belirli teknolojiler şu anda gündemde. Uzay tecrübesi başka bir alan. Onu da inşallah kazanacağız.
Genç insanlarımız hayallerini canlı tutmalı. Hayalperestlikten çıkmak için de belirli bir alt yapı var. Bu bir kararlılık, kendine bir gelecek çizme, Hatta bir sıra dışı düşünmeyi getirecek. Bazı sıra dışı düşünen gençlerimiz çok çabuk dışlanabiliyor. İnşallah gençlerimizin bu duruma düşmesinin de önüne geçeceğiz. Sıra dışı düşünmek önemli. İnanç, ruh her işin başında geliyor. Böyle insan yorulmaz da bıkmaz da.