INVAMED & RD Global'den yapılan açıklamaya göre, özel 3 boyutlu biyo-yazıcı ve geliştirilen biyoteknolojik altyapı sayesinde normal damar elastikiyetinin yüzde 100'e yakın olarak gelişimi sağlandı.
Şirketin laboratuvarlarında üretilen yapay damarın, kalp damar ve nörovasküler protezlerinde kullanılması hedefleniyor. Yapay damarın nanoteknolojik bio polimerlerden üretilmesi, hastaların bu protezden dolayı anti koagülan kullanmadan hayatlarına devam edebilmelerine olanak tanıyor.
Normal damar elastikiyetine çok yakın biopolimerlerle geliştirilen yapay damar; yüksek teflon teknolojisi, biopolimer ve 3 boyutlu biyo-yazıcı kullanılarak üretildi. Tıp teknolojilerinde bu önemli gelişme, 3 boyutlu yazıcılar ve lazer teknolojisi sayesinde canlı dokuya tamamen kaynaşma özelliği ile organ nakli bekleyen hastalara umut veriyor.
Yapay damar, biyouygun olmayan hiçbir materyal içermediği için elastikiyeti ve doku uyumu yönünden insan dokusuyla birebir aynı özellikleri gösteriyor. Prensip olarak her iki damarın da birbirleri ile çok kolay kaynaşma özelliği sağlanmakta. İnsan vücudunda bulunan organik hücrelerle sentetik olarak üretimi gerçekleştirilen yapay damarın birebir uyumluluk gösterdiği laboratuvar ortamında kanıtlandı. Yöntem, üretim çalışması 3 boyutlu electrospinning, 3D yazıcı ve lazer tarama üniteleri ile hastaya özel damar üretiminin yapılabileceğini kanıtlamış oldu.
Açıklamada görüşlerine yer verilen INVAMED & RD Global Başkanı Raşit Dinç, laboratuvar çalışmalarını başarı ile geçen yapay damarın, hayvan çalışmaları ve gerçekleştirilecek klinik çalışmalar neticesinde de başarılı olması durumunda biyoprotezlerin insan sağlığının hizmetine sunulacağını bildirdi.
Dinç, bu konuda dünya tıbbi cihaz pazarında çok az cerrahi enstrüman bulunduğunu aktararak, bu şekilde hastaya özel 3 boyutlu electrospinning teknolojisi kullanılarak üretilen ve nano-polimerler sayesinde hastanın anti-koagülan kullanmamasının heyecan verici olduğunu ve klinik çalışmaların sonuçlarının beklenmesi gerektiğini kaydetti.