Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik askeri saldırısını kınayan karar tasarısında Suriye'deki Esed rejimi "hayır" oyu kullanmıştı.
Suriye'nin Rusya-Ukrayna Savaşı'na karşı tutumu, birçok uzman tarafında olağan karşılanmış, Esed'in Putin'e olan siyasi, ekonomik ve askeri bağlılığının bir sonucu olarak ifade edilmişti.
Putin'in Ukrayna'ya askeri operasyon başlatmasının ardından Batı ülkeleri, Rusya'ya yönelik birçok alanda yaptırım kararı aldı.
Özellikle ekonomik ve siyasi alanda uygulanan yaptırımların, Rusya'nın Suriye politikasına ve orada desteklediği Esed rejimini yalnızlaştıracağı iddiaları kamuoyunda tartışılmaya başlandı.
Uzmanlar, bu iddiaları ve Rusya-Ukrayna Savaşı'nın Suriye'ye etkilerini Star Gazetesi'ne değerlendirdi.
Esed rejiminin yalnızlaştığına dair tezler için daha erken olduğunu söyleyen Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ, "Rusya, yaptırımlardan dolayı giderek köşeye sıkışır, sarmala girer de kendi iç siyasetinde de ciddi çalkantılar yaşarsa işte o zaman başlıca gündemi değerlendirmek lazım, buna Suriye de dahil. Şu an Esed yalnız kaldı, Rusya zayıfladı veya Rusya Suriye'ye inemez, artık buradan çıkmak zorunda gibi denklemler, daha çok erken olan ve yanlış denklemler." ifadelerini kullandı.
Başbuğ, "Ukrayna Savaşı'nda siyasi, askeri ve ekonomik anlamda ciddi bir yara alıyor ama bu Rusya'nın bütün sahalarda havlu attığı anlamına gelmez. Burada Rusya benim tahminim, süreci hızlandırmak için sivillerin tahliyesinden sonra çok şiddetli bir saldırı başlatacak. Halep benzeri bir saldırıyı orada her an görebiliriz. Bu alanın hakimiyetini sağlamak üzere bunu yaptığı takdirde, orada lokal bir sıkıntı yaşar ama, bu bütün o coğrafyadaki güç dengesini etkileyecek bir sürece dönüşmez." dedi.
Rusya'nın, Ukrayna'da dara düştüğünde askeri güçlerini domine edecek ve destekleyecek durumda olduğunu belirten Başbuğ, sözlerini şöyle tamamladı:
"Rusya'nın gücü Ukrayna'ya yeter. Şu anda Suriye'deki güçlerini hiç hesaba katmazsak bile Ukrayna'dan silah, teçhizat, askeri ekipman, personel, her anlamda katbekat üstün bir Rusya ordusu var. Dolayısıyla Suriye'den Ukrayna'ya birlik kaydırması gibi bir şey olmaz.
Biz ona rağmen Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni bu nedenle dile getirdik. Suriye'de Rusya Donanması'na ait gemiler var. O gemileri tekrar Rusya'ya getirmek gibi bir gayrete girer mi ona bakmak lazım ama ben ona bile ihtiyaç olmayacağını düşünüyorum."
Suriye Çalışmaları Uzmanı Ömer Behram Özdemir, "Bir ateşkeste Türkiye'nin rolü de olursa Ankara'nın buradaki kazancını Suriye'de en azından kendi kontrolündeki bölgeleri hedefleyen yeni Rus-Rejim destekli harekâtların bir süre önüne geçmesine tahvil etmek isteyeceği olasıdır." ifadelerini kullandı.
Özdemir, Türkiye'nin bu yapıcı tutumunun ve müzakerelerde oynayacağı olası arabulucu rolünün Ankara'nın, İdlib ve Halep kırsalında kısa ve orta vadede Rusya ile olan ilişkilerinde olumlu sonuçlar doğurabileceğini ekledi.
Suriye İç Savaşı üzerine kaleme aldığı eserleriyle de tanınan Özdemir, "Ankara'nın diplomatik olarak köprüleri atmaması ve Moskova'yı hedefleyen yaptırımlara karşı çıkması hâlihazırda uluslararası alanda dışlanıp izole edilmekte olan Moskova için Türkiye'nin "konuşulabilecek bir aktör" olarak yerini perçinlemesi manasına gelecektir." dedi.
Özdemir, Ankara için Suriye'deki Türk-Rus ilişkilerini etkileyecek bir diğer etmenin ise Boğazlardaki kısıtlamanın olası devamı olacağını söyledi.
Boğazlardaki kısıtlama halinin aylarca devam etmesi durumunda Rusya'yı Ukrayna cephesinden ziyade Suriye'deki askeri üslerini beslemek hususunda zorlayacağını vurgulayan Özdemir, bunun da Moskova'nın Suriye'de daha kırılgan olması ve daha uzlaşmacı bir tutum sergilemesine yol açabileceğini belirtti.
Olası bir son senaryodan da bahseden Ömer Behram Özdemir sözlerini şu şekilde tamamladı:
"2020'de İdlib'de ardından Libya, Karabağ ve son olarak bugün Ukrayna'da Türk SİHA'larının, Rus hava savunma sistemlerine ve Rus askeri güçlerine yaşattığı yıkım, Rusya'nın uzun vadede Türkiye'ye karşı tavrında bir mesafeye yol açabilir. Bununla birlikte kısa ve orta vadede Akdeniz'deki güçlerini silah ve mühimmat açısından beslemekte sıkıntılar yaşayan Rusya olası bir senaryoyu Suriye'nin kuzeyinde yaşamak istemeyip yine Türkiye ile uzlaşı yolunu seçebilir."
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan ise Rusya'nın Ukrayna'da alacağı sonucun, Suriye'deki konumunu yeniden belirleyeceğini vurguladı.
Orhan, "Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişiminde askeri başarı sağlaması ya da tersi şekilde Ukrayna'nın göstereceği uzun süreli direnç Rusya'nın Suriye'deki etki kapasitesini doğrudan etkileyecektir. Bu değişim de Suriye rejiminin kendini daha güvende hissetmesi ya da tersi şekilde ülke içindeki pozisyonunun görece zayıflaması gibi sonuçlar doğurabilir." ifadelerini kullandı.
Esed rejiminin geleceğinin Rusya'nın dünya siyasetinde alacağı güçlü ya da zayıf konum ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirten Orhan, "Şam, muhtemelen Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişiminde nasıl bir performans sergileyeceğini yakından takip ederek, kendi geleceği konusunda çıkarımda bulunacaktır." dedi.
Rusya'nın Ortadoğu ve özellikle Suriye politikasını doğrudan etkileyecek iki ayrı senaryodan bahseden Oytun Orhan, şunları söyledi:
"Rusya, Ukrayna'da Batı ve NATO'ya rağmen hedeflerine ulaşabilirse, Suriye'de de daha özgüvenli ve agresif bir tutum alabilir. Ancak, Ukrayna işgalinin seyrine ilişkin diğer bir senaryo direnişin güçlenerek devam etmesi, buna paralel Batı'nın Ukrayna'ya askeri desteğinin kademeli olarak artması ve Ukrayna'nın Rusya açısından yeni bir Afganistan'a dönüştürülmesidir. Bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda Rusya'nın Suriye'deki konumu uzun vadede zayıflayabilir."
Star Gazetesi