Fidan, ABD merkezli haber kuruluşu Bloomberg televizyonuna gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ev sahipliğinde düzenlenen G20 Dışişleri Bakanları Birinci Toplantısı hakkında konuşan Fidan, G20'nin, jeopolitik ve jeo-ekonomik meseleleri tanımlamak ve tartışma düzeyinde köprüler kurmak için önemli bir platform olduğunu söyledi.
Fidan, G20'nin öneminin, mevcut küresel sorunlarla giderek daha alakalı hale geldiğine işaret ederek bunun başında, çok taraflılık ile tek taraflılık arasındaki fark, uluslararası sistemin reformu ve jeo-ekonomik meselelerin jeo-stratejik ve jeopolitik meselelerle nasıl ilişkilendirileceği gibi konuların yer aldığını aktardı.
Bu konuların, son 10 yıldır G20 toplantılarında ele alınan temel sorunlar olduğunu vurgulayan Fidan, "Bence, en azından ana meseleleri tanımlama ve bunlar üzerine tartışma noktasında bazı olumlu sonuçlar alıyoruz. Ancak, bu cevapları uygulamaya koymak ve somut, pratik eylemlere dönüştürmek konusunda sorunlar yaşıyoruz." ifadelerini kulandı.
Bakan Fidan, çok taraflılığın aşınmaya uğradığını ve esas konunun bu olduğunu belirterek, "Şu anda karşı karşıya olduğumuz en önemli konu bu. Eğer çok taraflılığı düzgün bir şekilde kurumsallaştırabilirsek, o zaman jeopolitik sorunlar, savaş ve barış, ekonomik problemler, kalkınma meseleleri, finansal sorunlar ve teknolojik konuları ele almak bizim için daha kolay hale gelir." diye konuştu.
Söz konusu "çok taraflılığın aşınması" meselesinin bu sorunları ele almayı zorlaştırdığının altını çizen Fidan, şunları kaydetti:
"Çok taraflı kurumların yokluğunda, her ulus-devlet için kendi başına yardım etmek bir seçenek haline gelir. Bu da ulus-devletler arasında çok sert bir rekabeti teşvik eder ve çoğu zaman geride kalanlar ve halkları en çok acıyı çeker."
"İkili ilişkilerinizde çok taraflılığa doğru ilerleme konusunda birlik var mı, yoksa G20'deki bazı üye ülkelerin bundan potansiyel olarak geri adım attığını mı görüyorsunuz?" sorusuna, "Bazı konularda evet, bazı konularda hayır." yanıtını veren Fidan, birtakım ekonomik konularda, kolektif bir eyleme ihtiyaç olduğunda son 10 yılda bazı olumlu sonuçların alındığını hatırlattı.
Fidan, ancak bu sorunun ana sebebini ele almak için tüm sistemi reforme etme konusunda uzun bir yol olduğunu söyledi.
Bakan Fidan, "ABD'li mevkidaşlarınızın yokluğu, bu görüşmeleri nasıl etkiliyor?" sorusuna, "ABD'den bir temsilci vardı ve konuşmalarını ve vizyonlarını öğrendik. Onları duyma açısından bir eksiklik yoktu. Ama tabii muhatabımız burada olsaydı, başka ekstra toplantı düzenlerdik. Aslında kendisiyle geçen hafta Münih'te görüştüm." cevabını verdi.
- "İLGİLİ TARAFLAR (RUSYA-UKRAYNA) TARAFINDAN BİR PLAN YAPILDIĞINI ANLIYORUZ"
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüştüğünü ve Riyad'da düzenlenen ABD-Rusya toplantısında nelerin ele alındığından haberdar olduğunu aktaran Fidan, Türkiye'de de Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin ağırlandığını ve onların perspektifinin de dinlendiğini anımsattı.
Fidan, "Şu an ilgili taraflar tarafından bir plan yapıldığını anlıyoruz. Biz de Türkiye olarak birkaç yıl önce yaptığımız gibi, tartışmaya kendi katkımızı yapmaya çalışıyoruz. Yine de bekliyoruz ve tüm bu tartışmaların ardından ne tür bir planın ortaya çıkacağını göreceğiz." dedi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın birçok kez "derhal ateşkes" görmek istediğini söylediğine atıfta bulunan Fidan, Trump'ın bir siyasi lider olarak isteğini dile getirdiğini ve önemli bir noktaya değindiğini kaydetti.
Ukrayna'da yaşananların tüm dünya için ahlaki bir mesele haline geldiğine, binlerce insanın hayatını kaybettiğine işaret eden Fidan, "Jeo-stratejik bir sorun olarak başladı ancak şimdi büyük bir ahlaki sorun haline geliyor." diye konuştu.
Fidan, "Modern zamanlarda, insanlık bu denli can kaybına ve yıkıma izin veriyor. Sayın Trump, savaşın durmasını istemekte haklı ancak bunu gerçekten nasıl gerçekleştireceğiz, nasıl durduracağız? İnsanların şu anda üzerinde çalıştığı bir diğer soru da bu." ifadelerini kullandı.
- AVRUPA, ABD'NİN RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI'NA YAKLAŞIMINDAN ENDİŞELİ
Trump'ın Rusya-Ukrayna Savaşı'na yaklaşımına dair Fidan, şunları söyledi:
"Bu çok çarpıcı bir gelişme ve pek çok Avrupalı ortağımızı biraz endişeli bir durumda bıraktı. Çünkü Ukrayna savaşının başından bu yana öncelikle (eski ABD Başkanı Joe) Biden yönetimiyle bir plan üzerinde çalışıyorlardı. Şimdi de Trump ve yönetimi farklı bir plan öneriyor. O nedenle çok fazla yeniden düzenlemenin ve görüşmelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Avrupalı dostlarımız kendi aralarında görüşmelere başladı ve NATO kapsamında da görüşmeler var. İki taraf da kendi görüşlerini oluşturdukları zaman birbiriyle görüşmeye başlayacak. Anladığım kadarıyla, (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel) Macron ve (İngiltere Başbakanı Keir) Starmer gibi bazı Avrupalı liderler Washington'a gidecek ve Başkan Trump ile görüşecek. (Washington'a) Gidecekler ve bu konuları görüşecekler."
Bu durumun Avrupa'nın "zayıflamasına" neden olup olamayacağına ilişkin soru üzerine Fidan, bu konuda endişeli olduğunu, Avrupa'nın, tarihi olarak ABD'ye büyük bir "bağımlılık" geliştirdiğini ifade etti.
Fidan, bu bağımlılığın çok büyük olduğuna ve kapsamına dikkati çekerek, insanların bunun varlığını unuttuğunu dile getirdi.
- "ABD'YE BAĞIMLILIĞIN AZALTILMASI, HERKESİ DAHA DAYANIKLI HALE GETİRECEK"
Bu durumun kanıksanmış olduğunu kaydeden Fidan, "Pek çok Avrupalı sahip oldukları ya da yaşadıkları her şeyin kendi eserleri olduğunu düşünmeye başladı. Aslında bunun arkasında uzun bir süre büyük bir bağımlılık yatıyordu. Bence bu kriz, Avrupalı dostlarımız için de büyük bir fırsat sunabilir. Çok stratejik alanlarda ABD'ye bağımlılığın azaltılmasının, onları ve hepimizi ekonomik ve jeopolitik krizler karşısında daha dayanıklı hale getireceğini düşünüyorum." diye konuştu.
Fidan, ABD ve Rusya'nın görüşmelere başlamasının Avrupa, Amerika, Asya ve Rusya'da herkes için birçok şeyi değiştireceğini vurgulayarak, Trump yönetiminin ne yapmayı denediğini anlamaya çalıştığını belirtti.
ABD'nin Rusya-Ukrayna Savaşı meselesini diğer ABD-Rusya ilişkilerinden ayırmaya çalışmasının başka bir mesele olduğunun altını çizen Fidan, "Bu, iki yol olabileceği anlamına geliyor. Bir yolda Rusya-Ukrayna Savaşı'nın nasıl durdurulabileceği ve ikinci yolda da Rusya ile ABD arasında var olan zorlukların ve sorunların üstesinden nasıl gelinebileceği üzerine çalışabilirler. Ancak sorunun çoğunluğu savaşın başlamasının hemen ardından ortaya çıktı. Bu nedenle iki yolun birbiriyle büyük ölçüde bağlantılı olduğunu düşünüyorum. En sonunda Trump, Rusya ile ilişkileri geliştirmek ya da mevcut sorunları çözmek isterse, Ukrayna meselesini de uygun şekilde çözmenin bir yolunu bulması gerekecek." değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, Lavrov ile görüşmesinde Suriye, enerji, Kafkasya ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi birçok konuyu ele aldıklarını aktararak, "Enerjimizin büyük bir kısmını Rusya'dan ithal ediyoruz ve Karadeniz'deki gemilerin güvenliği, gemilerin deniz güvenliği, Rusya'dan Türkiye'ye gelen boru hatlarının güvenliği çok önemli. Bunlar her zaman görüştüğümüz önemli konular." ifadelerini kullandı.
Rusya-Ukrayna konusunda ilgili tarafların görüşmelerinin hala sürdürdüğünü belirten Fidan, meselenin çözümü konusunda net bir zaman öngörüsünde bulunamayacağını ancak herkesin yapabileceğinin, birkaç ay içerisinde bir tür gelişme beklemek olduğunu dile getirdi.
Fidan, Trump'ın Rusya-Ukrayna Savaşı'nı durdurma konusunda çok istekli olduğuna işaret ederek, çoktan Rusya ile birebir görüşmelere başladıklarını ve bunun çok büyük anlam ifade ettiğini söyledi.
- BRICS GÜNDEMİ
"Türkiye yakın vadede potansiyel olarak bu blokun (BRICS) bir parçası olmayı düşünüyor mu?" sorusunu Fidan şöyle yanıtladı:
"Bildiğiniz gibi, uzun süredir Avrupa Birliği'nin (AB) üyesi olmayı istiyoruz. Bu sadece ekonomik politika uyumumuzu sağlamak için çünkü modern dünyada hiçbir ülke tek başına ekonomik ve siyasi sorunların üstesinden gelemez. Bu nedenle bazı paktların, platformların, birliklerin ve ittifakların parçası olmamız gerekiyor. Türkiye AB'nin ortak pazarına dahil olmayı hedefliyor ama maalesef, Avrupalılar aynı şekilde düşünmüyor. Çünkü uluslar üstü bir medeniyet olmayı başardılar ama medeniyetler üstü olmayı başaramadılar. Büyük bir Müslüman ülkeyi aralarına almayı reddediyorlar. Bu gerçek ışığında, diğer ekonomik platformlara, BRICS gibi diğer ekonomik işbirliği platformlarına ne tür değerlere sahip olduklarını, avantajlarının neler olduğunu, ne tür bir kurumsal mekanizmaya sahip olduklarını ya da olmadıklarını görmek için bakmaya başladık. Dolayısıyla ilgileniyoruz ancak henüz bize bir üyelik teklif edilmedi."
Davetiye gelmesi durumunda Türkiye'nin BRICS'e katılıp katılmayacağı sorusunu yanıtlayan Fidan, "Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, dediğim gibi, Türkiye'nin ekonomik seçeneklerini artırmak konusunda çok istekli. AB bizim ilk tercihimizdi ancak AB'nin bir parçası olamazsak, diğer alternatifler her zaman masada olacak." dedi.
- TÜRKİYE'NİN AFRİKA'DA ARTAN ROLÜ
Türkiye'nin 44 Afrika ülkesinde büyükelçiliği olduğuna ve ticari rakamların arttığına dikkati çeken Fidan, Afrika ülkeleriyle sosyal, kültürel, siyasi, ekonomi ve savunma alanlardaki işbirliğinin iyi ilerlediği değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın özel önem atfettiği ilişkilerin taraflara karşılıklı fayda sağladığının altını çizerek Türkiye'nin, Afrika ile ilişkilere farklı bir bakış açısı getirdiğini, tarihi tecrübesini ve kültürel özelliklerini güncel araç ve yöntemlerle birleştirdiğini ve böylece Afrika ülkeleriyle ilişkilerde özgün bir yol ortaya koyduklarını kaydetti.
Türkiye'nin terörle mücadele alanındaki deneyimlerini bazı Afrika ülkelerine aktardığını söyleyen Fidan, "Örneğin Somali'de radikal örgütlerle mücadele ve federal hükümete yardım bizim için iyi bir örnek. Bazı ülkelerde ekonomi, bazı ülkelerde teknik işbirliği ve birçok ülkede eğitim programlarımız var." dedi.
Fidan, Afrika Birliği'nin Türkiye için önemli olduğunu vurgulayarak "Afrika Birliği liderliği de her zaman Türkiye ile ilişkileri ilerletmekle ilgileniyor çünkü onlar da ilgili ülkelere karşı seçeneklerini artırmak istiyorlar. Türkiye'nin, bazı Afrika ülkeleri ve Afrika Birliği'ne farklı alanlarda bazı ilişkiler kurmaları için bir fırsat sunduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan, çok taraflılığa yönelik tehditler ve dünyadaki yönetimlerin değişmesi sebebiyle Türkiye ile bazı Afrika ülkeleri arasındaki ilişkilerde değişim yaşanıp yaşanmadığı sorusuna, "Hayır." cevabını verdi.
- SOMALİ-ETİYOPYA
Türkiye'nin arabuluculuğunda Somali ile Etiyopya arasında yapılan görüşmelerin seyrine değinen Fidan, Somali'de şu anda farklı bölgeler arasında sıcak bir çatışma olmamasının iyi bir durum olduğunu belirtti.
Öte yandan ülkede bir gerilim olduğunu dile getiren Fidan, "Somaliland'deki seçimlerden sonra, bir şeylerin daha sakin olduğunu düşünüyorum. Bu iyi." diye konuştu.
Fidan, Eş-Şebab gibi radikal örgütlerle mücadele konusunda Somali hükümetiyle işbirliği halinde olduklarını bildirerek, sorunun çözülmesini temenni etti.
Somali ile Etiyopya arasındaki anlaşmayı "başarı" olarak nitelendiren Fidan, bunun Afrika ülkelerinin kendi sorunlarını sahiplendiğine dair iyi bir örnek teşkil ettiğini, Etiyopya ve Somali arasındaki Ankara Bildirisi'nin iyi bir anlaşma olduğunu söyledi.
- BÖLGESEL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ
Fidan, yıllardır bölgedeki ve etrafındaki savaşları bitirmenin son 20 yıldır Türkiye'nin dış politika hedefi haline geldiğini, bölgedeki savaşlar, çatışmalar, işgaller ve iç savaşlar nedeniyle çok acı çekildiğini kaydetti.
Irak, Suriye, Kuzey Afrika, Yemen, Lübnan, Gazze ve Filistin'de yaşananların bölgeyi mahvettiğinin altını çizen Fidan, Orta Doğu'nun bu kaderi yaşamak zorunda olmadığını ifade etti.
Fidan, "Dolayısıyla, bu sorunları farklı derecelerde ele almak için bilinçli olarak bir arabuluculuk programı geliştiriyoruz, bazı yerlerde bir dereceye kadar, bazı yerlerde ise diğer ülkelerle ortak bir ekip çalışmasının parçası oluyoruz. Nihayetinde, arabuluculuğun önemli olduğuna inanıyoruz." diyerek, bölgedeki sorunların sahiplenilerek çözüme kavuşturulması gerektiğini vurguladı.
Bakan Fidan, "Çoğu zaman acı tecrübeler gösteriyor ki hegemonyanın ve dış güçlerin bölgeye gelip de sorunları çözmesini beklersek, gittiklerinde her şeyi daha kötü bırakıyorlar." diye konuştu.
Bu durumun sonuçlarına ilişkin Fidan, bölgede herhangi bir yaptırım veya kriz görmemenin Türkiye'nin çıkarına olduğunu belirterek Irak'ın, iç savaş, işgal ve yaşanılan birçok olayın ardından son yıllarda Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani liderliğinde geliştiğini ve ilk kez altyapı sorunlarını ele alma fırsatı bulduğunu dile getirdi.
Fidan, Irak'ın zengin kaynakları olduğunu ancak siyasal istikrarsızlık nedeniyle bu zenginlikten istifade etme şansını hiç bulamadığını söyleyerek bunun, nihayet gerçekleştiğini ve Türkiye'nin bu tür gelişmeleri güçlü şekilde desteklediğini ifade etti.
Bu kapsamda ekonomik gelişmeler için "yaptırımların tamamen kaldırılıp kaldırılmayacağına" ilişkin soruya Fidan, "Evet." cevabını verdi.