Ekmeleddin İhsanoğlu'nun çatı adaylığını yorumlayan Erdoğan, MHP ve CHP'nin belirledikleri cumhurbaşkanı adayını kendi tabanlarına anlatmakta zorlandıklarını ifade etti. Muhalefetin günün siyasetini iyi okuyamadığını, bu yüzde yanlış üstüne yanlış yaptığını anlatan Latif Erdoğan, " Ekmeleddin İhsanoğlu yanlış ata binmiş, yanlış bir yola giden süvari gibi. Ne yapacağı, nereye gittiği belli değil. Toplumda bir karşılığı yok" dedi.
Latif Erdoğan, çözüm sürecini değerlendirirken "Ak Parti iktidarının tarihe geçecek ve bizim için en önemli icraatı budur" dedi, Ak Parti'nin lüzumsuz ölümlere ve gözyaşına dur deme cesaretini gösterdiğinin altını çizdi.
“SEMBOLİK BİR CUMHURBAŞKANI SEÇMEYECEĞİZ”
Betül Soysal Bozdoğan(B.S.B): Cumhurbaşkanlığı seçimleri gündemimizin en üzerinde yer alıyor. Cumhurbaşkanını halkın seçecek olması ne anlama geliyor? Nasıl yorumlarsınız?
Latif Erdoğan(L.E): Cumhurbaşkanlığı makamı zannedildiği kadar pasif bir makam değil. Şimdiye kadar mecliste seçilmesi sebebiyle sembolik bir şeydi. Fakat Anayasa'nın verdiği haklar bakımından değerlendirildiğinde cumhurbaşkanı 'başkan' olarak niteleniyor. 1982 senesinden sonraki Anayasa'nın cumhurbaşkanı tabiri 'başkan'dır. Bilhassa halkın seçmesinden sonra cumhurbaşkanı fiili olarak başkan olacaktır. Devletin, yasama, yürütme ve yargının başıdır. Cumhurbaşkanlığı çok önemli bir konumdur.
Bu seçimlerden sonra başbakan ve cumhurbaşkanı arasındaki dualite dediğimiz şey fiili olarak ortadan kalkacaktır. Bu bakımdan cumhurbaşkanı adayı olanların o konumu doldurup dolduramayacağını düşünmeleri gerek. Eskiden olduğu gibi sembolik bir cumhurbaşkanı seçmeyeceğiz.
Adaylara bakıyoruz. Ekmeleddin İhsanoğlu, yanlış ata binmiş yanlış yola giden bir süvari gibi. Ne yapacağı, nereye gittiği belli değil. Toplumda bir karşılığı yok.
“İHSANOĞLU VE DEMİRTAŞ AK PARTİ’NİN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRAN ADAYLAR OLDULAR”
B.S.B: Selahattin Demirtaş'ın adaylığı sizin için bir sürpriz miydi peki?
L.E: Selahattin Demirtaş'ın adaylığını duyunca aklıma bir anekdot geldi. Yahya Kemal ve Ahmet Haşim oturuyorlar. Gazetede boş bir yer kalmış. Sekreter, Yahya Kemal'e gazetedeki boş yeri hatırlatıp oraya yazı yazmasını istiyor. Yaya Kemal de hemen bir şeyler karalıyor. Fakat altına gençlerden birinin ismini yazıyor. Bu durum üzerine Ahmet Haşim "Çocuğun kafasına öyle bir külah geçirdin ki dizine kadar geldi" diye yorum yapıyor. Selahattin Demirtaş'ın adaylığı da bana göre böyle. Demirtaş'ın başına külah geçirilmiş ve dizine kadar gelmiş. Selahattin Demirtaş'a cumhurbaşkanlığı forsundaki simgeleri iyi okumasını tavsiye ederim. 17 yıldızın ifade ettiği şeyleri içselleştirebilecek mi, sinesine çekebilecek mi? Bunları düşünmesi lazım. O simgeleri iyice anladıktan sonra cumhurbaşkanlığına aday olacağını sanmıyorum.
Genel olarak bakarsak her iki adayın da Ak Parti'nin adayının işini kolaylaştıracağını düşünüyorum. Bu bakımdan zorlu bir süreç olmayacak.
“CEMAATİN AK PARTİ KARŞISINDA KULLANACAĞI BİR KOZU KALMADI”
B.S.B: Abdülkadir Selvi, Yeni Şafak gazetesindeki köşe yazısında cemaat ve CHP'nin yeni ittifakına değiniyor. Cemaat ve CHP'nin yeni operasyon hazırlığında olduğu ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yeni tapelerin ortaya çıkacağını söylüyor. Nasıl değerlendirirsiniz?
L.E: Cemaatin elinde gündemi değiştirecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ben Gülen’i iyi tanırım. Gülen tüm gücünü 30 Mart öncesinde kullanmıştır. Bunu başbakana da söyledim. Bundan sonraki süreçte ne CHP'ye ne de cemaate değer atfedip çalışmaya gerek yok. Ak Parti'nin kendi çalışmaları, projeleri var. Onları hayata geçirmeye bakmaları lazım. Cemaatin Ak Parti'yi zora sürükleyecek, uğraştıracak durumu yok. Öyle bir darbe yendi ki cemaat 20 sene kendisine gelemez.
AK PARTİNİN TARİHE GEÇECEK EN ÖNEMLİ İCRAATI ÇÖZÜM SÜRECİDİR
B.S.B: Çözüm süreci yasa tasarısıyla süreç yasal zemine oturtulacak. Çözüm sürecine Türkiye Ermenileri Patrik Vekili Aram Ateşyan'dan da destek geldi. Ateşyan "Bu süreç Kürt- Türk halkının meselesi değil. Birinin huzuru hepimizin huzurudur" dedi. Nasıl yorumlarsınız?
L.E: Sayın başbakanımızın 1915 Ermeni tehcirinde hayatını kaybedenlere değerli bir taziyesi vardı. Bazıları bunu özür olarak yorumlasa da bu bir taziyeydi. Ve bu taziye ezberleri bozdu. Bu da gösteriyor ki siyaset bir bütündür, parça değildir. Orada parça olarak gördüğümüz taziye bizi bu noktaya getiriyor. Ermenilerle ilişkilerimiz eskiye dönüyor. Osmanlı döneminde nasıl bir ilişkimiz varsa aynı haline gelir.
Çözüm süreciyle ilgili söylenecek her söz çok önemli. Ak Parti iktidarının tarihe geçecek ve bizim için en önemli icraatı budur. Yaptığı güzel şeyler arasındaki en güzel şey çözüm sürecidir. Çünkü durum anlaşılmıştır, gözyaşının ne anlama geldiği, ölen insanların lüzumsuz yere öldüğü anlaşılmıştır. Yaşananlara dur denmesi gerekiyordu. Bu cesareti de Ak Parti gösterdi.
“IRAK PARÇALANIRSA KURULACAK Şİİ DEVLETİ İRAN’A SORUN OLUŞTURUR”
B.S.B: Irak'taki gelişmeler bizi de etkiliyor. IŞİD’in yaptıkları bölgedeki tüm dengeleri değiştirdi. Bugünlerde sorulan soru, Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti kurulacak mı? Bu soru karşısında Hüseyin Çelik, "Kürdistan bizim kardeşimizdir" dedi. Irak'ın toprak bütünlüğünden yana olduğunu söyledi. Erbil'de Havrani de benzer açıklamalar yaptı, "Türkmenler bizim kardeşimizdir, Türkmenlerin güvenliği bizden sorulur" dedi. Bu açıklamaları nasıl yorumlarsınız?
L.E: Hiçbir komşumuzun parçalanmasını istemeyiz ama bölge fiili olarak ayılmış durumda. Türkiye siyaseti olarak Irak'ın toprak bütünlüğünden yana olduk ama ülke fiili olarak bölünmüş durumda ve bu bölünmeden tüm taraflar memnun gibi görünüyor. Şiiler, Sünniler ve Kürtler devlet kuracak. Maliki bundan çok da rahatsız değil. Zamanında senaryo böyle hazırlandı, şimdiyse icraya geçildi. Bizim mutlak suretle 3 bölümle de irtibatımızın olması lazım. Ama Kuzey Irak'taki Kürtlerle entegre olmamız her şeyden daha öncelikli. Türkmenleri o bölgede himaye edebilmemiz önceliğimiz.
Kurulacak Şii devleti düşünecek olursak, Şii devlet kısa vadede Irak'ın başına dert açsa da uzun vadede İran'ın başına dert açacaktır. Çünkü emsaller birbirini iter. İki tane Şii devlet birbirini yiyecektir. Senaryonun amacı, dış güçlerin bunu destekleme sebebi de budur. İran böyle bir inisiyatif elde etmek için Irak'a hemen müdahale etmek istiyor. Türkiye, bu konuyla ilgili hesabını kitabını yapmıştır ama ancak Türkiye'nin müdahalesi oraya barışı getirir.
“MUHALEFET ÇOK PARÇALI VE ETKİSİZ”
B.S.B:ABD’de Yahudi Komitesi Koordinatörü Jason Isaacson Cumhuriyet gazetesine bir röportaj verdi ve Türkiye'de muhalefetin çok parçalı ve etkisiz olduğunu söyledi. Bunu nasıl yorumlarsınız?
L.E: Türkiye'de MHP'li ya da CHP'li olup da Ak Parti'nin icraatlarından dolayı bu partiyi destekleyenler de var. Muhalefetle ilgili olan tespit doğru. Muhalefette çok büyük bir zafiyet var. MHP de CHP de belirledikleri cumhurbaşkanı adayını kendi tabanlarına anlatmakta zorlanıyorlar. Siyasi açıdan baktığınızda bu çok komik bir durum. İhsanoğlu'nun ne CHP ile ne MHP ile doğrudan bir ilişkisi yok. Ortada bir acziyet var. Muhalefet günün siyasetini okuyamıyor. Bu yüzden de yanlış üzerine yanlış yapıyor.
B.S.B: Aynı röportajda komite koordinatörü, Erdoğan'ın İslam dünyasıyla ittifakının Batı için sorun olduğunu dile getirmiş. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
L.E: Türkiye'de ve dünyada İslami birlik açısından gelinen nokta küçümsenmemeli. Ak Parti'de ileride İttihad-ı İslam mefkuresini görüyorum. Ak Parti'de İslami birliği temin ve tesis edecek bir potansiyel var. Dış güçleri en çok rahatsız eden nokta da bu. İslami birlik ve beraberliğe bu kadar vurgu yapılması onları rahatsız ediyor.