4 Aralık 2024 Çarşamba / 3 CemaziyelAhir 1446

Dünyaya mülteciler için çağrı: Hep birlikte çözmeliyiz

Başkan Erdoğan mültecilerin yükünü Türkiye’nin tek başına sırtladığını vurguladı, ‘Çözüm için ortak adım şart’ dedi: Mülteci krizi ortak kaderimiz.Vicdanları yaralayan bu konu küresel adımla çözülür

HALİME KÖKCE18 Aralık 2019 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Dünyaya mülteciler için çağrı: Hep birlikte çözmeliyiz

Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi’nde 1’inci Küresel Mülteci Forumu’nda katılımcılara hitap etti. Uluslararası toplumun geçmişte emsaline az rastlanır bir göç krizi ile karşı karşıya olduğunu belirten Erdoğan, “Bugün dünya genelinde, 260 milyona yakın göçmen, 71 milyonun üzerinde yerlerinden edilmiş kişi ve 25 milyona yakın mülteci bulunuyor. Bu sayı, ekonomik nedenler yanında açlık, kıtlık, iç savaşlar, terör saldırıları ve siyasi belirsizlikler gibi sebeplerle gün geçtikçe artıyor” dedi.

BÜYÜK DRAM VAR

“Bugün ‘mülteci sorunu’ diye genelleştirdiğimiz meselenin arka planında büyük bir dram vardır” diyen Erdoğan bu sözleri dünyada en fazla sığınmacıya evsahipliği yapan bir ülkenin devlet başkanı olarak ifade ettiğini söyledi. Türkiye’nin aynı zamanda insani yardımlarda milli gelire oranla dünyanın bir numaralı ülkesi olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Hiçbir ülkenin, günümüz dünyasında mülteci sorununa coğrafi uzaklık, yakınlık merceğinden bakma lüksü yoktur. Dünyanın devasa bir köye dönüştüğü, mesafelerin anlamını yitirdiği bir dönemde, hepimizin kaderi ortaktır” dedi.      

Bugünkü toplantının mülteci ve göç krizinin insani bir bakış açısıyla yeniden ele alınmasına vesile olmasını dileyen Erdoğan, şunları kaydetti:      

AÇIK KAPI POLİTİKASI

“Suriye’de çatışmalar başladıktan sonra açık kapı politikası uygulayarak, ülkemize sığınan hiç kimseyi geri göndermedik. İmkanları bizden katbekat fazla ülkeler, mültecilere sayıları onlarla ifade edilen kotalar koyarken, biz ırk, din, dil, etkin köken ayrımı yapmadan herkese kucak açtık. Birkaç münferit hadise dışında hamdolsun mültecileri ötekileştirecek, dışlayacak, onları düşmanlaştıracak hiçbir üzücü olay yaşanmadı.”  

Devlet olarak Türk vatandaşlarına sağlanan imkanları, Türkiye’ye sığınanlara da sağladıklarını belirten Erdoğan, “Zira varil bombalarından kaçan insanlara biz kapımızı kapayamazdık. Çünkü onlar birer insandı ifadesini kullandı. Suriyelilere sağlanan imkanları anlatan Erdoğan “Bugün ülkemizdeki birçok Suriyeli artık kendi ayakları üzerinde durabilir konuma geldi” değerlendirmesini yaptı. Suriyelilere yönelik insani yardım faaliyetlerinin de aralıksız devam ettiğinin altını çizen Erdoğan, sığınmacılar için bütçeden harcanan rakamın şu an itibarıyla 40 milyar doları aştığını bildirdi. Aynı dönemde dışarıdan Türkiye’ye  gelen yardımların ise son derece kısıtlı olduğunu vurgulayan Erdoğan, AB’nin söz verdiği 3+3 milyar avrodan sadece 2 milyar avronun geldiğini kaydetti. Erdoğan, “Mülteci meselesinin bizim gibi bu insanlara layıkıyla evsahipliği yapan bir kaç ülkenin çabalarıyla önlenemeyeceği açıktır. Vicdanları yaralayan bu sorunun sürdürülebilir şekilde çözülmesi ancak küresel düzeyde atılacak adımlara bağlıdır. Küresel sahiplenme konusunda halen arzu edilen seviyenin çok uzağında olduğumuzu görüyorum” diye konuştu.      

Erdoğan, Suriye kaynaklı göç probleminin tek çözüm yolunun, mültecilerin Türkiye’de tutulması olarak görülemeyeceğini vurgulayarak “Türkiye’nin uluslararası toplum adına 9 yıldır tek başına taşıdığı bu sorumluluğu diğer ülkeler paylaşmakla mükelleftir. Mültecileri kendi topraklarında tutacak, ülkemizde olanları da tekrar vatanlarına döndürecek formüllerin devreye alınması gerekiyor. Mültecilerin terketmek zorunda bırakıldıkları yurtlarına geri dönüş hakkı tartışma götürmez. Suriye’de kalıcı istikrar ve normalleşmenin tesisinde geri dönüşler en az terörle mücadele kadar önemlidir” dedi. 

GÜLÜCÜK ATIYORLAR

Erdoğan, görüştüğü devlet başkanı ve liderlerin ‘Suriye’nin kuzeyinde gelin bir güvenli bölge tesis edelim’ dediğinde ‘gayet güzel’ dediklerini hatırlatarak “‘Siz destek verin, bakın plan hazır, projeler hazır, bunu bir an önce yapalım’ dediğimiz de dünyanın devleri, parası en çok olanlar, sadece bize gülücük atıyorlar. Destek vermeye gelince destek ne yazık ki yok” diye konuştu.  Afganistan ve Arakan’lı mültecilerin durumlarını hatırlatan Erdoğan “Açlık var, sefalet var, barınacakları yer yok. Ancak buna tabii ki hep birlikte dünyada insana sahip çıkan, ‘insan’ diye bir derdi olan bütün ülkelerin destek vermesi lazım ve bu konuda BM Mülteciler Yüksek Komiserliğini bizim yalnız bırakmamamız lazım” ifadesini kullandı.  

Suriyeli mültecilerin dönüşü için donörler konferansı 

Filistinli mültecileri vatan hasretine mahkum edenlerin aynı zulmü, aynı senaryoyu Suriye’de tekrarlamasına izin verilmemesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: “Ülkemizin güvenli hale getirdiği bölgelere şimdiye kadar 371 bin Suriyeli gönüllü olarak geri döndü. BM Genel Kurulu’nda gündeme getirdiğim projeyi hayata geçirebilirsek bu sayının ilk etapta 1 milyonu bulacağına inanıyorum. Projemizi sizlerin desteği ve katkısıyla gerçekleştirmeyi umut ediyoruz. Bu amaçla önümüzdeki dönemde bir donörler konferansı düzenlemeyi arzu ediyoruz. BM’nin bu konuda ön ayak olmasına önem veriyoruz.”  Erdoğan, mülteci krizine kalıcı çözümlerden bir diğerinin de mültecilere üçüncü ülkelerde hayatlarını devam ettirmeleri için imkan sağlanması olduğunu belirterek, bu hususta ne yazık ki arzu edilen seviyenin çok uzağında olunduğunu vurguladı. Özellikle hassas durumdaki mülteciler için üçüncü ülkelere yeniden yerleştirme kotalarının çok düşük düzeyde olduğunun görüldüğünü belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:  “Mültecilerin yüzleştiği sorunların ilk sıralarında son yıllarda artış gösteren yabancı düşmanı ve göçmen karşıtı söylemler geliyor. Her şeyini geride bırakmış insanların dramları üzerinden siyaset yapmak, toplumdaki ön yargıları kaşıyarak siyasi rant peşine düşmek utanç vericidir. Filistinli mültecilere verilen yardımları keserek onları yokluk ve yoksullukla terbiye etmeye çalışmak da aynı şekilde insanlık dışıdır. Toplumsal huzur ve barışı sağlamak için ayrımcı politikalarla mücadele edilmesi ve mültecilerin toplumla uyumun teşvik edilmesi mevcut krizlerin aşılması bakımından önemlidir.  Ülkemiz, kamuoyunda olumsuz algı oluşmaması için basından ve sosyal medyadan da istifade ederek, mültecilerle ilgili doğru bilinen yanlışları düzeltme yönünde özel çaba harcıyor.

GÖÇMEN BOTLARINI BATIRMAYI DAHİ TEKLİF ETTİLER

Birçok batılı dostlarının Suriye kaynaklı düzensiz göç meselesine, sadece güvenlik ve çıkar penceresinden bakmayı tercih ettiğine dikkati çeken Erdoğan, “Dikenli tel örgülerinin Avrupa’yı mülteci akınından koruyacağı gibi son derece yanlış bir düşünceye prim verildi. Hatta çözüm yolu olarak Akdeniz’deki mülteci botlarının batırılması dahil ileride utançla hatırlanacak önerilerle karşılaştık ve bu botları şişleyerek batırdılar ve o insanları Akdeniz’in sularına gömdüler” dedi. Irkçı partiler başta olmak üzere kimi siyasetçilerin mülteci düşmanlığı üzerinden oy yarışına girdiğini gördüklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: “DEAŞ terörü bahanesiyle Suriye’de etnik temizlik yapan terör örgütlerine destek verildi. Suriye’de 9 yıldır yaşanan insanlık dramını Halep’teki şu duvar yazısı çok net anlatmaktadır; ‘Suriye’de ölen çocuklardan kan yerine petrol aksaydı dünya anında müdahale ederdi.’ Petrol kuyularını koruma uğruna harcanan çabaların hiçbiri canını kurtarmak için varil bombalarından kaçan çocuklara harcanmamıştır.” Erdoğan, “Ben de sesleniyorum diyorum ki; o petrol kuyularında bulunan petrolü gelin beraber çıkaralım, ondan sonra o terör bölgesine şu projeleri uygulayarak, şu anda mülteci halinde olan bu insanları o yaptığımız evlere, okullara, hastanelere barınmaları için oraya yerleştirelim. Ama buna yanaşmıyorlar. Çünkü petrol onlara daha çok lazım. Suriyeli mültecilerin gönüllü ve güvenli olarak kendi evlerine dönüşlerinden kimlerin, hangi güçlerin rahatsız olduğunu biliyoruz” dedi.      

Başkan Erdoğan, Cenevre temasları kapsamında Pakistan Başbakanı Imran Khan ile bir araya geldi. Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) binasında Imran Han ile ikili görüşme gerçekleştirdi. 

Putin ile Libya ve Suriye’yi görüştü

Başkan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, görüşmede, Libya ve Suriye başta olmak üzere bölgesel konular ve ikili ilişkiler ele alındı.

Liderlere ‘Mülteciler İçin İşbirliği’ kitabı

Erdoğan, 1. Küresel Mülteci Forumu’nda İletişim Başkanlığı’nın hazırladığı “Güvenli Liman Türkiye’nin Dünyaya Çağrısı: Mülteciler İçin İş Birliği” adlı kitabı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres başta olmak üzere, foruma katılan tüm muhataplarına sundu. İngilizce ve Türkçe basılan kitap, “Geçmişten Günümüze Mültecilere Kucak Açan Türkiye”, “Türkiye’nin Mültecilere Yaklaşımı”, “Mülteci Krizine Diğer Ülkelerin Yaklaşımı” ve “Suriyeliler İçin Bir Umut Var: Güvenli Bölge” bölümlerinden oluşuyor. Sığınılacak güvenli bir liman olarak görülen Türkiye’nin Cumhuriyet öncesi ve sonrasında karşılaştığı göç dalgalarının anlatıldığı kitapta, Türkiye’nin bugün de Suriye’de yaşanan trajediden etkilenen ihtiyaç sahiplerine yardım için tüm imkanlarını seferber ettiği vurgulanıyor.      

Erdoğan, Cenevre’deki BM Ofisi’nde “Hayat Devam Ediyor, Sanat Devam Ediyor” sergisini gezdi.

Emine Erdoğan’dan müze ziyareti 

Başkan Erdoğan’ın İsviçre ziyaretine eşlik eden eşi Emine Erdoğan, Cenevre’de Uluslararası Kızılhaç-Kızılay Müzesi’ni ziyaret etti. Müze ziyaretinin ardından, Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleşen ve sanat ile insani yardımı buluşturan farkındalık projesi olan Türk Kızılay 150. Yıl Etkinlikleri kapsamında hayata geçirilen Hilal-i Ahmer Koleksiyonunun bir parçasını müzeye hediye etti. Emine Erdoğan, ayrıca Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi’nde gerçekleşen Küresel Mülteci Forumu’nda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Genel Kurul’a hitabını dinledikten sonra BM binası içerisinde yine Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen “Hayat Devam Ediyor, Sanat Devam Ediyor” ve “Yolculuk” adlı kaligrafi sergilerinin yanı sıra Kızılay, AFAD ve mülteciler tarafından yapılan el işlerinin sergilendiği MADE51 isimli stantları da gezdi.