27 Nisan 2025 Pazar / 29 Sevval 1446

Emine Ülker Tarhan: Kılıçdaroğlu kurultaya gitmeli

CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, partisinin bir grup milletvekili ile düzenlediği basın toplantısında, 'Sayın Genel Başkan ve ekibi demokrasilerde yeri olmayan sadece seçmeni suçlamaktan vazgeçip, makamdan çekilme ve kurultaya gitme olgunluğunu göstermelidir' dedi.

AJANSLAR12 Ağustos 2014 Salı 07:00 - Güncelleme:
Emine Ülker Tarhan: Kılıçdaroğlu kurultaya gitmeli

CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, CHP'nin programından sürekli ödün verilerek sürdürülen muhalefet anlayışında artık sona gelindiğini belirterek, "Sayın Genel Başkan ve ekibi demokrasilerde yeri olmayan sadece seçmeni suçlamaktan vazgeçip makamdan çekilme ve kurultaya gitme olgunluğunu göstermelidir. Makamdan çekilme ve kurultaya gitme erdemini göstermelidir" dedi.

Tarhan, partisinin milletvekilleri Dilek Akagün Yılmaz, Süheyl Batum, Birgül Ayman Güler, Nur Serter ve İsa Gök ile TBMM'de düzenlediği basın toplantısında cumhurbaşkanı seçim sonuçlarını değerlendirdi.

Türkiye'de ilk kez halk oyu ile gerçekleşen cumhurbaşkanı seçimlerinde yönetimler aksini söylese de muhalefetin ağır bir yenilgi aldığını ifade eden Tarhan, "Recep Tayyip Erdoğan'ın gezi ve ardından ortaya çıkan yolsuzluklar, dış politika tercihleri ve benzeri konularla yıpranmış olan bu süreçte aday tercihi ile ne yazık ki cumhurbaşkanlığı kendisine armağan edilmiştir" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın devletin tüm gücünü kullanarak bir sonuç elde ettiğini, bunun gerçek bir başarı sayılamayacağını savunan Tarhan, ancak muhalefetin çatı adayı konusundaki tercihinin de sonuca doğrudan etkili olduğunu söyledi.

Tarhan, Türkiye'nin olağanüstü bir süreçten geçtiğini, komşu ülkelerde yaşananların etkilerine açık olduğunu, bunun yanı sıra parlamenter sisteme yönelik tehditler bulunduğunu, devletin bir parti devletine dönüştüğünü, mezhep ayrımcılığı yaşandığını, bütün bunların ülkenin içinde bulunduğu kaotik ortama işaret ettiğini ileri sürdü.

CHP anlayışının geçmişte hep Anadolu halkından ve haksızlığa direnmekten yana tavır sergilediğini anlatan Tarhan, şunları kaydetti:

"CHP asla ama asla tıpış tıpış bir parti olmamalıydı. Bu dönem kimlerin parti direncini kırdığının, bu konuda inanılmaz bir test süreci olmuştur. Çünkü söylemiştik; halkın seçeceği ilk cumhurbaşkanı adayımız için partililerimiz, adaletsizlikleri kenardan izleyen değil, bunlarla savaşan birini görmek isterlerdi. Onun için heyecanlanmak, sandığa koşmak isterlerdi. Çatı, kölelik düzeniyle, kadının aşağılanmasıyla, baskılarla, taassup örtüsü örtülmüş hırsızlıklarla mücadelenin çatısı olsun, bunu isterdik, bunu söylemiştik. Her seferinde umutla sandığa koşanlar yine bir seçim akşamı başlarını öne eğmesinler istemiştik."

-"Dünyada herhangi bir siyasal parti yoktur ki daha seçime girmeden havlu atsın"

İlk turda herkesin kendisini temsil eden bir adaya oy verme şansı bulması halinde katılımın güçleneceğini ve bu taktikle ilk turda rakibin kazanma ihtimalinin yok edilebileceğini söyleyen Tarhan, "Sonuç ortada, ikinci tura taşıyabileceğimiz bir seçimi biz ilk turda kaybetti. Dünyada herhangi bir siyasal parti yoktur ki daha seçime girmeden kendi değer ve önermelerinden vazgeçsin, havlu atsın. Üstelik artı bir oy için ilkelerinden ödün verip, milyonlarcasını kaybetsin" dedi.

Girdiği her kabın şeklini almak isteyenlerin, içinde bulunduğu kaba hapsolmasının kaçınılmaz olduğunu kaydeden Tarhan, "Biz yıllardır bütün birikimimizle Recep Tayyip Erdoğan ve onun zihniyetiyle mücadele ediyoruz. Onun gibi olmak, ona benzeyerek oy almak istemiyoruz" ifadesini kullandı.

Sonucun bir felaket olduğunu dile getiren Tarhan, aday tercihi ile hiç de az olmayan bir kitlenin küstürüldüğünü ve bu kitlede bir umutsuzluk yaratıldığını öne sürdü. 14 siyasi partinin adayı olan bir adayın, bu partilerin toplam oyundan bile daha az oy almasını başarı olarak nitelendirmenin, CHP tabanının aklıyla alay etmek anlamına geldiğini söyleyen Tarhan, "Türkiye'yi ve sorunlarını bilen, Recep Tayyip Erdoğan'ın yolsuzluklarını, cumhuriyetle hesabını sorgulayıp yüzüne vuracak bir aday beklerken aksine onun icraatlarını beğendiğini açıklayan bir aday çıkarılması tam bir fiyaskodur. Cumhuriyet mağdur edilmiştir. Sol şerit tamamen boş bırakılmıştır. Siyaset boşluk kaldırmaz" değerlendirmesinde bulundu.

-"Çok üzgünüz. Olacakları gördük, uyardık ama tehditlerle karşılaştık"

Adayın belirlenmesinin ardından içlerindeki itiraz ruhunu tutsak etmelerinin istendiğini belirten Tarhan, şöyle devam etti:

"Birden bire zuhur eden bir adayı aslında kimin önerdiğini sorgulamamız dahi yasaklandı. CHP'yi bu çaresiz hale düşürenler şimdi mutlu mu? Kendi tabanına yabancılaştırmaktan, belleğini silip, kurucusunu unutturmaya çalışmaktan, Gezi ruhunu terk etmekten ne kazandılar. Muhafazakar değerlerle buluşmak, muhafazakarlaşarak olmazdı. Bir şeyin aslı varken kimse suretine oy vermezdi ki. Anlatamadık. Erdoğan kaybetse bile kendi anlayışını muhalefete dayatabildiğine göre baştan yarışın galibi sayılırdı zaten. Dinletemedik. Çok üzgünüz. Çünkü, olacakları gördük, uyardık ama tehditlerle karşılaştık. Ben özellikle bu şekilde kaybetmekten çok üzgünüz diyorum."

Tarhan, CHP seçmenin incindiğini, ancak mücadeleye devam ettiğini, suçlamak yerine bu tavırdan ders alınması gerektiğini kaydederek, "Umarım bu bizim kaybettiğimiz son seçim olur. Ama böyle giderse sözde başkanlık, özde ise babadan kıza postmodern hanedanlık sistemine engel olunamayacağı çok açıktır" dedi.

-"Kurultay delegelerimizi, partimizin ve ülkemizin geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz"

Yapılması gerekenin hızlı bir şekilde kapsayıcı, kitlesel, ilkeli yeni bir toplumsal muhalefet dinamiği geliştirmek olduğuna işaret eden Tarhan, şunları kaydetti:

"CHP'nin programından sürekli ödün verilerek sürdürülen bu muhalefet anlayışında artık sona gelinmiştir. Şu kesindir, CHP başkası gibi olmaya çalıştı ve kaybetti. Ya kendini kandırmaya devam edecek ya da yeni bir yol seçecektir. Sayın Genel Başkan ve ekibi demokrasilerde yeri olmayan sadece seçmeni suçlamaktan vazgeçip makamdan çekilme ve kurultaya gitme olgunluğunu göstermelidir. Makamdan çekilme ve kurultaya gitme erdemini göstermelidir. Bu umutsuzluk ve kaybetme döngüsü artık kırılmalıdır."

Tarhan, bu seçim sonucunun CHP'nin varlık, yokluk mücadelesine girdiğini gösterdiğini de söyleyerek, "Gerçek sorumluluk sahipleri olan kurultay delegelerimizi, partimizin ve ülkemizin geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz" dedi.

TEZCAN: TABAN İSTEMİYOR

Bu arada, muhaliflerin çağrısına parti yönetimindne ilk yanıt, Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'dan geldi.

"Parti tabanı kurultay istemiyor" ifadesini kullanan Tezcan, "586 imzayı toplayabilirlerse kurultay çağrısı yapılabilir" şeklinde konuştu.

CHP GENÇLİK KOLLARINDAN MUHALİF VEKİLLERE TEPKİ

CHP Gençlik Kolları MYK'sı, "Kılıçdaroğlu genel başkanlığı bıraksın'' açıklamasını yapan altı milletvekiline tepki gösterdi. Gençlik Kolları MYK'sı adına açıklama yapan Genel Başkan İrfan İnanç Yıldız, "Tarlada izi olmayanların, bugün harmanda koşuşturmaları ibretliktir” dedi.  

  CHP Gençlik Kolları MYK'sı, bugün açıklama yapan milletvekillerine tepki gösterdi. “Türkiye’nin kurucu iradesi olan partimiz kurumsal ciddiyetini tarihinden alarak bugünlere gelmiştir” diyen Genel Başkan İrfan İnanç Yıldız, şöyle devam etti:

  “ Bu iradenin onurlu savunucuları partilerini her daim ailesi gibi görmüş ve aidiyetle partilerine bağlanmışlardır. Partimizin medya önünde tartıştırılmasına izin verenler ve bunu bir fırsata dönüştürenler bu ciddiyete gölge düşürmüşlerdir. 1952 yılından bugüne aktif olarak görev yapan gençlik örgütlerimiz birçok önemli siyasi aktör yetiştirmiştir.

  Bu ailede yetişen tüm mücadele arkadaşlarımız bizlere parti kültürünün ve disiplininin ne demek olduğunu her daim yüreklice göstermişlerdir. CHP Gençlik Örgütleri mazisinde olduğu gibi bu dönemde de bir inisiyatif almayı tercih etmiştir. Ailemiz gibi gördüğümüz partimizi korumak bizler için dün olduğu gibi bugün de öncelik olmuştur.”

  Ortak akıl egemen kılınırken, izlenecek politik hakkın belirlenme sürecinde istişare geliştirilirken farklı bir görüşü kurullarda dile getirmenin  demokratik bir hak olduğunu vurgulayan Yıldız şöyle devam etti:

  “Parti disiplini, etiği ve örgütlülüğü gereği alınan karar ne olursa olsun kararı siyasallaştırmak, toplumsallaştırmak parti görevidir. Partimizin karar süreçleri tamamlanmasına rağmen almış olduğu kararları kamuoyunda tartıştırmak tartışmaya açmak ilkelerimiz ve düşüncelerimiz doğrultusunda seçmenlerimize ve gençlerimize hakarettir.

  Alınan ve alınmış olan kararlar da parti kademelerinde ortak aklın sonucunda alınmıştır. Kurullarda farklı davranış biçimi gösterenlerin eylemleri öteden beri bahsettiğimiz aidiyet duygusunun dışına çıkmaktan başka bir şey değildir. Sürekli bir şekilde aynı isimlerin partimizi medya önünde yıpratmasına karşılık; gençlik örgütlerimiz demokratik kurullar üzerinden gerekli kararları ve inisiyatifi almaya ısrarlı bir şekilde devam edecektir.

  İktidarın devlet gücünü ve haram havuzunun ekonomik ve medya desteğini arkasına alarak yürüttüğü insafsız, eşit olmayan bir kampanyada; partimiz tüm unsurları ile alanda mücadele verirken ortada gözükmeyip pusu kurma ve tuzak siyasetini güdenlerin bugün konuşmaya hakları olmadığı görüşündeyiz. Siyaset emek ister, özveri ister, disiplin ister. Tarlada izi olmayanların bugün harmanda koşuşturmaları ibretliktir.”