Cumhuriyet tarihine en karanlık dönemi olan 90'lı yılların, en karanlık yılı 1993... Faili meçhul cinayetler, suikastler, terör, mafya, derin devlet...
1993 yılı, dev bir uyuşturucu operasyonu ile başladı. Lucky-Es adlı Panama bandıralı bir gemi, 15 ton uyuşturucu taşıyordu. İstanbul polisi 1993 7 Ocak sabahı, operasyon için düğmeye bastı ve uyuşturucu baronlarına büyük bir darbe vurdu.
Türkiye 15 ton uyuşturucuyu konuşurken, kanlı bir eylem gündemi bir anda değiştirdi.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993 sabahı, arabasına yerleştirilen bomba düzeneğinin patlaması sonucu hayatını kaybetti.
Mafya, derin devlet, terör, ABD, İsrail gibi meselelerde araştırmalar yapan Mumcu'nun cinayeti, bir türlü aydınlatılamadı.
Türkiye'nin Uğur Mumcu suikastının şokunu atlamamışken, 96 saat sonra Musevi işadamı Jak Kamhi, silahlı saldırıya uğradı. Kamhi, İstanbul Beylerbeyi'ndeki evinin önünde, teröristlerin lav silahlı saldırısına uğradı. Kamhi, şans eseri saldırıdan yara almadan kurtulurken, suikast girişimin failinin, çok geçmeden 'Yaşar Polat' olduğu tespit edildi. Ancak Polat, saldırıdan tam 10 yıl sonra yakalanabildi.
İdamla yargılanan Polat, idam cezasının kaldırılması üzerine, müebbet hapse mahkum edildi. Cezaevinde sadece 11 yıl yattı.
Aradan sadece birkaç gün geçmişti ki, 5 Şubat 1993'te Anavatan Partisi'nin genç isimlerinden, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın yeniden siyasete dönme planındaki kilit isim Adnan Kahveci, trafik kazası geçirdi.
Bolu yakınlarında şüpheli trafik kazasında, Kahveci, eşi ve 17 yaşındaki kızı hayatını kaybetti.
Sır dolu kazada, Kahveci'nin aracı ters yola girmişti. Ancak onu tanıyanlar, Adnan Kahveci'nin asla hız yapmadığını ve çok dikkatli araç kullandığını söylüyordu.
Adnan Kahveci de o günlerde tıpkı Uğur Mumcu gibi bir Kürt raporu hazırlıyordu. Şüpheli ölümü, asla aydınlatılamadı.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, Uğur Mumcu ve Adnan Kahveci gibi terörün milli çözümle sona erdirilmesi için, Güneydoğu'daki 'Çekiç Güç'ün çekilmesi gerektiğini söylüyordu.
Bitlis, İncirlik Üssü'ndeki Amerikan uçaklarının PKK'lılara yardım ettiğini söylemişti.
Bu açıklamadan sadece 10 gün sonra, 17 şubat 1993'te, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'i taşıyan uçak düştü ve Bitlis şehit oldu. Uçağın neden kırıma uğradığına dair herhangi bir bilgi tespiti yapılmadı, kaza aydınlatılamadı.
Terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan, 16 Nisan 1993'te süresiz ateşkes ilan ettiklerini duyurdu.
Bu haberden 1 gün sonra, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kalp krizi geçirdiği açıklandı. Özal'ın ölümünün ateşkesle neredeyse aynı güne denk gelmesi akıllara, birçok şüpheyle birlikte, 'Özal öldü mü, ödlürüldü mü?' sorusunu getirmişti.
Eli kanlı terör örgütü PKK, Özal'ın vefatından sonra ateşkesi bozdu. Teröristler ateşkes sonrası ilk saldırıyı, 25 Mayıs 1993 günü Bingöl-Elazığ yolunda gerçekleştirdi. Teskere almış 33 silahsız askerimiz, teröristlerce kalleşçe, kahpece şehit edilmişti.
Van'da, çoğunlukla Bağımsız Devletler Topluluğu'ndan gelenlerin kaldığı Yenigün Oteli, PKK'lı terörsitlerce, 30 haziran 1993'te kundaklandı. Çıkan yangında 11 sivil öldü.
2 Temmuz'daki Çelik Karakolu baskınında da, 16 askerimiz şehit oldu.
2 Temmuz 1993 tarihinde yazar ve sanatçılardan oluşan 33 kişi, otelin ateşe verilmesi sonucu öldürüldü.
2 Temmuz 1993'te Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas'ta bulunan 51 kişilik grupta Aziz Nesin, Metin Altıok, Hasret Gültekin, Asım Bezirci ve Nesimi Çimen gibi tanınmış isimler de bulunuyordu.
Türkiye'yi mezhep savaşına da sürüklemek isteyen karanlık el, Madımak'ta durmayacaktı.
5 Temmuz 1993 akşamı, Erzincan kent merkezine 220 kilometre uzaklıktaki Başbağlar köyünü basan PKK'lı teröristler, kadınları derede topladıktan sonra evleri yağmalayıp para, altın ve değerli eşyaları alarak tüm evleri ateşe verdi.
Yapılan zulme karşı çıkan 5 kişiyi de evlerde ateşe vererek öldüren teröristler, akşam namazını kılıp camiden çıkan 28 erkeği de köy meydanında topladı.
Bir süre örgüt propagandası yapan teröristler daha sonra bu kişileri de kurşuna dizdi. Olaydan sonra bölgede yapılan incelemede, yüzlerce boş kovan bulundu.
4 Eylül 1993'te, Halkın Emek Partisi (HEP) kurucularından Mehmet Sincar öldürüldü. Sincar cinayeti de, diğer birçok cinayet gibi aydınlatılamadı.
Eli kanlı teröristlr, 4 Ekim'de Siirt Şirvan'da çoğu kadın ve çocuk 23 kişiyi, 7 Ekim'de Tunceli Pertek'te 4 öğretmeni şehit etti.
22 Ekim 1993'te Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, uğradığı suikast sonucu şehit oldu.
25 Ekim'de Erzurum'un Çat ilçesine bağlı Yavi beldesindeki bir kıraathaneyi basan teröristler, 35 masum sivili alçakça katletti.
4 Kasım 1993'te, karanlık elin hedefinde, emekli Binbaşı Cem Ersever vardı.
Ersever, ölümünden 10 gün kadar önce, faili meçhul davasında mahkemeye ifade vermiş. Terörle mücadele adına yapılan kanunsuzlukları ve uyuşturucu ticareti gibi yasa dışı faaliyetleri açıklamıştı. Ancak onun ölümü de, ifade verdiği diğer faili meçhuller gibi aydınlatılamadı.
Türkiye'ye kan kaybettirmek, terör ve kaosa teslim etmek isteyenler, 1993'ün kanlı harflerle tarihe geçmesine neden oldu...