Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel merkezde düzenlenen 153. AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'ndaki konuşmasında, bir aylık aranın ardından yeniden bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bu akşam idrak edilecek Berat Gecesi'ni de tebrik eden Erdoğan, "Rivayetlerde, Peygamber Efendimizin özel önem verdiği belirtilen bu gecede, Rabb'imizin rahmet, af ve mağfiret kapılarını açtığı, yapılan duaları geri çevirmediği kabul edilir. Şükür sahibi kullar olarak bu geceyi en güzel şekilde değerlendirecek, günahlarımızın affı, sevaplarımızı kabulü, rızkımızın tertibi, amellerimizin arzı için Allah'a yalvaracağız. Dünyanın içinden geçtiği şu muhataralı dönemde Hak Teala'nın mağfiretine ve hamdetmeye her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Milletimizin ve tüm Müslümanların Berat Gecesi'ni canıgönülden tebrik ediyorum, hayırlara vesile olmasını Rabb'imden niyaz ediyorum." ifadesini kullandı.
Ağustos ayında AK Parti'nin 21'inci yaşını, kasımda ise iktidarlarının 20'nci yılını geride bırakacağını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Bir büyük davanın neferleri olarak AK Parti bayrağı altında yola nasıl, niçin ve hangi şartlarda çıktığımızın muhasebesini her fırsatta yapmaya çalışıyoruz. Öncelikle şu hususun altını tekrar çizmek isterim, biz AK Parti'yi istişareyle kurduk. En büyük istişareyi de milletimizle yaptık. Attığımız her adımda önce milletimize, onunla birlikte teşkilatlarımızın gözüne baktık. Partimizin genel merkezinden il ve ilçe teşkilatlarına kadar her kademesinde kurumsal işleyişin harfiyen yürümesini sağladık. Genel Başkan olarak biz de fevkalade bir durum olmadıkça Merkez Yürütme Kurulu, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu, Meclis Grubu toplantılarını belirli periyotlarla titizlikle gerçekleştirmeye özen gösterdik. İl ziyaretlerimizde teşkilatlarımızla bir araya gelmemize vesile olan Genişletilmiş İl Danışma Meclisi toplantılarına mutlaka katılıyoruz. Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde yaşanan nice meseleyle nice krizle nice gelişmeyle uğraşırken parti çalışmalarını da asla ihmal etmedik, etmiyoruz."
Erdoğan, bu kapsamda, milletvekilleriyle yaptıkları sohbet toplantılarının dördüncüsünü salı günü gerçekleştirdiklerini, bugün de il başkanlarıyla bir araya geldiklerini vurguladı. Pazartesi günü, Merkez Yürütme Kurulu'nu ardından da eski dönem milletvekilleri ve il başkanlarıyla yemekli toplantıda bir araya geleceklerini belirten Erdoğan, "Her zaman söylediğimiz gibi AK Parti, milletin partisidir, milletin sesidir, milletin hizmetkarıdır, günün 24 saati milletle beraberdir." dedi.
Parti toplantılarında il başkanları vasıtasıyla 81 ildeki vatandaşların dert, sıkıntı ve beklentilerini de derli toplu bir şekilde öğrenme imkanı bulduklarını, kendi tespitlerinin sağlamasını yapıp ortak aklın ürünü teknikleri kayıt altına aldıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kadim davamızın bize gösterdiği istikamette yol yürürken, partimizin 21 yıllık birikimi ışığında daha büyük hedeflere yöneliyoruz. Elbette kimi zaman konjonktürel dalgalanmalar, günlük telaşlar, geçici olduğunu bildiğimiz sıkıntılar hepimizi bunaltıyor ama gittiğimiz yolun doğru olduğunu bildiğimiz için sabırla ve sebatla çalışarak önümüze çıkan her engeli aşıyor, her meseleyi çözüyor, her mücadeleyi zaferle neticelendiriyoruz. Bugüne kadar girdiğimiz 15 seçimin istisnasız tamamında sandıktan açık ara birinci parti olarak çıkmamız, milletimizin bu duruşumuzu gördüğünü, takdir ettiğini, desteklediğini gösteriyor. Yeni bir imtihanın, 2023 seçimlerinin arifesindeyiz. Bir kez daha milletimizin huzuruna çıkacak, geçmişin hesabını verecek, gelecekte yapacaklarımızı ortaya koyacak, sonraki 5 yıl için seçmenden ruhsat isteyeceğiz. Şüphesiz her seçim önemlidir, her seçim hayatidir, her seçim belirleyicidir ama 2023 seçimleri, AK Parti'nin, bunun yanında Cumhur İttifakı'nın geleceğinin ötesinde ülkemizin ve milletimizin kaderi bakımından gerçek anlamda bir yol ayrımını ifade edecektir. Biz bu seçimde, öncelikle Türkiye'yi, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yılına atfettiğimiz büyük hedeflerine ulaştırarak ülkemizin demokrasi ve kalkınma kazanımlarını korumanın peşindeyiz."
Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirerek milleti asırlık özlemlerine kavuşturmanın taahhüdünü verdiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin son 20 yılına damgasını vuran her eserimizle her hizmetimizle her projemizle her siyasi, ekonomik, sosyal reformumuzla bu büyük gayeyi hayata geçirmek için gereken altyapıyı kurmaya çalışıyorduk. Artık fiziki kalkınma konusunda kayda değer bir eksiğimiz kalmadığını memnuniyetle ifade etmek isterim. Yarın açılışını yapacağımız 1915 Çanakkale Köprüsü'nün en önemli sembollerinden biri olacağına inandığım kalkınma hamlemizi, ihtiyacımız olan büyük katılımı destekleyecek seviyeye getirdik. İnşallah, Cumhuriyet tarihimizin, özellikle de AK Parti'mizin iktidarı döneminde eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, özellikle dış politikada, tarımda ve enerjide, bütün bu alanlarda şu anda özellikle de 1915 Çanakkale Köprüsü adeta bir taç mesabesindedir. İnşallah dünyanın en önemli köprülerinden biri olacak, hatta bir numarası diyebileceğim bir köprüyü böylece inşa ettik."
Bu köprünün bir anlamı olduğunu belirten Erdoğan, Çanakkale Zaferi'nin bu bölgede taçlandığını belirtti.
Köprü yapılmadan önce, Asya'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Asya'ya geçmenin sorununa işaret eden Erdoğan, "Şimdi bu köprümüzle 6 dakikada Asya'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Asya'ya geçecek bir adımı, bir yatırımı gerçekleştirmiş olduk. Bu da bize nasip oldu. Şimdi tüm vaktimizi ve imkanımızı devletinin gücü, ülkesinin gelişmişliği, vatandaşlarının refahıyla Türkiye'yi dünyanın en üst sıralarına hasredecek bir yerdeyiz. İnşallah yarın hep birlikte herhalde orada buluşacağız." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen 153. AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'ndaki konuşmasında, özellikle son 10 yılda terörden darbeye, ekonomik tuzaklardan siyasi çelmelere kadar maruz kaldıkları her saldırının Türkiye'yi yeniden istikrarsızlığa, güvensizliğe ve kaosa sürükleyerek, hedeflerinden uzaklaştırma amacı taşıdığını söyledi.
"Hamdolsun başaramadılar, başaramayacaklar." ifadesini kullanan Erdoğan, milletin hem elindekilerin kıymetini bildiğini hem oynanan oyunu gördüğünü ve hem de verdikleri mücadelenin gayesini kabul ve tasdik ettiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İşte, Yavuz Selim Köprüsü'nü yaptık ona takıldılar, Osmangazi'yi yaptık ona takıldılar, Nissibi Köprüsü'nü, Şanlıurfa'dan Adıyaman'ı birbirine bağladık ona takıldılar. Çünkü akılları bu tür şeyleri kabullenemiyor, almıyor. Bütün bunlarla beraber İstanbul-İzmir arası 7-7,5 saatken onu 3 saat 15 dakikaya indirdik, havsalaları almadı, almaz. Biz bunlarla kalmadık Samsun, sınır kapısına varıncaya kadar o bölgeyi elhamdülillah, öyle tek gidiş tek geliş değil, otoyol haline getirdik ve onu da havsalaları almadı, almaz. Şimdi buradan sesleniyorum, ey ana muhalefet bak Ordu-Giresun'da denizin üzerinde bir havalimanı yaptık, haberiniz var mı? Şimdi Rize-Artvin, orada da havalimanımız bitiyor, inşallah önümüzdeki ay onun da açılışını yapacağız, haberiniz var mı?"
Türkiye'deki havalimanı sayısını 25'ten 56'ya çıkardıklarını, bunun vatandaşların uçakla Türkiye'nin istedikleri yerine kısa sürede gidebilme imkanı sağladığını belirten Erdoğan, "Bugünlere bizleri kavuşturan Rabb'ime sonsuz hamdüsenalar olsun. Döviz kurundaki, faizlerdeki, enflasyondaki dalgalanmalar yaşadığımız geçiş sürecinin bedelleridir. Biz durmadık, çalışıyoruz. 'Efendim, işte fiyatlar, şunlar, bunlar...' Sevgili vatandaşlarım, ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarıma sesleniyorum, bakın durmuyoruz." dedi.
Bu yatırımları yaparken zaman zaman "yap-işlet-devret" ile adım attıklarına dikkati çeken Erdoğan, "Ama bunu da akılları almıyor, 'ne demek o' diyor 'bunu bize bir açıklayın.' Öğren de gel. Bu yüklenici firmaların kendi imkanlarıyla, yurt dışından veya kendi imkanlarıyla bütün bu yatırımı yapıp ondan sonra da yaptığımız ihaleyle ama 10 senede ama 15 senede ama 20 senede bunun bedelini devlet olarak biz kendilerine ne yapıyoruz, ödüyoruz. Devletin kasasından bir kuruş çıkmıyor. Burada yüklenici firma bunu yapıyor ve belli bir ücretle ama köprüden ama otobanlardan geçen vatandaş bedelini ödüyor. Açık mı var? Bu açığı da devlet o yüklenici firmaya ödüyor." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, süratle bu yatırımları yaparak Türkiye'yi ayağa kaldırdıklarını belirterek, bunu sadece otobanlarda, otoyollarda yapmadıklarını, 19 şehir hastanesinin bulunduğunu ve bu hastaneleri de aynı anlayışla yaptıklarını söyledi.
Şehir hastaneleriyle iftihar ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Şimdi onların üzerine gelmeye başladılar, şehir hastanelerimize kulp takmaya başladılar. Boşuna uğraşmayın, bak sizin de eliniz ayağınız oralara düşer. Bak, şu koronavirüste işte bu şehir hastanelerimiz, bu eğitim araştırma hastanelerimiz olmamış olsaydı biz bu süreci öyle kolay kolay atlatamazdık ama bu hastanelerle biz bu süreci başarıyla atlattık." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu millet, istiklali ve istikbali için Çanakkale'den Milli Mücadele'ye, darbelerden vesayete, dışarıda yazılıp içeride oynanan senaryolara kadar nice badireyi yaşamış, tecrübe etmiş, sonuçlarıyla yüzleşmiş bir halktır. Eğer biz kendimizi ve önümüzdeki bu tabloyu doğru ve samimi olarak anlatıp, 85 milyonun tamamıyla gönül bağımızı güçlendirirsek üstesinden gelemeyeceğimiz mesele, aşamayacağımız engel yoktur. Onun için ısrarla söylüyorum şu anda burada tüm il başkanlarım, Allah için hemen hemen yatırımın olmadığı, eserin olmadığı bir ilimiz yok. Dolayısıyla size düşen ne? Siz de bu ilinizdeki tüm eserleri eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, tarımda arkadaşlar bunları halkımla, vatandaşımla paylaşacaksınız, onlara anlatacaksınız."
Televizyonda paletli ambulanslarla hasta taşınmasına ilişkin bir görüntü izlediğini anımsatan Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
"Biz geldiğimizde bırakın siz paletli ambulansı normal ambulans var mıydı? Doğru, dürüst normal ambulans yoktu. Biz bunların hepsini aştık, paletli ambulansları devreye soktuk ve en sıkıntılı yerlere bu ambulanslarla çıkmaya başladık. Aynı şekilde ambulans helikopterlerimizi devreye soktuk, ambulans uçaklarımızı devreye soktuk. Böyle şeyler var mıydı? Bunları biz niye yaptık? İşte Tıp Bayramı'nı yeni geride bıraktık. Kanuni'nin ifade ettiği gibi 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi' dedik ve yola böyle koyulduk."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü biz milletimizi seviyoruz, milletimize inanıyoruz, dolayısıyla partimize de güveniyoruz." ifadelerini kullanarak, şunları kaydetti:
"Çünkü biz bu kadronun, bu teşkilatın gücünden, kabiliyetinden, yapabileceklerinden eminiz ama bütün mesele bunları halkımıza, ne yapacağız, anlatacağız arkadaşlar. Unutmayın 'hafıza-i beşer nisyan ile maluldür', insanoğlu unutur, ne yaparsanız yapın bugün bilir, yarın unutur. Onun için de devamlı ne yapmamız lazım? Hatırlatmamız lazım. Bunları sadece teşkilatımızı da devreye sokarak köy köy, en ücra köşeye kadar anlatmamız lazım. Burada yeter ki ana kadememizle, kadın kollarımızla, gençlik kollarımızla, mahalle ve sandık temsilcilerimizle, bize gönül veren her bir kardeşimizle bir olalım, iri olalım, beraber olalım, diri olalım, kardeş olalım ve gece gündüz çalışalım. Gerisinin çok kolay olduğunu, milletimizin yüreği ve kolları açık olarak bizi beklediğini, ben şu anda görür gibiyim. Unutmayınız, Rabb'imiz herkese çalıştığı kadarının olduğunu emrediyor. Biz çalışacağız, çabalayacağız, gereken her şeyi yapacağız ondan sonra da hakkımızda hayırlısının tecellisi umuduyla ilahi iradeye teslim olarak tevekkül edeceğiz. Onun için de diyoruz 'niyet hayr, akıbet hayr.'"
Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen 153. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, siyasetlerinin hep eser ve hizmet siyaseti olduğunu, ülkenin hiçbir ilini, ilçesini, köyünü ihmal etmeden her bir karış vatan toprağına hizmetlerle mühür vurduklarını belirtti. Bir yandan asırlara sari ihmalleri giderirken hayalleri hayata geçirirken diğer yandan pek çok yüz akı projeyle ülkenin çehresini değiştirdiklerini ifade eden Erdoğan, ülkeye kazandırdıkları eserleri ve hizmetleri geçmişle mukayeseli bir şekilde anlatmadıkları takdirde gündemi muhalefetin yalan, iftira ve çarpıtmalarının esir aldığını söyledi. "Adamların işi gücü yalan. Akşam yalan, sabah yalan." diyen Erdoğan, bilhassa yaşı 30-35'in altındaki gençlerin eski Türkiye'yi bilmedikleri için bugün sahip oldukları imkanların değerini yeterince kavrayamayabileceklerini ifade etti.
Değişen dünyanın, değişen şartların ve önceliklerini farkında olduklarının altını çizen Erdoğan, Türkiye'nin nereden nereye geldiğini ısrarla anlatarak teknoloji ve medya merkezli bu toplumsal iklimin hangi zeminin üzerinde yükseldiğini gençlere de gösterebileceklerini dile getirdi.
Muhalefetin eser ve hizmet merkezli tartışmalardan ısrarla kaçtığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü bu konuda hem geçmişteki müktesebatları itibarıyla söyleyecek sözleri yok hem de geleceğe dönük çalışmaları, hazırlıkları, projeleri mevcut değil. Bizim de üzerine üzerine gitmemiz gereken yer işte tam da burasıdır. Muhalefetin çapsızlığını eser ve hizmet siyasetimizin gücüyle ortaya koyarak ülkenin sadece geçmişinin değil geleceğinin de partisi olduğumuzu herkese kabul ettirebiliriz. Mesela eğitimde, ülkemizdeki resmi, özel okul sayısını 50 binden 90 bine çıkarmışız. Bekleriz ki siyasi rakiplerimiz bunu 100 bine 120 bine çıkarma taahhüdü ile karşımıza gelsin. Böyle bir dertleri var mı? Yok. Biz bu okullarda görev yapan öğretmen sayısını 151 binden 1 milyon 212 bine getirmişiz. Bekleriz ki onlar daha iyisini nasıl yapacaklarını söylesinler. Okullarımızda 20 yılda, 3 milyar 400 milyona yakın ders kitabını çocuklarımıza ücretsiz dağıtmışız. Onlar daha ötesine geçerek bir proje ortaya koysunlar. Üniversite sayısını 76'dan 207'ye, akademik personel sayısını 70 binden 182 bine, öğrenci sayısını 1,6 milyondan 8,5 milyona çıkarmışız. Onlar daha kaliteli yükseköğretim için bir teklif sussunlar. Var mı böyle bir dertleri?"
Şu anda üniversitenin bulunmadığı il olmadığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hatırlayın, ne dediler? 'Ne gerek var ya, şu anda 76 tane üniversite yeter.' dediler. Arkadaşlar, almıyor, kavramıyor. Bizim derdimiz Hakkari'deki evladımızın ayağına üniversiteyi götürmek. Hakkari'deki evladımızı İstanbul'a, Ankara'ya İzmir'e götürmek değil, üniversiteyi onun ayağına götürmek. Öyleyse doğu ve güneydoğuyu düşünen kim? Biz, biz... Hocalarımızı da tüm hizmet edecek elemanları da oraya götürdük. Kim seviyormuş Kürt kardeşlerimizi, evlatlarımızı? Biz seviyoruz, biz. Bizde ayrım yok. 'Batıda ne varsa doğuda da güneydoğuda da o olacak' dedik. Sözümüzde durduk, bundan sonra da duracağız. Bu ülkede Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü Abaza'sı ile 85 milyon bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız."
Bazılarının "Siz gerçekten Kürt'leri de seviyor musunuz?" diye saf saf sorduğunu söyleyen Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Allah'tan korkun ya. Rabb'imizin emrine bir defa ittiba etmişiz. Asla ayrım diye bir şey burada biz yapamayız. Rabb'imizin tüm yarattıklarının, siyahı ile beyazı ile Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Abhaz'ı ile bunlar bizim kardeşlerimiz. Üstünlük şu kavim, bu kavimle değil sadece ittiga iledir. Şimdi onlara 'Siz ittigayı biliyor musunuz?' diye sormak lazım. Bilmezler çünkü onlar başka şeylerle meşgul. Allah katında en yüksek olanların kim olduğunu Rabb'imiz bilir ve en saygın olanlar da onlardır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta tarihin en büyük reformunu yaptıklarını, hastanesinden doktoruna, ambulansından ilacına her alanda millete en üst standartlarda hizmet verilmesini temin ettiklerini vurguladı. Muhalefetten yapılanların üzerine ne ekleyeceklerini açıklamasını isteyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Çıksınlar söylesinler. Ülkemize şehir hastaneleri modeliyle salgın döneminde tüm dünyanın gıptayla baktığı bir altyapıyı kazandırmışız. Onlar daha ileri ne yapacaklarını anlatsınlar. Mesela adalette. Hakim, savcı sayısını 2,5, yardımcı personel sayısını 3 kat artırarak, mahkemeleri yaygınlaştırarak, modern binaları yaparak, bilişim altyapısını güçlendirerek milletimizin adalet hizmetlerine erişimini kolaylaştırmışız. Onlar daha yüksek standartlar taahhüt etsinler. Onlar, 'Bu güzel binaları yapmak adaleti getirmez' dediler. Biz de 'At denize, balık bilmezse Halik bilir.' diyoruz. Merdiven altlarında adalet arayışının olduğu dönemleri biliriz. Hakimin savcının bir odaya tıkıştığı dönemleri biliriz. Şimdi bütün bunları aşarak gayet lüks, modern adalet saraylarını yaparak hakim, savcı çok daha huzurlu, çok daha rahat çalışsınlar diye bu adımları atmışız. Bunu eleştiriyorlar."