Işıkhan, Memur-Sen'de düzenlenen "Emek, Dijitalleşme ve Sosyal Adalet Uluslararası Kongresi"nde yaptığı konuşmasına, 41 ülkeden Türkiye'ye gelerek kongreye katılan 200 sendikacıya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını ileterek başladı.
Kongrenin çalışma hayatı açısından özellikle uluslararası deneyimlerin paylaşılması noktasında önemli sonuçlar getireceğine inandığını belirten Işıkhan, dijital çağla birlikte neredeyse her kavramın değiştiği ve dönüştüğü bir sürecin tecrübe edildiğini söyledi.
Emek, alın teri, üretim ve sosyal adalet gibi tüm insanlığın ortak değeri olan kavramların, insanlık tarihinde müstesna bir yer teşkil ettiğini bildiren Işıkhan, sosyal adaletin teminatı olan, sosyal devlet anlayışlarının da temel ilkelerini oluşturan bu bakış açısının, özellikle son 23 yıldır Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki ekonomik ve sosyal kalkınma hamlelerinin ana motivasyon kaynağını teşkil ettiğini dile getirdi.
- "KANGREN OLMUŞ NE KADAR SORUN VARSA BİRLİKTE ÇÖZDÜK, ÇÖZMEYE DEVAM EDİYORUZ"
Işıkhan, çalışma hayatında karşılaştıkları birçok sorunu çözerken en büyük paydaşlarının, sivil toplum kuruluşları ve sendikalar olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Ortak bilinci ve katılımcı bir yönetim anlayışını gerçekleştirmenin en önemli araçlarından birisi olarak gördüğümüz sendikacılık, işçi-işveren, memur-işveren ilişkilerini düzenleyen ve adil temsilini sağlayan sosyal diyalog mekanizmalarımız, geçmişte maalesef, hak ettiği değeri ve gerekli ilgiyi görememiş, yıllar yılı hep ihmal edilmişti. Ancak son 23 yılda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, her alanda olduğu gibi sosyal diyalog konusunda da ciddi ilerlemeler kaydettik. Kamu personelimiz, hükümetimizin göreve geldiği günden bugüne mevcut sorunlarını çözmek amacıyla bizim hassasiyetle çalıştığımız kesimlerin başında gelmektedir. Bugüne kadar çözülemez denilen, adeta kangren olmuş ne kadar sorun varsa sizlerle birlikte çözdük, çözmeye de devam ediyoruz."
Sendikal örgütlenmenin önündeki bütün engelleri kaldırmak için çok mücadele ettiklerini bildiren Işıkhan, bu mücadele neticesinde sendikalı kamu personel sayısının, 2002'de 650 bin iken bugün 2,3 milyona, 2002'de yüzde 50 olan kamuda sendikalaşma oranının da yüzde 75,2'ye yükseldiğini ifade etti.
Çalışanların ve sendikaların güçlenmesi için önemli çalışmalar yaptıklarını kaydeden Işıkhan, "Ayrıca memurlarımızın toplu sözleşme hakkını anayasal güvence altına aldık, mali ve sosyal haklarında büyük ilerlemeler sağladık. Bunun yanı sıra iktidara geldiğimiz günden bu yana milli gelir artışıyla birlikte bütçeden kamu görevlilerine ayırdığımız payı sürekli artırdık. Çalışanlarımızın sahip oldukları hakları teslim etmenin yanında çağın şartlarına göre geliştirdik ve revize ettik. Kadınlara yönelik en büyük ayrımcılık olan kamuda başörtüsü yasağını sona erdirdik." ifadelerini kullandı.
- "ÜLKEMİZDEKİ SENDİKAL HAKLAR VE ÇALIŞMA HAYATINA İLİŞKİN HAK EDİLMEYEN BİRÇOK YORUM YAPILIYOR"
Işıkhan, Türkiye'nin, son 23 yılda sendikal hak ve özgürlükler alanında önemli düzenlemeler yapmasına rağmen bazı uluslararası sendikal örgütlerin olumsuz tutumlarına şahit olduklarına dikkati çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye'nin çalışma hayatına ilişkin yanlış bilgilerle dolu raporlar dikkate alınarak ülkemizdeki sendikal haklar ve çalışma hayatına ilişkin hak edilmeyen birçok yorum yapılıyor. Bunları doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Çünkü uluslararası sendikal alanda ülkemize yönelik bir kara propaganda yürütülüyor. 1 Mayıs'ı resmi tatil ilan eden, sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri kaldıran, sendikal örgütlenmeyi teşvik eden, çalışanların ekonomik ve sosyal haklarını geliştiren, güvenceli çalışma ve nitelikli kamu hizmetlerinde devrim niteliğinde değişiklikler yapan bir ülkeyi çalışma hayatı bakımından kötü ülkeler arasında saymak büyük bir haksızlıktır. Buradan sizlere çok açık ve şeffaf bir çalışma sistemimiz olduğunu ifade etmek isterim."
Yabancı misafirlere, bu anlamda Türkiye ile ilgili tüm gerçekleri Memur-Sen gibi sendikacılığı uluslararası normlara göre yapan sendikalara sorabileceklerini söyleyen Işıkhan, Türkiye'de ve uluslararası mecrada hak ve adalet mücadelesine öncülük eden Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın nezdinde tüm sendikalara teşekkür etti.
Memur-Sen'in, kurulduğu günden bu yana Türkiye'de milli iradeden yana ortaya koyduğu onurlu duruşuyla sendikal hakların gelişmesine önemli katkılar sağladığı gibi Türkiye'nin demokrasi, insan hak ve özgürlükleri konusundaki mücadelesine de öncülük yaptığını belirten Işıkhan, "En önemli sosyal paydaşımız olan sendikalarımız her zaman demokrasimizin, çalışma ve toplumsal hayatımızın güvencesi olmuşlardır. Bugün artık sadece önündeki birkaç yılın hesabını yapan değil, önündeki yüzyıllık süreci gören, hedeflerini buna göre belirleyen bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Bu noktada, özellikle çalışma hayatı alanında sadece ulusal değil, uluslararası mutabakatın da ehemmiyetine özellikle vurgu yapmak istiyorum. Bugünün küresel atmosferinde, dünyanın birçok ülkesini bir araya getiren, alın teri, emek ve sosyal adalet kavramlarının, insanlığın ortak geleceği adına önemli roller oynayacağına inanıyorum." diye konuştu.
İsrail'in, yaklaşık 1,5 yıldır had safhaya çıkan katliamlarıyla, etraflı bir tanıma ihtiyaç duyan hak ve adalet kavramlarının yeniden tesisi için çalışmaya devam edeceklerini belirten Işıkhan, Filistin ve Gazze'de hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diledi.
Işıkhan, şunları kaydetti:
"Gerek çalışma hayatında gerekse sosyal hayatta emeği ve sosyal adaleti merkeze alan her üretimin, her çalışmanın destekçisi olmaya devam edeceğiz. İçerisinde bulunduğumuz yeni çağın sunduğu tüm imkanları, başta çalışma hayatı olmak üzere her alana entegre ederken, insan yaşamına bir tehdit değil aksine bir fırsat oluşturması için gereken önlemleri almayı da asla ihmal etmeyeceğiz."
Kongreye katkı sağlayan tüm sendika temsilcilerine teşekkür eden Işıkhan, herkesin yaklaşan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü tebrik etti.
- "YANLIŞ YÖNETİLİRSE DİJİTALLEŞME EMEĞİ TEHDİT EDEBİLİR"
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise Dünya Ekonomik Forumu'nun 2024 raporuna göre, 2030'a kadar birçok yeni iş türü doğacağı gibi 10 binlerce iş alanının da yok olacağını belirterek, sosyal adaletin, bu değişime ayak uydurup uyduramayacağını konuşmak üzere bu kongreyi düzenlediklerini söyledi.
Yanlış yönetilmesi halinde dijitalleşmenin, emeğin haklarını tehdit edebileceğine dair kaygılarının olduğunu dile getiren Yalçın, dijitalleşmenin insanı yüceltmesi, emeği ezmemesi gerektiğini ifade etti.
Yalçın, sosyal adalet için "eğitim", "iş güvencesi" ve "gelir dağılımında adalet" ilkelerinin ciddiye alınması gerektiğini vurgulayarak Türkiye'nin emekçiler adına önemli adımlar attığını dile getirdi.
Dijitalleşmenin önemli fırsatlar sunduğuna dikkati çeken Yalçın, "Bu fırsatlar adil mekanizmayla geniş kitlelerle buluşturulmak zorunda. Emek, bir algoritmayla ölçülemez; insan onuru, servetle asla tartılamaz. Yüzde 99'un alın teriyle kurulan dünya, yine yüzde 99'un olmalı, yüzde 1'in emrine hizmet etmemeli. Gelin, emeğin sesini dijital çağda yükseltelim." dedi.