24 Kasım 2024 Pazar / 23 CemaziyelEvvel 1446

‘Zamane gençliği’ deyip geçmeyin!

Türkiye Gençlik STK’ları Platformu kurucularından Ömer Faruk Terzi, GENAR’ın Gençlik STK’ları Platformu için yaptığı araştırmayı değerlendirdi. Terzi, “Gençler hem yaşadıkları dönemin farkında hem de geleceğe dair “haklı” talepleri var. Gençlerin aileyi de değerlerini de önemsedikleri ortaya çıkmıştır.” diyor.

ZAHİT KAPLAN4 Kasım 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
‘Zamane gençliği’ deyip geçmeyin!

Son günlerde Çin’deki 5 yaşındaki çocuk için hazırlanan özgeçmiş tartışılıyor. 5 yaşında, 15 sayfalık özgeçmişi dolu dolu. Piyano çalıyor, hip-hop dansı yapıyor, futbol oynuyor, hem İngilizce hem de Çince 10 binden fazla kitap okumuş bir çocuktan söz ediyoruz. Özgeçmişte “kendisine güvenen bir birey” olduğu vurgulanıyor. Henüz 5 yaşında böyle bir özgeçmişe sahip çocuk, ileriki yaşlarda nasıl bir genç olacaktır? Böyle bir eğitim sistemi gerçekten arzu edilir bir sistem midir? Ülkemizde de gençlerin eğitim hayatında rekabet içine atılması tartışma konusu oluyor. Fakat Çin’le mukayese ettiğimizde, daha şanslı olduğumuz düşünülebilir.

Türkiye’de 14 ile 30 yaş arasındaki genç nüfus masaya yatırıldı. Türkiye Gençlik STK’ları Platformu (TGSP) adına araştırmayı GENAR yaptı. Araştırma Eylül 2018’de gerçekleşti, yani gençlerimizin kendileri hakkında söyledikleri daha çok yeni. Türkiye genelinde 8 bin genç ile 30-35 dakika yüz yüze görüşmelerle yapıldı, bu açıdan Türkiye’nin en kapsamlı araştırmalarından biri oldu. Verilerin değerlendirilmesinde herkesin farklı sonuçlar çıkarması elbette mümkün. Kimileri için bu veriler sevindirici, kimileri için de üzücü olabilir. Lakin araştırma Türkiye’deki gençliğin manzarasını açıkça ortaya koyuyor. 

“Türkiye’nin Gençleri 2018” isimli araştırma toplamda 120 sayfa. Gençlerin eğitim-iş hayatı, sosyal yaşamı ve yaşadıkları sorunları irdeliyor, böylece Türkiye genelinde bir gençlik profili çıkarmayı amaçlıyor.

Yapılan incelemede, verilerin sunduğu genellemelere göre, gençler çok mutlu olmadığını söylemiş. yüzde 89,1’i 4000 TL gelir düzeyinin altında, gençlerin yüzde 94,4’ü herhangi bir STK’ya üye değil, yine gençlerin yüzde 84’ü kendini bir topluma veya gruba ait hissetmiyor, yüzde 27,7’si hiçbir spor dalıyla ilgilenmiyor, yüzde 31,3’ü sık sık sigara içiyor. Eğer gençlerle ilgilenmezsek, gitgide bencilleşen, kaygılı, öfkeli ve tehlikeli bir gençlik ile karşı karşıya kalacağımız ortaya koyulmuş. Raporla ilgili sorularımızı TGSP kurucularından Ömer Faruk Terzi’ye yönelttik. 

Bu rapor nasıl bir araştırma sürecinde ortaya çıktı?

TGSP olarak üye STK’larımızın doğru bir şekilde yönlendirebilmek ve rehberlik amacıyla, doğru verilere ihtiyaç duyulduğunu gözlemledik. Gençlik çalışması yapan STK ve diğer kurumların güncel ve doğru veriler ışığında analizlere ihtiyacının olduğunu gördük. 8000’den fazla gençle hem yüzyüze anket şeklinde hem de derinlemesine mülakat gerçekleştirdik. 

Bu raporla birlikte bir zirve de planlandı. Tüm bu çalışmaların amacı nedir?

TGSP,  gençlikle ilgili çalışma yapan STK’ları bir araya getirdi. STK’lar arası iş birliği ve imkânlarını buluşturan bir platform haline geldi. Kapasite gelişimi ve rehberlik-danışmanlık hizmeti planlıyoruz. Gençlik saha araştırması gibi düzenlediğimiz Türkiye Gençlik Zirvesi de bu bağlamda planlandı. Zirvede akademisyenleri, gençlik çalışmaları yapan kurumları, politika yapıcıları ve gençleri bir araya getirmeyi hedefledik. Geleneksel hale getirmeyi planladığımız sosyal girişimcilik ödüllerini de bu zirvede veriyoruz. 

Raporun sonucu olarak sizce en öne çıkan veriler hangileri? 

Bu raporun temel olarak söylediği, “zamane gençleri” söyleminin boşa çıktığıdır. Gençler hem yaşadıkları dönemin farkında hem de geleceğe dair “haklı” talep ve bakış açılarına sahip. Diğer taraftan gençlerin aileyi aynı zamanda kendi değerlerini önemsedikleri ortaya çıkmıştır. Fakat diğer yandan dünyanın içinde olduğu yaşam ve yaklaşım tarzlarının da gençlerde ciddi etkisi olduğu görülüyor. Raporu bir bütün olarak ele aldığımızda hem STK’lara hem de hükümete ve yerel yönetimlere ciddi sorumluluklar yüklendiğini görebiliriz. Özellikle eğitim ve iş sahası alanlarında gençlerin ciddi talepleri söz konusu. Diğer yandan sosyal yaşamın nitelikli hale getirilmesi de önemli bir talep olarak karşımıza çıkmakta. Olumsuz bir tablo olarak da zararlı alışkanlıklara ait veriler önlemlerin artırılması ve konunun ilgilileri tarafından daha fazla önemsenmesini gerekli kılıyor.

Gençler her ne kadar bugünkü durumlarına mutsuzluk atfetseler de geleceğe dair ümitlerini koruyor. Gençlerin memnuniyetsizliğinin temel nedeni, ekonomik sorunlar ve iş sahası eksikliği. Dolayısıyla bu iki temel sorunun çözümüne yapılacak katkı, hem gençlerin memnuniyetini hem de ülke olarak kalkınmayı ve ilerlemeyi sağlayacak. Bu haliyle, gençlerin aslında ülkenin daha iyi bir gelecek inşasında lokomotif görevi almak istediklerinin farkındayız.

Raporda ilgi çekici verilerden biri de gençlerin kendilerini en iyi anlayanın kim olduğuna dair verdikleri cevaplar değil mi?

Evet, annenin yeri çok da değişmiyor. Çünkü gençler birçok faktör yakalasalar da asıl mutluluğu aile içerisinde bulabileceklerine kanaat getiriyorlar. Bu nedenle gençlerin yüzde 44,2’si “Annem” cevabını verdi. 

Rapora göre gençlerin yüzde 94,4’ü herhangi bir STK’ya üye değil. Neden?

Bu rakamdan STK’ların gençlere ulaşamadığı ortaya çıkıyor. STK’lara üye olamama sadece gençlerin değil STK’ların da problemi. Bu raporun sonuçlarına bakarak STK’lar daha etkili programlar hazırlayacaktır.

Gençlerin dini eğilimleri konusunda neler söylersiniz? 

Bu nokta çok önemli. Bir dönem ciddi üzerinde durulan deizm meselesinin gençler arasında yüzde 1’e tekabül ettiği görülüyor, yani bir karşılığı yok. Bir şeyin popüler olması, doğrudan gençler arasında yaygın olduğu anlamına gelmiyor. Bu raporda da bunu net olarak görüyoruz.