25 Nisan 2025 Cuma / 27 Sevval 1446

Yazar olduysak nedeni Hobbit’tir

Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin ardından uzun süredir heyecanla beklenen Hobbit, cuma günü gösterime girdi. Filmi Kanyon Cinemaximum’daki özel gösterimde Fantazya ve Bilim Kurgu Sanatları Derneği (FABİSAD) üyesi yazar ve editörlerle izledik.

BERRİN HABERVEREN/[email protected]16 Aralık 2012 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Yazar olduysak nedeni Hobbit’tir


Uzun süredir hepimiz bu filmi bekliyorduk. Beğendiniz mi?


Hamit Çağlar Özdağ: Her şeyden önce Orta Dünya’yı çok özlemişim, efektleri, görselleri, dekoru… Tek başına Sting’i (Yüzüklerin Efendisi’nde Frodo’nun taşıdığı kılıç) bile görmeyi özlemişim. Kesinlikle izlenmeli.


Barış Müstecaplıoğlu: Üçlemenin riski olayların biraz fazla uzatılmasıydı. Maalesef bu gerçekleşmiş. Film bazen çok durağan gidiyor, aksiyon sahneleri de dolu dolu… Yüzüklerin Efendisi ile kıyasladığınızda belki Hobbit romanının o kadar dolu olmaması ve bunun üçleme olmasından kaynaklı biraz şişirme bölümler de var. Ama ben sinemada çok keyifli bir üç saat geçirdim.


Doğu Yücel: Gollum’u tekrar görmek, Orta Dünya’da bir süreliğine tekrar yaşamak güzeldi. En çok merak ettiğim bilmece sahnesiydi, çok iyi çekilmişti. Tabii ki biraz daha Tolkien’e sadık kalınsaydı daha çok sevinirdim ama sanırım yönetmen Peter Jackson yeni bir Yüzüklerin Efendisi üçlemesi yaratmaya çalışmış ve şöyle düşünmüş “Tolkien, Yüzüklerin Efendisi kafasında yazsaydı Hobbit macerası nasıl olurdu?”


Volkan Dalkılıç: Peter Jackson, Yüzüklerin Efendisi gibi uzun saatler süren bir üçlemeden sonra aynı dünyadan yepyeni ve güzel bir frekans yakalamayı başarmış.


Yiğit Değer Bengi: Şunu unutmamamız gerekiyor ki Hobbit Tolkien’in ilk yazdığı roman. Büyük ihtimalle bunu kaleme alırken Yüzüklerin Efendisi de aklında yoktu. Bunu yansıtması açısından ve üçlemeye yapılan göndermeler bakımından filmi başarılı buluyorum. Özellikle Rivendell’deki sahneleri…


Hobbit’te aradığınızı buldunuz mu?


H.Ç.Ö: Evet, özlediğim karakterleri karşımda görmek, filmin içine girmek istiyordum. Bunu başarmışlar. Aynı dünyada geçmesine rağmen aynı şeyi izlemiş hissi yaratmadı bence.


B.M: Beklentim üç saat boyunca bana iyi vakit geçirtmesi, alıp götürmesiydi. Edebiyat eserleri filme uyarlanırken sadık kalınması konusunda o kadar takıntılı değilim. Eğer ortaya güzel bir şey çıkarabilecekse oynamalar yapılabilir. Sadece bu oynamalar yapılırken karakterler biraz daha derinleştirilse, aksiyonun dozajı öykünün içine yayılsa daha iyi olabilirdi. Ama bu bütünün güzelliğini bozmuyor. Kartalların uçuşunu seyrederken, Elflerin diyarında gezinirken daha farklı, renkli bir dünyada keşif yapma hissini aldım. Yalnız koşuşturmaca yüzünden şehirleri, Elflerin, cücelerin krallığını çok fazla gezemedik. Sanatsal görselliği çok güzel tutturmuş. Yüzüklerin Efendisi’nden aşağıda değil hatta bazı sahneler daha masalsı, şiirsel...


D.Y: Bilbo Baggins hem Baggins hem de Took ailesinden gelir. Took ailesi daha cesurdur, diğer Hobbitlerin geleneksel yaşamına karşı gelmiş, farklı şeyler yapmıştır. Bagginsler ise gelenekselcidir, risk almazlar. Hobbit romanında Bilbo başlangıçta maceraya katılmak için ikna olmaz. Macera sırasında gelgitler yaşar, ev özlemi çeker. Bunlar filmde biraz lafta kalıyordu. Bilbo’nun kararsızlığını daha iyi vermeleri gerekiyordu. Çünkü bence Hobbit’in asıl meselesi, asıl eleştirisi de o. Modern insanın artık risk almadan tamamen konformist hayata boyun eğmesine karşı bir duruşu var Hobbit’in. Hatta Tolkien’in edebiyatta yaptığı da gelenekselciliğe karşı bir duruş… Yüzüklerin Efendisi çekildiğinde Tolkien Vakfı filmi resmi olarak onaylamadı. Bu yüzden onlara çok kızmıştım çünkü Peter Jackson’ın çok cesur ve büyük bir iş başardığını düşünmüştüm. Gerek üç filmi aynı anda çekmesi, 12 saate yayılan bir çalışma ortaya koyması, bütün endüstriye karşı savaşarak Yüzüklerin Efendisi’ni başlatmış olması çok büyük bir şeydi. Ancak bu filmi onaylamazlarsa çok doğal karşılarım çünkü bazı noktalarda Tolkien’in vurguladığı şeyleri ıskalamışlar.


V.D: Üçünü birden seyretmeden söylemek zor ama birinci filmi hem beklediğimden daha esere sadık hem de daha uzak buldum. Anlamsal manada sığ derinlikte tutmuş, karakterin çatışmaları çok daha az, hissedilmiyor ama dil olarak benim göze alamayacağını düşündüğüm çocuksuluğu sonuna kadar kullanmaktan çekinmemiş. Hatta Gandalf’ın ilk göründüğü sahnedeki konuşmalar, günaydın diyaloğu bana “Bu kadarına izin veriyorsa adam hakikaten çocuk kitabı gibi devam edecek” dedirtti. Ancak Hobbit hafif, tekerleme gibi görünen ama anlamı çok daha derin olan kitapken filmde tam tersine çevirmişler. Yönetmen düşünmediğim yerlerden esere tutunmayı tercih etmiş ama güzel olmuş. Bravo Peter!


Y.D.B: Hobbit aslında çok arketipsel bir eser. Temel arketiplerin olduğu sonunda dağda yaşayan bir ejderhaya gidilen, maceraya çağrı, balinanın midesi gibi… Bu kadar arketipsel bir şeyin sinemaya nasıl yansıyacağını merak ediyordum. Bu, fazlaca aksiyon eklemeleriyle olmuş bu ama dili beğendim.


SINIRLARINDAN ÇIK Kİ YAŞAMIN DEĞİŞSİN


Yüzüklerin Efendisive Hobbit neden kült?


V.D: Hobbit fantastik kurgunun çok ortasında olan bir şeyi söylüyor aslında… Sınırlarından çık ve o zaman asıl macerayı gör, yaşamın değişsin. Bu o kadar temel bir gerçek ki sana önceden tayin edilmiş sınırları yıkmazsan hayatı ve çoğu şeyi eksik yaşarsın. Fantastik edebiyatın çekirdeğinde duran şey bu!


H.Ç.Ö: Kronolojik açıdan bu kitaplara ilk demek dilimizi yakacak bir şey değil. O anlamda bir kült tabii ama hikayeyi güzel anlatmış, kendi çocuğu için yazdığı bir şeyi sonradan romanlaştırıyor olması bence Volkan’ın bahsettiği çekirdeğin etrafına koyabileceğiniz gerçekler. Bunlar da destekliyor kült oluşunu.


B.M: Beğendiğimiz birçok özellik var ama ilk olmasaydı bu kadar iz bırakabilir miydi tarihte emin değilim. Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi’ndeki bazı mesajlar gittikçe önem kazanıyor. İçlerinde doğanın katledilmesine karşı sergilenen duruş, dostluk, fedakarlık vurgusu, hümanizm var. Bunlar kitapların çıktığı dönemde de yavaş yavaş zayıflayan faktörler olduğu için romanlar beğenilmişti. Günümüzde de bunlar geri gelmiş değil! Yüzüklerin Efendisi’nde Hobbitlerin dostluğu, yolculuk boyunca fedakarlıkları gerçek hayattaki mücadelemiz içinde özlediğimiz şeyler. O yüzden güncelliğini hiç kaybetmeyecek.


Y.D.B: Barışın dediği gibi herkes fantastik dünyaları bu yüzden özlüyor. Doğasından koparılmış minik bir hayvan olduğumuz için tatilde deniz kıyısına, ormanlara gitmek isteriz. Gözlerimiz duvarlara değil de uzak ufukları görsün isteriz çünkü duygusal dünyamızda böyle… Tolkien gibi fantastik kurguları da çok sevmemizin nedeni bu.


OKUMA YAZMA BİLEN HERKES OKUMALI


İlk önce Yüzüklerin Efendisi’ni değil Hobbit’i izlemiş olsaydınız yine aynı şeyleri söyler miydiniz?


V.D: Şu an biz birbirimize sarılıp ağlıyor olurduk! (Kahkahalar).


H.Ç.Ö: Kıyasladığımız şey Yüzüklerin Efendisi yerine başka eserler olsaydı sinemaya aktarım anlamında muhteşem bir eser derdik. Yüzüklerin Efendisi’nde Tom Bombadili görmemeye çok kızmış biri olarak burada beklemediklerim vardı Radagast’ı gibi… Baştan Hobbit’i izleseydim çok daha fazla etkilenir, çok da mutlu olurdum. Şu an çıta yükselmiş durumda çünkü Hobbit’i Yüzüklerin Efendisi’nin üzerine izliyoruz. Ancak ilk Hobbit’i izlesek ağlayarak birbirimize bakıyor olurduk, aynen Volkan’ın dediği gibi


B.M: Kitap olarak da Yüzüklerin Efendisi, Hobbit’ten güçlü bir eser. Hobbit içerdiği öykü kurgusu, karakterlerin derinliği olsun bir Yüzüklerin Efendisi değil! Çok keyifli ama romanlar arasında fark varken filmler arasında fark olmamasını beklemek de Peter Jackson’a haksızlık olur. Hobbit’i önce izleseydim kendi başına gayet başarılı fantastik bir film derdim.


D.Y: Filmi beğenen de beğenmeyen de çıkacak ama izleyenler hangi tarafta olursa olsun bence Hobbit’i okumalı. Her okuma yazma bilenin okuması gereken bir eser. Ama Yüzüklerin Efendisi öyle değil. Çünkü gerçekten ona bir mesai harcamak gerekiyor. İlk 100 sayfasını geçmek biraz zor!


H.Ç.Ö: Frodo ile Sam’in Mordor’daki yürüyüşlerine tahammül etmek gerekiyor.


D.Y: Ben tabii ki Hobbit kitabından yanayım. Çünkü kitabın verdiği hazzı, okuduğum zaman yaşadığım şaşkınlığı ve hayatımı değiştiren o duyguyu filmde yaşamadım, yaşamayacağım.


Ne değişti hayatınızda?


DY: Hayata bakış açım! Tek başına bir yazarın farklı bir dünya kurabileceğini, diller, ırklar yaratabileceğini ve yine de dünyada olup bitene kayıtsız kalmadan bir edebiyat eseri ortaya koyabileceğini gördüm. Dünyada olup biten bütün çatışmalara, doğanın katledilmesine karşı belki de normal eserlerden daha güçlü bir şey söyleyebileceğine inandım. Zaten çoğumuzun yazar olmasına neden olan da Hobbit kitabıdır.


B.M: Filmi izledikten sonra kitabı okuduğunuzda farklı bir şey bulacaksınız.


D.Y: Bence iki deneyimi de yaşamanız lazım!


Hobbit’in felsefesini bir cümleyle özetleyin desem…


Y.D.B.: Kahramanın yolculuğu!


H.Ç.Ö.: O işin felsefesi midir bilemem ama bence felsefesi Doğu’nun söylediği şeyler! Çerçeveleri kırmaktan, dışarı taşmaktan korkmamak lazım.


V.D.: Kahraman olmak istiyorsan yolculuğa çıkmaktan korkmayacaksın.


SAURON OLMASAYDI HİKAYE DE OLMAZDI


Yüzüklerin Efendisi’de dahil olmak üzere bu seride sizin için vazgeçilmez kim?


H.Ç.Ö: Gollum! Toplamda Gollum’un bütün hikayede oynadığı rol, temsil ettiği şey, yaşadığı ikilemler, hikayeye sonu veriyor olması… O yüzüğü yok etmeye uğraşan Yüzük Kardeşliği’ndeki karakterlerden bahsediyoruz ama aslında yüzüğü yok eden Gollum. Gollum o hareketleri yapmasa Frodo atamıyordu yüzüğü… Filme de en iyi yansıtılan karakterlerden birinin Gollum olduğunu düşünüyorum.


B.M: Benim açımdan buna cevap vermek mümkün değil. Felsefesi demiştiniz ya filmde dostluk ve dayanışma ön planda, birlikte yapılan yolculuklar var. Takım oyunun savunan bir felsefesi var. Conan gibi tek başına savaşan bir kahraman yok. Tek başına bir şey beceremiyor zaten karakterler, hep birbirlerine ihtiyaç duyuyorlar. Yıkılma anında mesela tam yüzüğü takacakken arkadaşı yardım ediyor. Birbirlerinin elinden tutuyorlar uçurumdan düşmek üzereyken. Onun için birini çıkarsanız yapboz bozulur.


D.Y: Ben Bilbo’cuyum ezelden beri… Hatta internette uzun bir süre nickim Bilbo Baggins, Buçukluk falandı. Beni Tolkien’in yapıtlarında en çok sevindiren şey zayıf karakterin kahramana dönüşmesiydi. Hobbitler aslında Orta Dünya’nın en işlevsiz, pısırık, bir işe yaramayan karakterleri… (Kahkahalar) Gandalf’ın da  motivasyonuyla bütün Orta Dünya’nın kaderini değiştiren bir kahraman doğması beni en çok etkileyen şeydi. Daha sonra okuduğum fantastik kurgularda kaslı, cesur, yakışıklı adamların kahraman olmasını çok yadırgamıştım. Hatta çoğunu sevmemiştim, ta ki Barış’ın kitabını okuyana kadar. İlk kitabı Korkak ve Canavar böyle zayıf bir karakteri kahramanlaştırır.


V.D:  Hem üçlemeyi hem Hobbit’i düşününce üç önemli kutup var bence. Biri küçük ve kendini işe yaramaz gören kahraman, diğeri  onu kötü ve susturmaya çalıştığı tarafı, bir i de ona cesaret veren, yüreklendiren yönü… Bunlar olmayınca da hikaye olmuyor aslına bakarsak. Yani Hobbit, Gollum ve Gandalf


D.Y: Gandalf demişken bu filmde onun bir ara Goblin Slayer gibi sürekli kılıç sağlaması beni biraz rahatsız etti.


B.Y: Büyü yeteneklerini hiç kullanmıyor, sonra bir anda büyü yapıyor. ‘Niye daha önce kullanmadın?’ diye soruyorsun.


H.Ç.Ö: Kafamda Gandalf,  Goblin mağarasında yaptığı büyüyü birinci filmde Moria’nın içinde yapsaydı neler olurdu?’ gibi sorular var.


Y.D.B: Volkan’a katılıyorum ama ben de Biblo’cuyum. Zaten Gandalf  tam olarak bir karakter sayılmaz, kurmaca matematiği bakımından…


D.Y: Oooo ağır konuştun.


H.Ç.Ö: FABİSAD Başkanı ‘Gandalf karakter değil’ dedi (Kahkahalar).


B.M:  Aslında Sauron olmasaydı olmazdı! Kahramanlığın başlaması için bir kötünün olması lazım. Sauron ortalığı karıştırmasa Hobbit hiçbir zaman kahraman olduğunu fark etmeyebilir, sakin sakin yaşar, ölürdü. Aramızda da böyleleri var. Belki hiç tanımadığımız, yan masada oturan, karşımızda yemek yiyen insanın içinde bir kahraman gizli ama hayatı boyunca fark etmeyecek. Bu, dünyanın garip bir düzeni!


D.Y: Yiğit’in de söylediği gibi Tolkien, Hobbit’i yazarken Yüzüklerin Efendisi aklında yoktu. O yüzüğün görünmezlik dışında bir gücü olduğu gibi bilgiler yoktu. Peter Jackson o bilgilere sahip olarak filmi kotarmış.


B.M: Yüzüklerin Efendisi’nde bazı şeyleri atladı dedik ya… Belki Peter Jackson kendini affettirmeye çalışıyor burada onları ekleyerek. Bir kötülük yavaş yavaş büyüyor, Orklar inmeye başladı, Saruman pis pis sırıtıyor, arkadan konuşuyor. Hobbit’i Yüzüklerin Efendisi’ne bağlamak için böyle şeyler var… Mesela kitapta Elf prensesi de yoktu. Bence Jackson altı filmle Star Wars’a rakip olmaya çalışıyor (gülüyor).


D.Y: Bence ikinci ya da üçüncü filmde Tom Bombadili görebiliriz. Hatta Tolkien’in diğer masallarından da bir şeyler alabilir, mesela Silmarillion…


Kim kimdir?


Yiğit Değer Bengi:Almanca’ya da çevrilen Çift Başlı Kartal adlı öykü kitabının yazarı. Birçok yazarın yer aldığı 1002 Gece Masalları’nı da yayına hazırladı.


Volkan Dalkılıç: Zaman Çarkı, Efsaneler ve Unutulmuş Diyarlar serilerinin editörü. Ayrıca Michael Moorcock, Stephan King ve Robert Jordan çevirilerinin de editörü.


Doğu Yücel:Düşler Kabuslar ve Gelecek Masalları, Hayalet Kitap ve Varolmayanlar adlı üç kitabı bulunuyor. Okul ve Küçük Kıyamet filmlerinin de senaristi.


Hamit Çağlar Özdağ:Anstorra, İhanetler ve Alametler adlı üç kitaptan oluşan Kan Muskaları serisinin yazarı.


Barış Müstecaplıoğlu:Türkiye’nin ilk fantastik kurgu dizisi olan, Korkak ve Canavar, Merderan’ın Sırrı, Bataklık Ülke, Tanrıların Efsanesi adlı dört kitaplık Perg Efsaneleri serisinin yazarı. Şakird Kardeş Kanı ve Bir Hayaldi Gerçekten Güzel adlı romanları da bulunuyor.