“Bir kadın annesinin cenazesinde daha önce hiç görmediği bir adamla karşılaşmış. Görür görmez adama aşık olmuş, sonunda ruh ikizini bulduğuna karar vermiş. Fakat adını, soyadını veya telefonunu sormak aklına gelmemiş. Birkaç gün sonra kendi kızkardeşini öldürmüş. Neden?”
Bu soruya yanıtınız “Çünkü adamın kız kardeşinin cenazesine de geleceğini umuyormuş” ise bir psikopat gibi mi düşünüyorsunuz acaba? Tabii ki plan psikopatça ama bu soru katil, sübyancı ya da silahlı soygunculara sorulduğunda hiçbiri “Belki tekrar cenazeye gelir diye öldürmüş” yanıtını vermemiş, onun yerine romantik rekabet mantığını geliştirmiş. Bu hikayeyi anlatan ve soruyu psikopatlara soran isim Cambrigde Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kevin Dutton.
HER 10 CEO’DAN BİRİ Mİ?
Psikolog olan Dutton, yüksek güvenlikli hastanelerin psikopati koğuşlarından Budist tapınaklarına, komando eğitim kamplarına pek çok yerde gözlem ve beyin taraması yaparak, araştırmalarını harmanladı ve kitap yazdı. Dutton, Olağan Psikopatlar adlı kitapta psikopat denince akla sadece katil, sapık, intihar bombacısının gelmemesi gerektiğini söylüyor. Ona göre psikopatlar her yerde, hatta onlardan biri de belki sizsiniz! Belirtisi ise düşük anksiyete, yüksek ikna yeteneği, çekicilik, acımasızlık ve vicdansızlık... Ama her psikopat suça meyilli olmadığı için onları fark etmiyorsunuz. Öyle ki Dutton, yapılan araştırmalara göre her 10 CEO’dan birinin psikopat olduğunu söylüyor. Cerrah, avukat, gazeteci ve politikacılar arasında da psikopat sayısı azımsanacak gibi değil!
BABAM DA PSİKOPATTI
Babasının da bir psikopat olduğunu yazmış Kevin Dutton. Ona göre bunu söylemek çılgınca ama babasının bir psikopat olduğundan şüphesi yok: “Babam İngiltere’de pazarda çalışıyordu. Şiddet yanlısı değildi. Kitabın merkez mesajlardan biri psikopat olmak için şiddet yanlısı olmanızın gerekmediği... Babam kaba, korkusuz ve aynı zamanda çekici bir adamdı. Taliban’a tıraş kremi satmayı düşünebilirdi! Ben de biraz psikopatik özelliklere sahibim. Çok kaba değilim, korkusuz da değilim. Bende zihinsel tokluk var. İnsanlar inatçı olduğumu söyler. Beni psikopatlıktan uzaklaştıran ise vicdanım ve empati duygum.”
Psikopatların empati duyguları yok ama ‘akıl okumak’, olacakları tahmin etmek konusunda diğer insanlardan daha avantajlılar. Dutton, bunun bir paradoks olduğunu söylüyor. Yıllar önce bir psikopatla yaptığı görüşmede psikopatın kendisine “Eğer sağır bir adamsan yanan binada çığlık atan bir çocuğu duymazsın ve bundan dolayı kimse seni suçlayamaz. Ama eğer duygusal olarak sağırsan... Sesleri duymanın sana hiçbir faydası yoktur. Çünkü yardım için duygusal dürtü hissetmezsin” dediğini anlatıyor.
FAKİRSEN TEHLİKELİ
Peki bir psikopat seri katile nasıl dönüşüyor? Aradaki o ince çizgi nedir? Dutton anlatıyor: “Bir psikopat olduğunu ve fakirlik içinde hayata başladığını düşün. Zeka seviyen düşük ve orantısız şiddet yanlısısın. Bu doğal biyoloji nedeniyle bazı kişilerden daha agresifsindir. Umutların büyük değildir. Cani olabilir, cezaevine girebilirsin. Bu tablodaki şiddeti kaldır. Yine bir psikopat olduğunu düşün, şiddete başvurmuyorsun ama hayata iyi bir başlangıç yapmamışsın. Biraz umudun var. Bu kez ya bir dolandırıcı ya da uyuşturucu satıcısı olabilirsin. Hapse çabuk girersin. Bir de bunların tam tersini yani hayata iyi başlayan, zeki ve şiddet yanlısı olmayan bir psikopat düşün. Heyecanlı bir mesleğin olabilir, özel kuvvetler veya suç örgütünün başına geçebilirsin.”
Genlerin de etkisi var
PSİKOPATLIKTA genlerin ve çevre faktörlerinin etkisine gelirsek... Dutton, bu konuda ABD Utah’ta Bradley Waldroup adlı bir katilin örneğini veriyor: “Waldroup, karısının en yakın arkadaşını öldürmüştü. Waldroup’un o kadınla ilişkisi olduğundan şüpheleniliyordu. O döremde yapılan araştırmalarda, medyanın ‘savaşçı geni’ olarak tanımladığı bir gen ortaya çıkarıldı. Eğer bir kişide bu genin kısa versiyonu varsa o kişi katil olabilir denildi. Ama eğer çocukken istismara uğradıysa! İstismara uğramak bu geni tetikliyor. Eğer bu genin uzun versiyonuna sahipse, çocukken istismara uğradıysa şiddet içeren suç işleme riski daha az. Cinayete dönersek... Waldroup mahkemeye çıkarıldığında avukatı müvekkilinin kısa savaşçı geni olup olmadığını sordu. İkinci sorusu ise çocukken istismara uğrayıp uğramadığıydı. Sanığın cevabı ‘Evet’ti. Eğer davranışlarımızı genlerimiz ve çevre faktörleri belirliyorsa seçim yapmakta ne kadar özgürüz? O davada sanığın cezası idamdan ömür boyu hapse çevrildi.”
ACIMASIZ KORKUSUZ VE VİCDANSIZLAR!
CEO’lar, cerrahlar, avukatlar, polisler ve gazeteciler... Kevin Dutton’a göre bu mesleği icra edenler arasında psikopat çok. Onları tehlikeli hale getiren ise ahlaksız manipülasyonlar ve biraz çekicilik: “Hızlı değişimin sonuçlarıyla kolay başa çıkarlar, kaos onlara iyi gelir. Ayrıca manipülasyon için gerekli bahaneyi de bulmuşlardır... Baskı altında temkinlidirler. Acımasız, korkusuz, karizmatik, vicdansız ve empati yoksunudurlar.”
Peki eğer psikopat özellikleri olmazsa toplumdaki lider ve kahramanları kaybedebilir miyiz? Dutton, “Her toplumda risk alacak kişilerin olmasına ihtiyaç var” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bunun için acımasız, cazibesi olan, karizmatik, zihinsel tokluğu olan ve duygusal tarafsızlığa sahip kişilere ihtiyacımız var... Bu özellikler bir yelpaze gibidir. İyi piyano çalmak farklıdır, konser piyanisti olmak farklı... Kişi acımasız ve korkusuz olabilir ama vicdanlıdır. Eğer hepsine sahipseniz düğmeniz maksimuma çevrilmiştir, devreleri yakabilir, tehlikeli ve psikopata dönüşebilirsiniz. Tabii içinde bulunduğunuz durum sizi bambaşka yere de götürebilir.”