23 Kasım 2024 Cumartesi / 22 CemaziyelEvvel 1446

Prof. Dr. Tarhan: Kliniğe yatırmak için hastanın onayını beklemeyin

Dünyanın en masum duygusu aşk, nasıl oluyor da kişiyi cinnete götürüyor? Aşk ve saplantı arasındaki ince çizgi nerede başlıyor, nerede bitiyor? Kurban için ilk tehlike sinyali nedir? Prof. Dr. Nevzat Tarhan, önce aileleri uyarıyor: Saplantılı aşığı psikolojik tedaviye ikna etmek için vakit kaybetmeyin. Acilen kliniğe yatırın!

ZEYNEP TÜRKOĞLU3 Eylül 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Prof. Dr. Tarhan: Kliniğe yatırmak için hastanın onayını beklemeyin

Ünlü sunucu Vatan Şaşmaz’ın eski manken Filiz Aker tarafından öldürülmesi tüm Türkiye’yi sarstı. Aker’in platonik aşk beslediği Şaşmaz’ı saplantı haline getirdiği öğrenildi. Saplantılı aşık cinayetlerinde genellikle kurban kadın, katil erkekti. Bu kez durumun tam tersi olması üstelik kaybettiğimiz kişinin de tanıdığımız bir isim olması hepimizi bu konu üzerinde kafa yormaya itti. Soluğu Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın yanında aldık. Tarhan’a göre saplantılı kişilik kendisini en başından belli ediyor. Aile hastanın onayını beklemeden bir uzmandan yardım alsa bugün kurban hayatta olacak, katil ise sağlıklı bir birey olarak yaşamına devam edecekti. 

Aşkın doğasında saplantı veya takıntı var mı? Ya da iş nerede rayından çıkar?

Aşkın doğasında her zaman aşırı uçlar vardır. Bir kişide aşk ve nefret aynı anda bulunabiliyor. Aşık olduğu kişiye karşı duygular bir gün içinde bile değişiklik gösterebilir, gündüz severken, akşamına nefret duyulabilir. Yani çizgi o kadar keskin. Tabii bu duygu dalgalanması kişilik yapısı ile ilgili. Bir insan aşırı sevgi ve nefreti aynı anda taşıyabilir. Bu özellikleri nedeniyle aşık olan kişinin davranışlarını kestirmek çok zordur. Bu tip aşıklar kendisine ait olmayacaksa sevdiklerinin yok olmasını da isteyebilirler. Aşırı sahiplenme eğilimindekiler “Benim olmayacaksa, hiç kimsenin olmasın...” tarzında düşünceye sahiplerdir. Yani ‘Ya benimsin ya toprağın’ mantığı bu şekilde işler. Çünkü aşık olan kişi sevdiğini kendi vücudunun bir parçası, bir uzvu gibi görür. Böyle gördüğü için de ‘Ben ne dersem onu yapmalı’ diye düşünüyor. Bu yüzden aşırı uç davranışları olan âşık kişiden her türlü tehdit beklenebilir. İşi rayından çıkaran şey engellenme. Aşık kimse engellendiğinde uç davranışlar sergileyebiliyor. Eğer bencil bir aşık ise benmerkezci düşünüyor ve davranıyorsa, empati kuramıyorsa, karşı tarafın normal bir ‘Hayır’ cevabını bile tehdit olarak algılayabiliyor. Bu ret cevabıyla aşkı birden bire nefrete dönüşebiliyor.

Yani ilişkide acı ne kadar derinse aşk o kadar büyük durumu.  

Bu kişilik yapısına göre değişiyor. Mesela sadomazoşist kişi aşkı acı çekmekle eşdeğer görür. Çiftlerde rastladığımız bir durum; eşini kızdırıp kendine zarar verdirir ve rahatlar. Aşık olduğu kişinin kendini dövmesini “Ha beni seviyormuş” diye yorumlayan bir tür. Böyleleri için yok sayılmak daha büyük rahatsızlıktır. Gördüğü şiddeti var olduğunun ifadesi olarak algılar. O yüzden negatif ilgi de bir ilgi çeşididir aşık olan için. Hiç ilgilenilmemesindense böyle bir şey daha iyidir diye yorumlar bu tipteki insanlar.

EN TEHLİKELİSİ NARSİST AŞIK

Aşığı saldırganlaştıran, vefasızlık, reddedilmek gibi faktörler midir? Yoksa saldırganlık kişinin kendi içinden beslenen bir durum mudur?   

Aşk öyle bir şey ki, içinde şiddetle bağlanma da, sarhoşluk ve haz hissi de mevcut. Beyinde müthiş bir dopamin salgısı oluyor aşıkken. Bu ikisi aynı anda oluyor. Onun için kişide uçma duygusu yapar aşk. Bağlandığı kişiyi de kutsallaştırır. O yüzden aşık olduğu kişide herhangi bir negatiflik algısından, aşık olduğunu kaybetme korkusuyla uzak durur. Aşık olan kişinin karşısındakinin her halini kendi üzerine alma durumu da olur. Mesela işten yorgun gelen sevdiğine bakar, sebebi kendine ve ilişkisine bağlar; ‘Başkası var’ diye hemen senaryo yazabilir. Böyle bir durumda sevdiği kişiyi sorgulamaya başlar. Karşı taraf bunalıp ‘Yeter’ diye tepki verirse, ‘İşte bak ben haklıymışım’ sonucunu çıkarır. Aşık kişinin saldırganlaşması en çok engellendiği zaman olur. Fakat engellenmenin eşiğini de kişilik yapısı belirler. Bazı aşıklar böyle durumlarda empati yapabiliyor. Ama benmerkezci aşıklar her hareketi tehdit olarak algılıyor. Aşık olduğu kişiden sadece kendisini düşünmesini istiyor. Bunlar patolojik aşıklar tabii... Sağlıklı aşıklar özel alan tanır, hata yapma hakkı tanır... Ama narsist aşıklarda her hareketi tehdit olarak algılama vardır. Bu yüzden bu tip kişiler imkan bulduklarında kolayca saldırganlaşır. Karşı taraftan öç alma duygusunu çok yaşar.

BEYNİ UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI GİBİ ETKİLİYOR 

Saplantılı âşık tipi dışarıdan bakınca fark edilebilir ipuçları verir mi? Yoksa sinsi midir?

Yakın çevresi bunu çok net anlar. Çünkü 60 dakikanın 59’unda aşık olduğu kişiyi düşünüyordur. Sürekli, bağımlılık içindedir. Beyinlerindeki ödül-ceza sistemi bozulmuştur. Yani ha uyuşturucu ha aşk bağımlılığı... Beyindeki etki aynı. Nasıl uyuşturucu bağımlısı delice o maddeyi arar, bulunca rahatlar ama etkisi geçince yine çılgınca hareket ederse, bağımlılığı aşık olduğu kişiye olan aşık da böyledir. Sevdiğine ulaşamayan kişi onu da kendini de öldürecek kadar şiddetli, orantısız tepkiler verebilir. Onun için bu tarz kişilerin aşkları, imkansız, ulaşılamayacak veya devam ettirilemeyecek kişilere karşı olur. Acı, elem, hüzün iç içe geçer. Bir taraftan da bunlar şair, edebiyatçı yapar insanı. Hüzünle coşku arasında gider gelir böyle insanlar. 

AİLE KONTROLÜ ELE ALMALI TEDAVİ BAŞLAMALI

Saplantılı olduğu fark edilen birinin ilgisinden kurtulmak mümkün mü? Böyle birine caydırıcı mesaj verilerek sıkıntılar en başından önlenebilir mi?   

Bu tarz aşıklar patalojik vakalardır. Uyuşturucu bağımlısı için ne yapmak gerekiyorsa aynısı gerekir. Böyle patolojik aşıklar çevrelerine, kendileri veya aşık oldukları kimseye zarar verebileceklerine ilişkin mesaj atarlar, bunu hissettirir ya da haber verirler. Yakın çevrenin bunu ciddiye alması gerekir. Burada klinik tedavi zorunlu hale gelmiştir. İstemsiz olarak da tedaviye başlanabilir. Hasta kliniğe yatırılır. Beyin kimyası düzeltilir. Çünkü beyin sağlıklı karar veremez haldedir. Hisler aklın önüne geçmiştir. Tedavi ile beynin kimyası düzeltilerek farkındalığa ulaşması sağlanır. Sonuçta kişi yavaş yavaş travmasını çözmüş olur. Bu da 2-3 hafta yatarak ardından da en az altı aylık planlama ile tedavi gerektiriyor. Ancak bu tip patolojinin temelinde genellikle bipolar bozukluk oluyor. 

BU TARZ OLAYLARIN TETİKLEYİCİ ETKİSİ VAR

Medyatik aşk cinayetleri saldırganlık potansiyeli olan kimseler için tetikleyici olabilir mi?

Bu olaylar, bu tarzdaki kişiler için modelleme olabiliyor. Yöntem öğretebilir. Teşvik edici olmasa bile yöntem bakımından model oluşturabilir. Bu nedenle yatkınlığı olan kişiler için tetikleyici özelliği var. 

Bu tip adli vakaların haberleştirilmesi, kullanılan dil, yayınların niteliği için ne düşünüyorsunuz?  

Bu olayın basına yansımasının faydalı yönü bilinç oluşturma tarafıdır. Bunun içinde olup farkında olmayan kimselerin yakınları için uyarıcı bir nitelik var. Belirtilerin farkına varılmasını sağlayabilir. Normal bir aşk değil, klinik vaka olduğunu insanlara fark ettirmesi bakımından önemli. Bu nedenle etik sınırlar içinde, özendirici olamadan, duyarlılık korunarak kamuoyu önünde tartışılması faydalıdır. Özendirici olmayan, tehlikeleri doğru anlatan haber dili de bu bakımdan önem taşıyor. 

Medyatik vakaların kamuoyundan gördüğü ilginin sebebi ne?   

İnsandaki merak ve hayret duygusu öğrenmenin temelini oluşturur. Heyecan ve merakla öğrenilen şey beyin tarafından belleğe kaydediliyor ve daha kalıcı oluyor. Bu insanın psikolojik doğasında var. Genetik algoritmamız merak ve hayrete ilgi uyandırıyor. Sosyal deneylere de konu olmuştur bu durum, insan aklından çok merak duygusuyla hareket ediyor. Burada mesele bilgiyi eksiksiz ve doğru vermektir. Yani çarpıcı bir haber aktarılırken, uyarı yapılması gerekiyorsa yer vermek gerekir.

Peki bu olaya seyirci olan bizlerin durumu nedir?  

Bu tip haberlere insanlar şöyle bakıyor: ya bu benim ailemden biri olsaydı? Ne hissederdim? Bunu soran kişi daha objektif davranır. Ama bir film seyreder gibi bakarsa ders çıkaramaz. Gerçek bir olaya bakışın farkı da bu; her an yeniden olabilir. Toplum önündeki kişiler olduklarından çok ilgi çekti, tanınmamış kişiler arasındaki benzerleri küçük bir haber olup geçiyor. Çok örneği var. Aslında bunların çoğu önceden tespit edilerek klinik olarak düzeltilebilir vakalar. Önlenebilir olaylar bunlar. Bu olaydaki tarafların yakınları uzmanlardan görüş alsalardı bu buluşmayı engelleyebilirlerdi. Bu gibi ilişkilerden üçüncü bir kişiden görüş almak önemli. Buradan çıkarılacak en büyük ders bu. 

TEDAVİYE MUHTAÇ KİŞİLİK TİPLERİ

Sado-Mazohistik Kişilik: Acı, eziyet çekmekten ve çektirmekten özel bir zevk alırlar. Acı çekerken çıkış yolu aramazlar, hatta buna çanak tutarlar. 

Sınır Kişilik: Kimlik duygusunda, ilişkilerinde ve duygularında dengesiz, tutarsız kişilerdir. Uyuşturucuya yatkındırlar, mutlu olamazlar, hep zevk peşinde koşmak isterler. 

Histrionik Kişilik: Her şeyi abartırlar, rol yapmaya yatkındırlar, dikkati çekmekten hoşlanırlar. Kolay yalan söylerler. Ayartıcı, çekici kişiler olup seksten başka her şeyi seksüalize ederler. İlişkileri yapay ve yüzeyseldir. Sevgi açlığı çekerler, doymazlar, telkine yatkındırlar, hemen bağlanırlar.

Narsistik Kişilik: Kafa yordukları konu zenginlik, aşk, güç ve şöhrettir. Kendilerini aşırı beğenirler ve üstün görürler. Özel ilgi, beğeni ve onayla beslenirler. Beklentileri karşılanmazsa benlik saygıları düşer. Menfaatçidirler, kıskanç, küstah, nankördürler.

Antisosyal Kişilik: Yalancı, huysuz, kavgacı, sosyal normlara uymayan kişilerdir. Cezadan ders almazlar. Sorumsuz, saygısız, denetimsiz davranırlar. Suçluluk, pişmanlık duymazlar. Bencildirler, haz peşinde koşarlar.

Paranoid Kişilik: Gururlu, kinci, kıskanç, alıngan, şüpheci kuruntulu, savunmacı, aşırı dikkatli ve tehditçidir.