Başarı hikayeleri önemlidir. Okuyup izlemesi keyiflidir de. Estetik dünyasının ünlü doktorlarından müzisyen, fotoğrafçı, illüzyonist, gezgin ve koleksiyoner Abdülkadir Göksel'in hayatı da öyle!
Cumhuriyet'in ilk yetiştirdiği hekimlerden Abdülkadir Göksel, 1928'de İstanbul Tıp Fakültesi'nden diplomasını Arap harfleriyle olarak almıştı. Harf devriminin hemen öncesiydi. Bir hekim olarak memleketi Gaziantep'e gönül borcunu ödemek üzere giderken yanında röntgen cihazını da götürmüştü.
Uzun yıllar Gaziantep’te Devlet Hastanesi’nde ve Amerikan Hastanesi’nde çalışıp başhekimlik yapan Antep'in ünlü 'Deli Doktor'u, oğlu doktor Sermet Beye ve adını taşıyan hekim torununa sadece meslek aşkını değil şimdi her biri antika olan tıbbi araçlarını bıraktı. Bir de hekim için maddiyatı değil kendisinde şifa arayan hastalara şefkatle yaklaşmanın hakikatını!
Dede Abdülkadir Göksel, kuşağının iyi yetişmiş birçok başarılı ismi gibi sert mizaçlı, otoriter ve baskın bir karaktere sahipti. Bu özelliğin, hekimliğin aile mesleği olmasında elbette payı vardır ama bir genç, müzik gibi parlak bir alanda neredeyse şöhrete kavuşacakken son anda yeniden hekimlikte karar kılıyorsa, mesleğini çok seviyor demektir.
Dede sevgisini dr.goksel.com adlı kişisel internet sitesine bölüm açarak ifade eden torun Abdülkadir Göksel, ellerindeki hünerle süren hekimliğini, evindeki odasından ameliyathaneye, sevgisini her daim sıcak tuttuğu müzisyenliğini, kendisine yaşama sevinci veren diğer birçok uğraşını, Star okurları için anlattı...
Cumhuriyet’in ilk hekimlerinden Abdülkadir Göksel, Gaziantep’de ‘Deli Doktor’ lakabıyla ünlenmiş, çok da sevilmişti.
Fotoğrafcılık baba mirası
Ailemden miras kalan bir başka uğraş da fotoğrafçılık. Babam Sermet Bey, bir iç hastalıkları uzmanıydı ama bütün boş vakitlerinde fotoğrafla ilgilenirdi. Çocukluğum onu karanlık odada film banyosu yaparken ve beğendiği fotoğrafları tab ederken seyretmekle geçti diyebilirim. İstanbul'daki mini foto safarilerine de pek çok kez katıldım. O zamanların teknolojisiyle fotoğrafçılık büyük beceri, emek ve zaman isteyen bir uğraştı. Filmlerinin banyosunu yapıp tab ederken pozlamasını ayarlamak müthiş bir heyecandı. Şimdi dijital fotoğrafçılık var ve ben de bu uğraşımda yeni teknolojik imkanlara hemen uyum sağladım. Ama artık imkanlar daha da geniş. Çektiğiniz fotoğrafları sosyal medyada paylaştığınızda beğenildiğini görmek ömre bedel.
Hastalarımın beni Instagramda @akgoksel hesabımdan yaptığım gezileri ve çektiğim fotoğrafları izlemesi de çok güzel.
Tıbbiyelinin müzik aşkı bir gün TUS'a toslar!
Bir gencin hayatında en büyük şans, karşısında model olarak alabileceği bir büyüğünün olmasıdır. Ben iki kez şanslıydım. Hekim bir ailenin üçüncü kuşak evladı olarak babam doktor Sermet Bey ve adını aldığım, Gaziantep'in efsane doktoru dedem Abdülkadir Bey, benim hayatımın deniz fenerleri olmuştur. Dedem, sert bir mizacına rağmen hep hastalarına sakladığı yufka yüreğiyle bana hep örnek oldu. Babamın da benim de hekim olmamda elbette onun başarısının etkisi vardır. Lakin bu güçlü çekime rağmen kuşağımın birçok tıbbiyeli genci gibi birçok başka şeye ilgi duydum. Bu meraklarımdan en güçlüsü müzikti.
Şimdi ben de, başarılarını gıpta ile izlediğim Ferhat Göçer gibi bir müzisyen olarak hayatımı sürdürebilirdim. Kemanla başladığım tıbbiyede klasik gitar ve elektro gitarla devam eden müzik aşkı aslında evimizdeki 45'lik plaklarla başlamıştı. Enstrümanistlik merakımı davul ve klarnete çalacak kadar abarttım. Güzel yıllardı. Ferhat Göçer, bizim gibi gündüz fakültede tıp öğrenimi görüyor akşamları konservatuarda şans dersi alıyordu. Birlikte kurduğumuz grubumuzla üniversite festivallerinde konserler verdik. Fakat birçok tıbbiyeli gibi altıncı sınıfta TUS sınavlarına hazırlıkta duvara tosladık. Müziğe vakit ayıramayınca grup dağıldı.
Meraklının son istasyonu yoktur
İlgili bir insansanız nerede duracağınız konusu tartışılır. Benim meraklı yapım illüzyonistliğe kadar götürdü beni. Böyle dedim diye hani öyle çok da profesyonel bir şey de beklemeyin. Amerika’ya yaptığım geziler sırasında oradaki ünlü illüzyon dükkanlarını ziyaret ederek malzemeler almaya ve numaralar öğrenmeye başladım. O dönemlerde illüzyonistlik aile ve arkadaş toplantılarında basit küçük gösteriler yaparak eğlenmekten ibaretti. Ama sonra ABD'den gelen bir asistan doktor, eski merakımı depreştirdi. O ülkesinde tıp okurken bir sihir dükkanında çalışmış. Bu yüzden özellikle oyun kartı manipülasyonları konusunda çok marifetliydi. Ben ona estetik burun ameliyatlarını öğretirken o da bana sihir işlerinde yardımcı oldu. Elbette bu bir hobi ama bir kez Mesut Yar’ın programına sihirbazlık hobim dolayısıyla davet edilmişliğim ve küçük bir gösteri sergilemişliğim var.
‘Geceleri radyo için caz programı sunmak harikaydı. Ama bir hekimseniz bu lüks ne kadar sürebilirdi ki!’
Dam üstünde saksağan!..
Müzik hayatımda hep oldu, bundan sonra da olacak. Bir dönem radyoda program bile hazırladım. Ağırlıklı olarak caz çalıyordum ama çok pop bir ismi vardı: Dam Üstünde Saksağan! Bu ismin sebebi yakınlarımdır. Benim bir yandan doktorluk yapıp bir yandan da radyo programcılığına soyunmamdan sonra çevremin sürekli 'Ne alaka! Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı" deyip durmaları programımın adı için esin kaynağı olmuştu. Ancak müzik, meraktan öte bir şeydir, elzemdir. Ruhun en önemli gıdasıdır. Benim için ise yaşama nedenidir. Her insanın bir başına kalıp düşünme ve deşarj olma yöntemi vardır. Ve deşarj olma yöntemi vardır. Benimki ise gitarım. Her fırsatta gitarımla yalnız kalıp, içimdeki sesi melodiye dökerek rahatlarım. Müzikle sağlık tarih boyunca hep yan yana olmuştur. Örneğin benim ameliyathanemde müzik olmazsa olmazımdır. Hatta müziğin iyi bir sistemden dinlenilmesi gerektiğini düşündüğümden ameliyathanemde bile kendime ait bir müzik sistemim var. Ayrıca gitar ve klarnetimden hiç kopmadım ve hala çalmaya devam ediyorum.
Burun estetiğini KBB uzmanı mı plastik cerrah mı yapmalı
Bir estetik uzmanını yakalamışken KBB bölgesi rahatsızlıklarına, estetik uygulamalarına ve içinde bulunduğumuz mevsimin bünyemize yaptığı olumsuz etkilere dair neler yapabileceğimizi sormadan edemezdik.
Burnunuzun ucunda yapılacak birkaç derecelik açı değişikliği yüzünüzün ifadesini baştan sona değiştirebilir.
Burnumuzun yüzümüze uyumlu ve güzel görünümü, şayet rahat nefes alamıyorsak, çok daha geri planda kalan bir konudur.
Plastik Cerrahi ile KBB farklı ihtisas gerektirir. Plastik cerrahide bölgesel sınırlama yoktur. Ancak "Burun ameliyatlarını plastik cerrah mı yoksa KBB uzmanı mı yapmalı?" diye soracak olursanız "Kendini geliştirmiş her iki uzman da bu işi yapabilir" diyerek cevaplayabilirim.
Türkiye’de henüz Yüz Plastik Cerrahisi üst ihtisası olmadığı için bu konudaki sertifikamı InternatIonal FacIal PlastIc and ReconstructIve Surgery Board sınavını geçerek aldım. Ülkemizde de bu sertifikaya sahip ben dahil 5 doktor bulunuyor.
İlkbahar ve sonbahar özellikle alerjik yapısı olan hastalar için zorlu geçer. Kapalı alanlarda enfeksiyonlar hızla yayılır ve etkili olur. Bu yüzden anti alerjik ilaçları kullanmanın yanı sıra burnumuzu sık sık yıkayarak alerjenlerden temizlemeliyiz.
Özellikle burun içerisindeki yapışkan salgının yakalayıp tuttuğu yabancı maddelerin temizliği için sık sık tuzlu su ile burnumuzu yıkamalı, ekinezya ve ada çayı içeren bitki çaylarını bolca tüketmeliyiz.