30 Nisan 2025 Çarşamba / 2 Sevval 1446

İsa Kulesi’nden Hezarfen’e, Rasathane’den Yangın Kulesi’ne Galata Kulesi

Adının Bizans Sarayı’na ait keçilerden sağılan süt anlamındaki ‘gala’dan geldiği söylenen Galata Kulesi’nin tarihi İstanbul kadar eski. Bir zamanlar çan sesi duyulurdu, sonra kös çalınmaya başlandı. Gemici, sanat erbabı ve marangozlar burada yaşadı. Kule, hala herkesi selamlamaya devam ediyor.

Murat Kutlu15 Aralık 2013 Pazar 07:00 - Güncelleme:
İsa Kulesi’nden Hezarfen’e, Rasathane’den Yangın Kulesi’ne Galata Kulesi

Tarihi, İstanbul kadar eskidir Galata’nın. Bölgede çok eski zamanlarda bile yerleşim olduğu hatta Byzas’ın Amphiaraus adına tapınak yaptırdığı söylenir. MS 5’inci yüzyılda Konstantinopolis’in ‘Regio Sycaena’sı yani ‘8.Bölgesi’ olan Galata’nın kiliseleri, tiyatrosu, hamamı ve surları vardı. 6’ncı yüzyılın sonunda II.Tiberios’un Haliç’e girişleri kontrol altına almak için yaptırdığı kaleden kalanlar günümüzde Yeraltı Camii’nde.

Bölgenin incir ağaçları anlamına gelen ‘Sykai’ ismi 9’uncu yüzyıldan sonra Galata olarak değişir. Galata adının kökeni Ce-   neviz lehçesinde merdiven anlamında ‘calata’dan veya Bizans Sarayı’na ait keçilerden sağılan süt anlamındaki ‘gala’dan geldiği rivayet edilir. Seyahatname’sinde gezdiği yerlerdeki pek çok yapıyı Galata Kulesi ile kıyaslayan Evliya Çelebi de “Yunan lisanında süte Galata derler” diye anlatır.

PERA’NIN BAĞLARIYDI

Cenevizlilerin 12’nci yüzyılda Haliç kıyısından Galata’ya geçişleri Paleologoslar döneminde olur. 1261’de şehrin Latinler’den geri alınmasından sonra Galata, koloni olarak Cenevizlilere verilir. Imperium in Impero (devlet içinde devlet) yasalarında Podesta denilen valiyle yönetilen Cenevizliler, yasak olmasına rağmen bölgeyi surla çevirir. Günümüze çok az kısmı ulaşan bu surların çoğu İstanbul’un fethinden sonra yıkılır ve bölge, yabancıların yerleşim yeri haline gelir. Öyle ki yabancı devletler elçilikleri buraya yapar. Galata kalabalıklaşınca elçilikler ve zenginler surların ötesinde, Grand Rue de Pera Caddesi’nde yaptırdıkları saray gibi konaklarda yaşamaya başlar. 18’inci yüzyılda ‘şehir dışı’ olan Galata’dan ‘Pera’nın bağları’ olarak bahsedilir. Ancak 1831 ve 1871 yangınlarında binalar yok olur.

CUMBASI SONRADAN EKLENDİ

Evliya Çelebi dönemin Galata’sından “Galata kavmi bölüktür. Birincisi gemicilerdir, ikincisi tacirlerdir, üçüncüsü sanat erbabıdır. Dördüncüsü kalafatçı marangozlardır” diye bahseder. Ünlü filozof Jean-Jacques Rousseau’nun 1705-1711 yıllarında saray saatçisi olan babası da Galata’da yaşar.

Fatih Sultan Mehmet, fethin ardından Cenevizlilere bazı haklar tanır, Galata bir süre daha bağımsız sömürge olarak kalır.1535’te ayrıcalıklar kaldırılır ve ‘zimmi’ toplum (İslam egemenliği kabul eden gayr-ı müslim) kabul edilirler. Son elçinin de ayrılmasıyla Galata’nın Ceneviz kimliği biter.

Gelelim Galata’nın şu an simgesi olan kuleye... Yüzlerce yıldır geçen her martıyı, gemiyi, insanı selamlayan, sessiz hakimiyetini sürdüren Galata Kulesi’nin yapımına dair farklı rivayetler var. İlki; 507 yılında fener kulesi olarak yapılan kulenin Bizans döneminde Büyük Burç (Megalos Pyrgos) olarak adlandırıldığı. Diğer rivayet ise Cenevizliler tarafından genişletildiği ya da Cenevizlilerin 1216’da Galata’ya göçlerinden sonra yapıldığı. Kolonilerini genişleten Ce- nevizlilerin; en yükseğe ve kuzey uca diktikleri İsa Kulesi’nin (Christea Turris) tepesinde haçlı, sivri bir külah bulunurdu. Yasağa rağmen yapılan surların etrafına hendekler de kazar Cenevizliler. Günümüzde de Büyük Hendek ve Küçük Hendek Sokakları mevcut.

Galata, Türklerin hakimiyetine geçince Fatih’in kulenin üstünü yıktırdığı söylenir. II. Selim kuleyi tamir ettirir. Kanuni devrinde tersaneye yakın olduğu için forsaların ve tutsakların zindanı olur. III. Murad zamanında Müneccim Takiyeddin’in rasathane olarak kullansa da kapatılır. IV. Murad devrinde ise Hezarfen Ahmed Çelebi kanat takarak Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçtuğu söylenir. Yüksekliği ve hakimiyeti nedeniyle yangın kulesi yapılan bina, 1794 yangınından kendini kurtaramaz. III. Selim onarım yaptırırken kuleye cumba ekletir. 1831 yangınından sonraki tamiratta II. Mahmud kuleye iki kat daha çıkar ve üstünü külahla kapatır. Ancak 1875 yılındaki fırtınada bu külah uçar. 60’larda yapılan restorasyonda yeni bir külah konularak turistik hizmete açılır. Yedi katı asansör, iki katı merdivenle çıkılan kulenin yüksekliği 66.90 metre...

İlk voyvodanın çeşmesi

Sırtını sur kalıntılarına dayayan kulenin dibindeki Bereketzade Çeşmesi adını, Galata’nın ilk Türk Voyvodası (yöneticisi) olan ve mahalleye de adını veren Bereketzade Hacı Ali Ağa’dan almış. 1732 tarihli çeşme Bereketzade Cami yıkılırken buraya taşındı.

Çan, müzede sergileniyor

Galata Kulesi’nin çanı 1461 yılından itibaren kullanılmıyor. Çan sesinin yerini kös (davul) sesleri almıştı. 17’nci yüzyılda şehri çok zorlayan yangınları halka duyurmak ve geceyarısı vaktini bildirmek için kulede kös çalınırdı. Halk kös dinlemeye böyle başladı. Çan ise İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.