Burak Özdemir, 21 yaşında Hatay’lı bir ailenin küçük oğlu. Yemeğe olan merakının ailesinden geldiğini söyleyen Özdemir, genç yaşında restoranların büyükyükünü sırtlanmış. Dört kardeşiyle birlikte restoranları beş yılda herkesin sıklıkla ziyaret ettiği bir mekan haline dönüştürmüş. 13 yaşında iş hayatına atıldığını söyleyen Özdemir, babasının ‘Çıraklığını yapmadığın işin ustalığını yapamazsın’ sözünü motto edinmiş kendisine. 2011 yılında Aksaray’da 15 masalı bir dükkân ile başlayan Hatay Medeniyetler Sofrası, 2013 yılında Taksim’de ikinci şubesini açmış. Gelen misafirlerden hep iyi tepkiler aldıklarını söyleyen Özdemir, 2014 yılında da Etiler’deki şubesinde müşterilerini ağırlamaya devam etmiş. Çok erken yaşta çalışmaya başladığını söyleyen Özdemir, “Çocukken oyuncaklarımla oynamayı çok severdim. Ama çok zamanım olmuyordu. Bu saatten sonra oynayamam ama evimin bir köşesinde oyuncaklarım hala durur” diyor.
Büyük bir iş yükünü tek başınıza yüklenmek bu genç yaşta nasıl bir duygu?
Eskiden çok yaramazdım. Çalışıyordum ama hep gözüm dışarılardaydı. Erken yaşta ticarete atılmak beni çok büyüttü. 17 yaşımda Aksaray’da açtığım ilk dükkân ile daha da kendimi geliştirmeye başladım.
17 yaşında nasıl böyle bir işe atıldınız? Sizin yaşınızdakiler henüz liseye giderken...
17 yaşından da erken bir yaşta başladım aslında ben çalışmaya. Osmanbey’de bir tekstil firmasında çalışıyordum. Yeri geldiğinde hamallık bile yaptım. Hem çalışıp hem okudum. Orada çalışmamdan dolayı biraz para biriktirmiştim. Bu parayı bir şekilde değerlendirmek istedim ve Vatan Caddesi’nde ufak bir dükkân gördüm. ‘Ne yapabilirim?’ diye düşünürken Hataylı olmamdan da dolayı yemek sektörüne yönelmeye karar verdim.
Okulla iş zor olmadı mı?
Yedinci sınıftayken çalışmaya başladım. Benim en yoğun tempom 16 yaşından sonra başladı. Sabah liseye gidip gece 11’e kadar restoranda çalışıyordum.
Ailenizden destek görmediniz mi?
Fikir güzel olunca müşterilerden de güzel tepkiler alınca babamın çok desteğini gördüm. Sonra da Taksim ve Etiler şubesini açtık.
Sizin yaşıtlarınız henüz oyun oynarken siz ticarete atılmaya karar verdiniz...
Evet. Benim yaşıtlarım bilgisayar oyunu oynarken ben Laleli’de hamallık yapıyordum. 13 yaşlarımdayken babamın Laleli’deki tekstil dükkânında çalışıyordum. 14 yaşımın sonunda da babam bana “Artık kendi paranı kendin kazan” dedi. Osmanbey’de hazır giyim üzerine bir işe başladım. O yaşta bana müdürlük verecek halleri yok. Hamallık, temizlik yapıyordum. Çay, kahve taşıyordum. Bu durumdan da hiçbir zaman gocunmadım. Arkadaşlarım bana “Burak, durumunuz iyi diye biliyoruz, baban mı zorluyor çalışman için” derlerdi. Babamın zorlaması ile bir alakası yok, ben çalışmak istiyordum. Çünkü ben insanın hayatta hep kendisini geliştirmesi gerektiğine inanıyorum.
Hatay mutfağı nasıldır?
Hatay, bir gastronomi şehri. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Biz Hatay’da kültür ve mezhep ayırmaksızın hep beraber büyüdük. Bu farklı kültürlerin yansıması doğal olarak yemeklere de yansıyor. Birçok farklı yemeğimiz var. Biz de bu yemekleri İstanbul’a taşıyalım ve Türkiye’ye tanıtalım istedik.
Mutfağa olan ilginiz nereden geliyor?
Ben hep mutfağa ilgisi olan birisiydim. Dedemin mezbahası var. Her yaz Hatay’a gidip dedemden ve büyükannemden bu mesleği öğrenmeye çalışırdım. Onlardan Hatay mutfağı ile ilgili çok şey öğrendim.
Restoranın ismine nasıl karar verdiniz?
Dünyada ilk aydınlatılan cadde Hatay’daki Kurtuluş Caddesi’dir. İlk keskiyle oyulan tünel Hatay Titus Tüneli’dir. Böyle bir şehir herkes tarafından bilinsin istedim. İngiliz mutfağı ya da İtalyan mutfağı meşhur oluyor da neden Hatay mutfağı meşhur olmuyor. Biz de Hatay Medeniyetler Sofrası ismi ile bu mutfağı herkese duyurmak istedik.
Hatay’ın en güzel yemekleri arasında neler var?
Kaya tuzunda tavuk, testi kebabı, Adana kebapları en güzel yemeklerimiz arasında. Meze çeşitlerimiz çok iyidir. Şu an biz 24 çeşit meze sunuyoruz misafirlerimize.
Turistler beğeniyor mu Hatay yemeklerini?
Yaklaşık 150 çeşit yemeğimiz var. Ve her yemeğin siparişine göre sunum değişiyor. Kimisi tuzun kimisi testinin kimisi de güvecin içerisinde geliyor. Önce göz sonra da mide doyuyor. Turistlerden de iyi tepkiler alıyoruz. Türk mutfağının güzelliklerini onlara da anlatmak bize çok mutluluk veriyor.
“Hatay’da bir kasaba girip ‘Burada ne yenir’ derseniz size hemen bir tepsi kebabı yaparlar ve para bile almazlar.”
Yaşıtları henüz üniversitede okuyan Özdemir, başarının sırrının çok çalışmak olduğunu söylüyor.
Her şeyin zamanı var
Arkadaşlarınızın size yaklaşımı nasıl oluyor?
Çoğu arkadaşım “Burak, bu dünyayı sen mi kurtaracaksın” diyorlar. “Gençliğini yaşamıyorsun, niye hep çalışıyorsun, hep iş yerindesin” gibi sözler duyuyorum. Beni sevenler böyle sevsin. Ben çalışmayı çok seviyorum. Her şeyin bir zamanı var ve ben şu an çalışmak istiyorum. Karınca bile yazın yemeğini toplayıp kışın yerken, bizim durmamız olmaz.
Televizyon programı yapmayı hiç düşündünüz mü?
Geçtiğimiz zamanlarda birçok teklif aldım. Ama bu yoğunluğun içerisinde zor olur diye düşünüyorum. Belki önümüzdeki zamanlarda olabilir.
“Sen bir baltaya sap olamazsın” dediler
Sizi kamçılayan ne oldu?
Benim hayattaki en önemli vizyonlarımdan biri inanmanın başarmanın yarısı olduğuna olan inancımdır. Herkesin ‘Sen bir baltaya sap olamazsın’ sözüne rağmen bir baltaya sap olup olamayacağımı görmek istedim.
Bu süreçte destekleyen kişiler kimler oldu?
Benim için başarının en güzel yanı, size inanmayan insanları görmek. Bir işi becerdiğiniz anda size güvenmeyen insanların yüzünü görmek çok keyifli bir şey.
Beş yıl öncesine baktığınızda şu an arasında neler görüyorsunuz?
Ben her an kendime bir şeyler katmaya çalışıyorum. Hep durduğu yerde sayarsa insan bir şey elde edemez. Ama herkesten bir şeyler kapmaya çalışırsa o zaman başarı elde eder. Önemli olan kimsenin hakkını yemeyerek, kimseyi üzmeyerek bir yerlere gelmek. Ben de beş yıl içinde hep kendimi geliştirdiğim ve kimsenin hakkını yemediğimi bildiğim için çok mutluyum. Ben hep aynıydım yani.
Çocukluğunuzu yaşayabildiniz mi peki?
Çocukken oyuncaklarımla oynamayı çok severdim. Ama çok zamanım olmuyordu. Bu saatten sonra oynayamam ama evimin bir köşesinde oyuncaklarım hala durur.
Sizin gibi hayalleri olan gençlere neler önerirsiniz?
Ben başarıyı bulan insanlara baktığımda beli kırılana kadar çalışmayan birini görmedim. İnanmak tabii ki de başarmanın yarısıdır. Ne kadar çok geceni gündüzüne katarsan o kadar çok herkes senin yanında olur, seni sever ve başarıyı sağlarsın. Her şeyin bir vakti olduğunu unutmamak gerekiyor.