Metin Şamdan, Türkan Şoray’a hayranlıktan öte adeta ona aşık... Çayını, Şoray’ın fotoğrafının basılı olduğu tepsi olmadan içmiyor; cikletlerden çıkan resimler, sahaflardaki kartpostallar, kısacası Türkan Şoray’a ait ne varsa biriktiriyor. Diğeri Filiz Akın tutkunu Pınar Çekirge... Altı yaşından beri izlemediği Filiz Akın filmi kalmamış. Afişler, resimler, kartpostallar ne varsa biriktirmiş olacak ki evi bir müzeyi andırıyor. Aralarında bir de Yılmaz Güney hayranı var. Sırf Güney ile tanışmak için çocuk yaşta memleketi Siirt’ten İstanbul’a gelmiş, film setlerinde sabahlamış. Hatta o yıllarda Yılmaz Güney’in kendisine verdiği kağıt parayı bile saklamış! Bu üç sinema fanatiği için Türkan Şoray, Yılmaz Güney ve Filiz Akın sadece birer sanatçı değil, onların hayatının ta kendisi! Çocuk yaşta bir ‘bağımlılık’ gibi başlayan bu tutkuları hayatlarına yön vermiş; kimi araştırmacı-yazar, kimi sanatçı olmuş. Ünlü sanatçılarla ilgili arşivlerini İstanbul Modern’deki Yüzyıllık Aşk adlı sergiyle paylaşan üç fanatikle konuştuk.
En birinci hayranıyım
Türkan Şoray ile ilk tanışmasını ‘Rüya gibiydi’ diyerek nitelendiriyor Metin Şamdan. Güzel Sanatlar Akademisi’ne giderken Şorayı’ın karakalem bir resmini yapmış. Bir ödül törenine de bu resmi yanına alıp gitmiş ve Şoray’ın kulisine girmeyi başarmış: “Kulise gittim ve kapıda beklemeye başladım. Halit Kıvanç gördü beni ve resmimi. Gözlerine inanamadı. Beni Türkan Şoray’ın yanına götürdü. 20’li yaşlarımdaydım ve tir tir titriyordum. Türkan Hanım ile göz göze geldiğimiz anı hayatım boyunca unutamam. Yanıma geldi, teşekkür etti ve birlikte fotoğraf çektirdik. O fotoğraf ertesi gün gazetelerde tam sayfa yayımlandı. O günün ardından sekiz yıl üst üste karakalem çalışması yapıp kendisine hediye ettim. O resimler şimdi onun evinde. Zamanla film setlerine gittim. Şimdi evinde ziyaret ediyorum, birlikte sohbet ediyoruz. Şu anda onun ‘en birinci’ hayranıyım! İmza günleri, törenler, her yere gidiyorum. Çünkü hayatımın anlamı Türkan Şoray. O da bana ‘Metin, bu sevgin hiç bitmesin’ diyor.”
Hayalim onun yanında çalışmak
SELVİ Boylum Al Yazmalım ve Vesikalı Yarim filmleri, Metin Şamdan’ın en sevdiği Türkan Şoray filmlerinden... Şoray’ın tüm filmlerini izleyen Şamdan, sanılanın aksine hepsini sadece bir kez izlediğini anlatıyor: “Türkan Hanım’ın filmlerini defalarca izlemem. Sadece bir kez izlerim ve kare kare aklımda tutarım. Benimki böyle bir tutku çünkü. Üniversitedeyken kız arkadaşlarımı ona benzeyenler arasından seçerdim. Çok kıskanırlardı benim bu hayranlığımı. Bir törene kız arkadaşımla gittim. Türkan Şoray sahneye çıkınca yanımdaki kızı unutup Türkan Hanım’ın yakınına gittim. Kız o gün beni terk etti. Bu hayranlık bir hastalık gibi ama ben hayatımdan çok memnunum. En büyük hayalim onun yanında çalışmak. Şoförü, bahçıvanı olabilirim. Hatta bir filminde rol almayı çok istiyorum.”
ANNEMDEN ÇOK DAYAK YEDİM
Kartpostallar, film afişleri, dergiler, Türkan Şoray resimlerinin baskılı olduğu cüzdanlar, çay tabakları, tepsiler, magnetler kısacası ne varsa toplamış Metin Şamdan. İki katlı evinde Türkan Şoray afişleri arasında neredeyse oturacak yer kalmamış! Yeni nesil hayranların evini ziyarete geldiğini belirten Şamdan, binlerce ürün biriktirdiğini söylüyor: “Çocukken sadece fotoğraflarını kesip saklıyordum. Sonra dergi ya da gazeteleri olduğu gibi saklamaya başladım. Bu sayede Türkan Şoray’ın arşivini tutuyordum. Özellikle Ses dergisi favorimdi. Şu anda ciltleri var elimde. Gençken odama giremiyordu kimse, yerden tavana kadar Türkan Şoray objeleriyle kaplıydı. Her sabah koşa koşa bakkala gider, o gün çıkan gazeteleri inceler, Türkan Şoray fotoğrafları olanları ayırırdım. Sahaflardan ciklet kutuları, afişler toplardım. Annem yemek yemem için her gün cebime harçlık koyardı. Bu harçlıkla sinemaya gidip film izler, afişler satın alırdım. Akşam da eve aç gelirdim. Annem çok kızardı, hepsini yırtar beni de bir güzel döverdi! Bir keresinde babam bütün arşivimi ben evde yokken kağıtçılara vermiş. Eve gelip de resimleri yerinde bulamayınca depresyona girmiştim. Aileme de hayatı zindan ettim o günlerde. Çünkü hayatta çektiğim en büyük acıdır bu. Gençlik yıllarım böyle geçti. Aklım fikrim Türkan Şoray’daydı. Hayatımın rotasını o çizdi. Ona o kadar hayrandım ki onun gibi bir sanatçı olmak istiyordum.”