30 Nisan 2025 Çarşamba / 2 Sevval 1446

Avrupalıları hayran bırakan Neşetâbâd Sarayı

Beşiktaş’ta Ortaköy ile Kuruçeşme arasındaki Neşetâbâd Sarayı’nın düzenlemesini Alman Mimar Melling yapmıştı. Envai çiçeğin bulunduğu ve dolambaçlı patikaların çıkışı bulmayı imkansız hale getirdiği saray bahçesinde Sultan III. Selim de dolaşırdı.

Murat Kutlu7 Aralık 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Avrupalıları hayran bırakan Neşetâbâd Sarayı

III. selim, Beşiktaş’ta Ortaköy-Kuruçeşme arasında bulunan Neşetâbâd Sarayı’nı kız kardeşi Hatice Sultan’a tahsis etmişti. Hatice Sultan güzel sanatlara ilgi duyan, zarif bir hanımdı. Sarayını Avrupa tarzında yeniden düzenlemek istiyor lakin bunu kime yaptıracağını bilemiyordu. Sultan’ın imdadına Danimarka’nın İstanbul Maslahatgüzârı Baron de Hubsch yetişti. Onun tavsiyesiyle Alman asıllı ressam ve mimar Melling, Neşetâbâd Sarayı’nı yeniden tasarlaması için görevlendirildi.

Hatice Sultan, İstanbul’da yaptığı gezilerin birinde Danimarka’nın İstanbul Maslahatgüzârı Baron de Hubsch’un Büyükdere’deki yalısını ve güzel bahçesini görme arzusunda bulunmuştu. Biraderi  III. Selim’den de müsaade alarak burayı gezen Sultan, gördüğü manzaradan çok etkilenmiş, o da kendi sarayında Avrupa tarzında bir düzenleme yaptırmak istemişti. Bunun için danıştığı Baron de Hubsch, Sultan’a o yıllarda İstanbul’da olan Mimar Antoine Ignace Melling’i önerdi. Saraya davet edilen Melling, Hatice Sultan’ın teklifini kabul etti ve hiç vakit kaybetmeden çalışmalara başladı. Türkçe bilmeyen ve saray adetlerinden de habersiz olan Melling’in yanına bir tercüman verildi, ayrıca ikamet etmesi için de sarayda kendisine bir daire tahsis edildi. 

SÜREGİDEN ANLAŞMAZLIKLAR

Ancak saray ağaları ile bir türlü yıldızı barışmayan Melling, kısa bir süre sonra vazifesini yarım bırakarak sarayı terk etti. Bunu duyan Hatice Sultan çok üzülmüş, Melling’i geri dönmesi için ikna etmeye çalışırken saray ağalarının hepsine ağır cezalar vermişti. Sultan’ın ısrarı ile tekrar saraya dönen Melling bu sefer daha rahat bir çalışma ortamı buldu. İlk iş olarak sarayın iç ve dış süslemelerini değiştirmeye başlayan Melling, kafasındaki tarzın balmumundan bir maketini yapıp Hatice Sultan’a sundu. Melling, Türkçe de öğrenmeye başlamış, Hatice Sultan ile istişare edeceği konularda da Türkçe yazışmaya gayret etmişti. Lakin Melling, Arap harflerini bilmediği için mektuplarını Latin harflerle Türkçe yazarak gönderiyordu. Sultanın bahçe tasarımına önem verdiğini bilen Melling, gül, akasya ve leylaklardan oluşan labirent şeklinde bir bahçe yaptı. Öyle bir bahçeydi ki bu, içine girenler envai çiçeklerle kaplı dolambaçlı küçük patika yollarda çıkışı bir türlü bulamıyor, lakin kimse de bu güzel sürprizden şikayetçi olmuyordu. Sultan III. Selim de arada bir bu bahçeye gelir, içerisinde dolaşmaktan zevk alırdı. Ancak sarayın düzenlenmesi sürecinde bir kez daha tatsız bir olay yaşandı. Hatice Sultan, Melling’in de şikayeti üzerine, yüksek sanat zevkine sahip olan mimarını kaybetmemek için baş ağasını kovmuş, bununla da yetinmeyerek bir daha geri dönmemek üzere İstanbul’dan sürmüş, meseleyi daha fazla büyümeden halletmişti. 

Hatice Sultan’ın isteği ile tamamlanan bu muazzam sarayı ve bahçesini gezmeyi arzu eden sefirler, Sultan’dan müsaade almak için Melling’e başvuruyorlardı. Bu ziyaretlerde Hatice Sultan onlara görünmüyor fakat misafirlere mutlaka şerbet, kahve ve şekerleme ikram edilmesini istiyordu. Melling, Hatice Sultan’ın kız kardeşi Beyhan Sultan ve amcasının kızı Esma Sultan için de Eyüp’te bir sahil saray yapmış, bu saraylar da mimari açıdan çok ses getirmişti.