Moda denilince ilk akla gelenlerden biri de Barış Manço olur. Türk müziğinin en önemli isimlerindendir. Onun evi, yani “Barış Manço Moda 81300” sözleriyle hafızamıza kazınan bina ise gerçekten çok özeldir.
İngiliz Mr. Dawson, 1895-1900 yılları arasında Pape Kalfa’ya burada iki köşk yaptırır ve birinde kendi, diğerinde oğlu uzun yıllar yaşar. Oğlu için yaptırdığı bina birkaç kez el değiştirir ve 1967 yılında değişime daha fazla direnemez. Yıkılan binanın yerine apartmanlar inşa edilir. Mr. Dawson ise kendi yaşadığı evi 30’lu yıllarda bir Alman aileye satarak ülkesine döner. 1984’te bu defa Barış Manço alır ve köşkü aslına uygun olarak Viktoryen tarzıyla köşkü restore eder. Yapıda göze çarpan ilk detay, kilit taşlarıdır. Cepheyi dolaşan ve tuğla kilit taşları ile bütünleşen balkonlar, köşkün karakteristik öğelerinden biridir. Siyah renkli, çift kanatlı ana kapının kenarlarındaki yazılara dikkat edin lütfen. Barış Manço’nun vefatından sonra hayranları tarafından yazılan notlar halen durur.
Günümüzde ev müze olarak kullanılan köşkün garajında Barış Manço’nun arabası, bahçesinde ise şarkılarında bahsettiği domates, biber, patlıcan maketleri yer alır. Girişte bizi beyaz Afyon mermeri ile döşeli bir antre ve Barış Manço şarkıları karşılar. Bu tarz köşklerin karakteristik oluşumlarından biri de girişteki bölünmedir: Sağda salon, solda yemek odası yer alır. Salonda, Barış Manço’nun “O benim rüyam” dediği ve Avusturya’dan bizzat satın alarak bestelerini yaptığı meşhur kuyruklu piyano yer alır. Devamındaki çalışma masası önemli. Bronz karışımı ile kaplumbağa kabuğundan kakma usulü ile yapılan masa, Mithat Paşa’nın çalışma odasının bir parçası imiş. Bronz olan şamdanlar III. Napolyon döneminden. Köşkün eşyaları arasında bulunan ve en nadide parçalarından sayılan cam eserler 1800’lerin sonuna ait. Bunlar, Barış Manço’nun koleksiyonunda en sevdiği parçalarmış ve dünyanın farklı köşelerinden kendisi toplamış.
TÜM NOTLARI BÜYÜK HARFLE
Tipik bir İngiliz yemek masasının üzerinde 90 kilo ağırlığında, 12 kollu Fransız bir avize dikkat çekiyor. Evin birinci katında ebeveyn banyosu yer alıyor. Ortadaki bölümde Barış Manço’nun takıları sergileniyor. Solda, dönemin Fransız üslubu Art Nouveau’yu yansıtan yatak odası yer alıyor. İyi bir koleksiyoner olan Barış Manço bu odayı da özenle döşer. Sedef kakmalı mobilyaların 180 yaşında olduğu biliniyor. Yapının ikinci katında ise Barış Manço’nun oğulları Doğukan ve Batıkan Manço’nun odaları ve Manço’nun resimleri, pasaportları, eski nüfus cüzdanı, notları, kravatları sergileniyor. Manço’nun tüm notlarını büyük harfle yazdığını da bu sergiyle fark ediyorum. Köşkün alt katı, ilk inşa edildiğinde kiler ve çamaşırlık olarak kullanılırmış. Barış Manço, bu alanın duvar sıvalarını temizleterek tonozlu tavanı ve taş duvarları açığa çıkarır. Bestelerini yaptığı bilinen bu odanın cam ve kapı kanatlarını, şövalye armaları olan vitraylar süslüyor. Alt katın etrafını dolaşan bahçe yer alıyor. Ailenin ‘limonluk’ adını verdiği kışlık bahçe ve plak şeklindeki masalara eşlik eden nota şeklindeki sandalyelerin bulunduğu bahçe çok keyifli.
Moda ile ilgili olarak anlatılacak pek çok detay var elbette. Ama siz baharı yakaladığımız şu günlerde yolunuzu Moda’ya düşürün. Adı Moda’yla bütünleşen Türk müziğinin efsanevi isimlerinden Barış Manço’nun müze evini ziyaret edin. Manço’nun en güzel melodilerinin notaya döküldüğü bu eve misafir olun. Şehrin ritmini, tarihin tınısını ve anıların fısıltılarını duymanız için Moda sizleri bekliyor.
Semtin zarif bir eseri
Bu sokakta ağırlıklı olarak İngilizler otururmuş. İngilizlerin oluşturduğu cemaatin bir de kilisesi var. Barış Manço’nun evinin tam karşısında All Saints Moda Kilisesi yer alır. 1906 yılına dek Delcorda adıyla anılan sokak, bu tarihten sonra Yusuf Kamil Paşa adını alır. Sokakta yaşayan ailelerden biri de herkesin yakından tanıdığı ve Barış Manço’nun köşkünü de yaptıran Whittall Ailesi’dir. All Saints Moda Kilisesi için diğer ailelerde masrafı paylaşır ama arazi sahibi olduklarından dolayı kilise hala Whittall Ailesi mirasçılarının üzerindedir. Ancak Avrupa Episkoposluğu altında, İstanbul Anglikan Kilisesi gözetimindedir.
Moda’nın zarif eserlerinden biri olan İstanbul Presbiteryen Kilisesi, 1878 yılında yani Kırım Savaşı sonrası inşa edilir. Moda’da yaşayan İngilizlerin sayısının azalması ile kilisenin cemaati de zayıflar. Halen ibadete açık olan All Saints Moda Kilisesi’nde dini vecibeler genel olarak Türkçe yapılır. Kilisenin vitrayları, inşa edildiği dönemin en zarif eserlerinden.