Sanki zaman durmuş, sanki tüm doğallığını ziyaretçileri için korumuş Cumalıkızık Köyü.
Rengarenk evleri, yemyeşil ağaçları, çiçeğe bakan pencereleri, içinden su geçen taş sokaklarıyla tarih kokan bir yer. Köyde gezerken nereye bakacağına şaşırıyor insan. Kapısı açık her evde “Merhaba, hoşgeldiniz” sesiyle karşılanmak, kapısı kapalı evlerin kapı tokmaklarını seyre dalmak... Gözünüzün gördüğü her şey, ayrı bir davet çıkarıyor yüreğinize. Özgün mimarisini korumuş evleri, tarihi camisi, çeşmesi, hamamı, kilise kalıntısı, müzesi, ahududu festivali, mezarlığı, anıt ağaçlarıyla bir ‘kızık’ köyü burası.
Uludağ’ın etekleri ve vadileri arasında sıkışan yöre köylerine konumları nedeniyle verilen ‘kızık’ kelimesi ‘kuvvetli ve yasakta ciddi’ ile ‘kahraman’ anlamlarını taşıyor. 1300’lerde Oğuz Boyları’ndan Kızık Boyu tarafından, kent henüz Bizanslıların egemenliğinde kale içinde küçük bir yerken kurulmuş kızık köyleri. Kızık Beyi’nin, yedi oğlunu Karakeçili aşiretinin yedi kızıyla evlendirmesiyle yedi köy kurulmuş. İşte bu köylerden biri de Cumalıkızık Köyü. İsminin Cumalı olması hakkındaki rivayetlerden biri, camisinde cuma namazı kılınması, diğeri ise köyün kurulduğu günün cuma oluşu.
Cumalıkızık Köyü, Osmanlı’nın erken dönemi ve sivil mimarinin çoklu örneğini günümüze taşıyor. 700 yıldır çok iyi korunan tarihi dokusunun sembolü olan evler, dar sokakların etrafında sıralanmış. Genelde üç katlı olan evler; moloz taş, ağaç ve kerpiçten inşa edilmiş. Kafesli ve cumbalı pencereler, dövme demirden yapılmış ana kapıdaki kulp ve tokmaklar karakteristik öğelerinden. Aile mahremiyetine saygılı mimarisi nedeniyle dışardan evler görülmez. İki plan tipi var evlerde; dış avlulu olanlarda avludan sonra giriş kapısına ve hayat kısmına geçilirken, dış avlu olmayanlarda kapıdan hayat kısmına girilir. Hayat kısmından iç avluya, ahıra ve diğer kısımlara geçilir. Meyilli çatıların saçaklarının dışa doğru oluşu son derece insani bir planlamadır. Yağmurlu günlerde yayaların ıslanmaması ve yağmur sularının duvarlara zarar vermemesi sağlanıyor. Dar taş sokaklarından akan kaynak suları sokağın ortasında buluşuyor, salınarak aşağı tarlaları suluyor. Yüzyıllar önce uygulanan bu su sistemi çok başarılı. Alt yapı suyuyla karışmayacak şekilde, evlere eşit mesafede ve at arabalarının tekerlerinin geçişleri göz önüne alınarak planlanmış.
TARİHİ BİZANS’A UZANIYOR
1969’da bulunan Bizans kilise kalıntısı (parçaları Bursa Arkeoloji Müzesi’nde) köyün tarihinin Osmanlı ile sınırlı olmadığını ispatlıyor. Osmanlı’nın yerleşiminde de önemlidir köy. Zira Bursa yakınlarında kurulan Osmanlı Beyliği 1326’da Bursa’yı, 1331’de İznik’i fethederek yayılmasına devam eder. Bursa’nın kızık köylerinden bazıları Yunan işgali sırasında yanar, Cumalıkızık son anda kurtulur.
Kırsal sivil mimarinin en kıymetli örneklerinden olan köydeki en önemli değişim, avlu kapılarının açılıp sokakla bütünleşmesi. Restorasyon sonucu evlerden bir kısmı turizme açılmış üstelik. Saadet- Nejat Sezer’in evi de bunlardan biri. Kredi kullanarak tamir ettirdikleri evleri ‘Saadet Abla’nın Yeri’ adıyla hizmet veriyor. Köydeki pek çok kadın gibi el emeği ürünlerini sunuluyor gelenlere.
Halk bağışlarla müze kurmuş
Cumalıkızık Köyü’nde tarihi eser olarak Cumalıkızık Camii, Zekiye Hatun Çeşmesi ve müzedeki eserler öne çıkıyor. Kitabesi olmayan caminin yapım yılı bilinmiyor. Meyilli arazide bulunan yapı dikdörtgen planlı. İki yandan kagir merdivenle çıkılıyor. Cümle kapısı üzerindeki ahşap saltanat güneşi figürü orijinal olabilir. Restorasyonda olan cami; ahşap revağı, kırma çatısı, direkleri, başlıklarının yanı sıra kalem işleri ve kapı üzerindeki tasvirleriyle dikkat çekiyor. 300 yıl önce yapıldığı rivayet edilen caminin 1916 onarımında ahşap tavanı ve orijinal mihrabı değiştirilmiş. Caminin doğusundaki bulunan çeşme, tonozlu niş içinde. İsmi ve yapım tarihi tek satırlık Osmanlıca kitabesinde yazılı. Müzede bulunan 17, 18 ve 19’uncu yüzyıla ait koleksiyonlar köy halkının bağışlarıyla oluşmuş. Bahçede bulunan at arabaları, yalak, üzüm çiğneme teknesi, dibek taşı ve sütun başlıkları görülmeye değer. Köydeki tek kubbeli hamamın ılıklık, sıcaklık, su deposu ve tıraşlık bölümleri orijinal. Ahşap peykeler ve ahşap mahfil, mermer halvet korkuluğu, pirinç musluğu bulunan hamam günümüzde kullanılmıyor. Köyün kuzeyindeki artık defin yapılmayan Koca Mezarlık’ta, Osmanlı devri mezar taşlarının yanı sıra anıt ağaçların ardında köyün kurucusu Ali Dede’nin kabri yer alıyor.
180 ev hala kullanılıyor
Bursa’nın Yıldırım Belediyesi’ne bağlı olan köy açık hava müzesi görünümüyle, sadece 936 yerin onaylandığı, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne aday. Yapılaşma izni 1980 yılında Anıtlar Yüksek Kurulu’na bağlanan, 1981’de ise ‘Kentsel ve Doğal Sit Alanı’ olarak belirlenen köyde beş anıtsal yapı, üç doğal anıt bulunuyor. Bursa’daki ilk yerleşim yerlerinden olan köyde 270 ev var. Bu evlerden 180’i halen kullanılırken bir kısmı da koruma sürecinde.