Akşam Gazetesi Kültür Sanat Editörü Bedir Acar, Batı eksenli modern psikoloji kuramlarına yönelik eleştirel okuması, psikoloji ve psikiyatri alanında yaptığı çığır açıcı çalışmaları ve güncel toplumsal sorunlara yönelik yoğun dikkatini yansıtan eserleri nedeniyle Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülü'ne layık görülen Mustafa Merter ile Necip Fazıl'ın geride kalanlara örnek oluşturan manevi mirası üzerine konuştu.
Bir psikiyatrist olarak, Necip Fazıl gibi büyük mütefekkirlerin toplum üzerinde bıraktığı etkiler hakkında neler söylersiniz?
Karşı konulamaz sanılan akıntıya kapılıp sürüklendiğinde, bazı insanlar ümitlerini kaybetmez ve mücadelelerini sürdürürler, bunlar sadece o zamanın kahramanları değil, gelecek bütün nesillerin de mefkûre abideleridir. Bendenizin dünyasında da Necip Fazıl böyle bir nadide misal teşkil ediyor.
Necip Fazıl'ı bir dava adamı olarak nasıl değerlendirirsiniz?
Kur'an-ı Azimüş-şan üzerinden mütalaa edersek, Necip Fazıl'ın hayatı, Maide Sûre-i Celîlesi 54'üncü âyet-i kerîmesinde zikredilen İslâm ahlakının hakikat bulması gibidir... Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere (hakikati örtenlere) karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir (Diyanet Meali).
Bütün menfi şartlara, hürriyetini, itibarını kaybetme, hapse girme tehlikesine rağmen her devirde yılmamış ve mücadelesini sürdürmüştür Necip Fazıl.
Necip Fazıl adına ödül verilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hususiyetle gençlerin, yakın tarihimizde yaşadığımız ve inkilap adı altında bizlere sunulan, bazı insanlık ayıplarını bilmelerinde fayda var. Bu mânâda şair bize aşağıdaki şu şiirinde ifade ettiği gibi, adeta ahiretten, "uyanın, sizler de bugünkü gerçeği görün' diye sesleniyor.
Gece bir hendeğe düşercesine
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.
Ödül bu uyanışa vesile oluyorsa gaye yerine gelmiş olur.
Ödülün size tevdi edilmesi hakkında neler söylersiniz?
Bâhusus bu "ödül"ü aslında bizim de mesuliyetimizin şuuruna varmamız, cehdimizi artırmamız için bir işaret ve hatta ihtar gibi görüyorum. Aciz varlığımızı onun zât-ı şerifleri ve icraatları ile kıyasladığımızda nerelerdeyiz, üzerine tefekkür etmemiz elzem görünüyor. Devir değişmiş olsa bile Hak ile batıl arasındaki mücadele bugün de aynen devam ediyor.