24 TV'nin her bölümü merakla beklenen programı Arafta Sorular'ın bu haftaki konuğu, Prof. Dr. Sinan Canan oldu.
Prof. Dr. Sinan Canan'ın açıklamaları şöyle:
Benim 9 aydır sosyal medyaya erişimim yok. Kendim bıraktım. Amerikalı meslektaşım Sam Harris'i dinliyorum. Bir kaç senedir sosyal medya mecralarını girmiyormuş. Hayatındaki değişiklikleri anlatıyor ve 'Dünya varmış.' diyor. Bu adam dünyanın önde gelen entelektüellerinden birisi. İnsanla ilgili her şeyi biliyor. Sosyal medya onu bile tuzağa düşürecek kadar cazibeli bir ortam. Twitter'da insanlara laf yetiştirerek başladığı bir süreçte öyle bir döngüye giriyor ki, gece uykusu kalmıyor. 'Bir kaç senedir kapattım ve hayat bambaşkaymış.' diyor. Son yıllarda kendime hatırlattığı m en önemli şey, hiçbir peygambere, azize, evliyaya, filozofa aydınlanma çarşıda pazarda gezerken gelmemiştir. Mağarada, dağda, kuyuda, zindanda, balığın karnında, insanlardan uzak durdukları yerlerde gelmiştir. Bugünün insanına çok büyük bir hatırlatma olduğunu düşünüyorum. Bir şey olduğunda bana haber veriyorlar. Tanrı kompleksiyle oyalanmanın anlamı yok. 'Ben bu dünyaya ne yapmaya geldim?' sorusuyla senelerce uğraşamıyorsun. Bu dünyada yalnızız. Ahirete inanıyorsanız orada yalnız hesap vereceğiz. Bu devirde kurtuluşa ermiş insan telefonu sadece haberleşme aracı olarak kullanandır. Biz ise telefonu kullanmıyoruz telefon bizi kullanıyor. Biz pek akıllı değiliz bu teknoloji karşısında. Elimizdeki telefonların adı akıllı telefon. Akıl yönlendirir. Dikkat etmeliyiz.'
'İNSAN NE OLDUĞUNU UNUTAN TEK CANLIDIR. ÖMÜR BOYU BUNUN ANLAMINI ARAMAKTADIR.'
İnsan ne olduğu unutan tek canlıdır. Bütün ömür ne olduğunu aramakla geçiyor. Biz hep kendimizi bir şeyin içinde bulmaya çalışıyoruz, kimi zaman bir inançla kimi zaman bir ideolojiyle, kimi zaman bir akımda veya modada, bir idolde. Dün adı put idi bugün popstar. Onun arkasında olanlardan biri olarak kalabalıklarla birlikte bir vecd hali hissetmeye çalışarak. Vecd; vücuttan geliyor, varlığını hissettiren o bütünleşme hali. Biz onu en kolay kalabalıklarda hissederiz. Dolayısıyla bu arayış süreci içerisinde kendimizi bir sürü şey zannediyoruz. Ama derinlikli bir şekilde bilinçdışımıza yungun gölge dediğimiz tarafa, aşikar ettiğimiz ya da içeride sakladıklarımıza bir bütün olarak bakamadığımız için aslında müthiş bir değersizlik hissettiğimizi çoğu zaman anlayamıyoruz. Son zamanlarda çok kafayı taktığım bir konu.