24 TV Arafta Sorular'da konuştu: İslam dünyasının meselesi mi yok birbirimizle uğraşacağız?

Genç Dergi Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Ragıp Yazıcı, 24 TV'de Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'nün sunumuyla yayınlanan 24 TV Arafta Sorular programında açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı.

'İSLAM DÜNYASININ MESELESİ Mİ YOK BİRBİRİMİZLE UĞRAŞACAĞIZ? GAZZEMİZ Mİ YOK Kİ BİRBİRİMİZİ DE ÜZECEĞİZ, İNCİTECEĞİZ?'

Yazıcı, "Mesela Allah selamet versin, kayınvalidem iki defa Umre'ye gitti. İkinci kez gittiğinde, ne kadar güzeldi dedi. Çünkü bu kez rehberi daha çok beğendi. Birincisinde rehber diyelim ki, iki defa umre yapacak denilince, ya ne gerek var modunda detayları zaten herkes biliyor diye çok anlatmamış. Aslında hangi rehberden ne öğrendiğimize iyi bakmak lazım. Bugün rehber diye ortada arzı endam eden birçok kişi sonunda bizi kaba saba bir hale getiriyor. Din böyle bir şey değil. Allah'ın insanlarının fevç fevç girdiği bir dinden bahsediyoruz. 'Allah'ın fethi geldiği zaman insanların Allah'ın dinine akın akın geldiğini gördüğü zaman tespih et.' Diyor. Şükret diyor. Aslında öz budur. En büyük mesele gönüllerin İslam'a böyle adeta akması ve bu mümkün. Bu neyle mümkün? Biz Hakk'a davet edeceğiz, salih amel işleyeceğiz. Ben Müslümanlardanım diyeceğiz, bizden daha güzel sözlü kimse olmaz o zaman. Ama yapabildiğimiz kadar. Allah'ın kullarıyız işte. İbadullahız. Aynı yere gidiyoruz. Hep beraber burada misafiriz. Mesela ben sizin misafirinizim. Bir misafir daha olsa burada beraber ben de sizin misafiriniz olduğu için ne derim? Güzel bir muhabbet olsun derim. Herkes hakkın misafiri zaten yeryüzünde. Yani aslında birlikte çok güzel şeyler yapabiliriz insanlık alemi olarak. Fakat bazen haşa, Allah'a dair buhran ettiğimiz oluyor. Yani sanki Cenab-ı Hakk'ın dininin özünün temelinde birçok detayı biz bırakıyoruz. Hadi bakalım kavga edelim, dövüşelim, birbirimizi sevmeyelim, haset edelim, birbirimizle uğraşalım. İslam dünyasının meselesi mi yok birbirimizle uğraşacağız? Gazzemiz mi yok ki birbirimizi de üzeceğiz, inciteceğiz? Doğu Türkistan mı yok? Daha yeni Bosna kurtuldu. Afrika'da yıllar süren ne sömürgeler oldu. Dini de sevdiremezsek vebaldeyiz." dedi.

'İSRAİL'İN ZİNDANLARINDAN ÇIKAN O İNSANLARIN YÜZÜNE BAKIN. ONLAR ÖZGÜRLÜĞÜN OLMADIĞI BİR ANIN NE DEMEK OLDUĞUNU BİLİYORLAR.'

Soykırımcı İsrail'in serbest bıraktığı esirler hakkında konuşan Yazıcı, "İsrail'in zindanlarından çıkan o insanların yüzüne bakın. Esir takaslarına bakın. Onlar şimdi bambaşka bir şekilde tekrar hayata tutunacaklar. Niye? Hareketleri kısıtlıydı. Bir şey yapamazlardı. Ölecekler mi, öldürülecekler mi onu beklerlerdi. Şimdi geldiler, ailelerine koştular ama çoğu zaten ailesini bulamadı. İkinci bir hüzün de öyle oldu Gazzeliler için. Fakat onlar şu an her saniyenin değerinin farkındadırlar. Çünkü özgürlüğün olmadığı bir anın ne demek olduğunu biliyorlar. Biz de o yüzden hakikaten oturup sorgulamamız lazım. Nereye gidiyoruz ve ne yapacağız? Bu hayat bu mudur? Bu kadar hırslar, bu kadar karmaşa, bu kadar haset, bu kadar kibir, bu kadar suizan nedir? Beni birisi yanlış anlasa suizandan dolayı üzülür ve incinirim. Herkes inciniyor. Birinin bana kibirli bakmasına ne hakkı var? Benden neyin üstün?" ifadelerini kulandı.

'ALLAH BU DEVLETİN VE BU MİLLETİN ELİNDEN BU ZULME DAİR BİR SET ÇEKECEKTİR. SURİYE ZULMÜ 60 SENE SÜRDÜ 13 GÜNDE ÖZGÜRLEŞTİ.'

Gazze için Suriye'deki yeni dönemi örnek veren Yazıcı, "Bu konu da hassas. Çünkü dünyanın birçok ülkesindeki Müslümanlar olarak muhtemelen 5-10 sene içerisinde geriye dönüp baktığımızda pişman olacağız. Nasıl oldu da o zaman buna izin verdik diyeceğiz. Yani bağlamlar gelir ve geçer. Sonra değerlendirilince ah neden olmadı deriz. Bugün de öyle. Mesela ilk başta bu olaylar başladı ve üzerinden iki ay geçti. İsrail zulmünü arttırdı. O Netanyahu denilen iblis ne dedi? 'Arap ülkelerinin liderlerine sesleniyorum susun sesinizi kapatın.' dedi. Hepsi de kendince sustular. Çünkü hepsinin kendince menfaati var. Sisi kendince susmak zorunda. Çünkü olayın onun açısından bir sürü karmaşık bir boyutu var. Arap ülkelerin bir çoğu susmak zorunda. Çünkü İsrail'e karşı karşıya gelmek istemezler. Kendi tahtlarını korumak zorundalar. Bakın onları aslında Sisi susturdu ve sindirdi. İsrail'e karşı Türkiye ve birkaç ülke hariç İslam dünyasında yüksek sesler çıkmadı. Netenyahu ne zaman zora düştü? Panik yaptı, dedi ki 'Anti-semitizm artıyor. Ülkeler, dünya üstümüze geliyor. Bizi niye böyle yapıyorsunuz? Mahvettiniz bizi.' dedi. Çünkü şunu fark etti. İlk defa dünya İsrail aleyhine bu kadar ayağa kalktı. Ve bu onların hesaplamadıkları bir şeydi. Tahmin etmedikleri bir şeydi. Yani bu aslında İslam dünyası açısından bir hüzün oldu. Çünkü ayağa kalkmanın dışında bir müdahaleyi hak edecek seviyeye geldi olaylar. Fakat o müdahale kolay olmuyor işte. Dünyanın şartları, realiteler ve gerçekler. Birlik olamıyorsun, mücadele edemiyorsun, askeri güç olsun, siyasi güç olsun, stratejik güç olsun bu şartlar tam oluşmadığı için yapılamıyor. Bir nevi destek ve mücadele daha çok kendince bazı boyutlarıyla devam etti. Milletler bazında, boykot bazında, şuur bazında, belki yürüyüş bazında ama bunlar tam şifa değil. Niye? Çünkü rahmetli Erbakan Hocamız o zamanlar, 'İsrail güçten anlar.' derdi. İsrail karşısında Türkiye'ye gelene kadar bu işler, bu hadiseler böyle devam edecek. Benim hüsnü zannım, inancım ve duam da budur. Allah bu devletin ve bu milletin elinden bu zulme dair bir set çekecektir. Buna dair ümidim çok. Suriye zulmü 60 sene sürdü 13 günde özgürleşti. Kudüs'le ilgili de bazen diyorlar ya hayalci olmayın işte ne biliyorsunuz bölge hayır öyle değil esasında biz elimizden geleni yapacağız bağlama oluşturmaya çalışacağız gayret edeceğiz." diye konuştu.

"Kadınların başka hikayeleri var"

Provokasyonlara geçit vermedi

"Bu durum bizi çok yaralıyor"