26 Nisan 2025 Cumartesi / 28 Sevval 1446

Erol Parlak: Türküler Anadolu’nun en organik ürünüdür

Son yıllarda türkülere ilginin giderek arttığını söyleyen müzisyen ve akademisyen Erol Parlak, “Artık üniversiteli de entellektüel de bağlama çalıyor. Halk cicili bicili şeyleri değil bu ülkenin gerçek organik ürünleri olan türküleri alıyor” dedi.

Nil Özer7 Şubat 2015 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
 Erol Parlak: Türküler Anadolu’nun en organik ürünüdür

Erol Parlak 2. albümü ‘Pervane’de Anadolu’nun en saf duygularını yansıtan türküleri yorumluyor. Geleceğin müzisyen ve yorumcularını yetiştiren Prof. Dr. Erol Parlak ile, türküyü ve türkülerin var olduğu kültürü konuştuk...

- 33 yıl çok uzun bir müzik kariyeri!

Aslında 43 yıl oldu ama kariyerimi konservatuvarla başlattığım için 33 yıl diyorum. Bana soruyorlar mesleğiniz nedir diye? İşsizim diyorum. Çünkü müzik iş değildir.

- Nasıl bir çalışma sisteminiz oldu bu büyük deryada?

Üniversiteden sonra şekillendi her şey. Rahmetli hocam Nida Tüfekçi sayesinde elbette. 83-93 yıllarındaki alan çalışmalarıyla ömrümün yetecek kadar çalışma malzemesi toplamış oldum. Öte yandan müzik piyasası denilen albümlere refakat yapmıştım. Sezen Aksu’dan İbrahim Tatlıses’e kadar aklınızda kim gelirse albümlerinde yer aldım.

-  Hem okul hem sahne zor olmalı...

Alıştık ağır tempoya. Sahne stresi başlı başına bir şey. Kendinizi  kanıtladığınızda kişisel profilinizi yarattığınızda karşınıza artık sizi dinlemeye gelen özel bir kitle oluyor.

- Son yıllarda halk müziğine olan ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Artık üniversiteliler, entellektüeller herkes saz çalıyor. Ömrümce emek verdim ömrümü buna vakfettim. Bu çorbada biraz tuzumuz oldu naçizane. İnsanlar cicili bicili ürünleri bırakıp gerekirse 2 katı para veriyor organik ürünler alıyor. Bu ülkenin organik ürünü de halk müziğidir. Gerçekten temiz hala temiz kalabilmiş bizlerin ruhuna bizlerin kimyasına göre bırakın bizi zehirlemeyi bizi tamamen sağlıklı beslenebilmemizi ruhen sağlayan tek şey gelenek müziğimizdir.

- Popüler müzik için yorumunuz...

Pop poptur. En güzel ismi de bulmuşlar. Sözlerde bir anlam bir derinlik yok. Uç simalar  Sezen Aksu’lar falan var ama... bu müziğin amacı toplumun bütün algısını değiştirmektir. Kimliksiz bir müzik.

- Neşet Ertaş için  ‘Garip Bülbül’ kitabını yazdınız. Neler söylemek istersiniz?

Neşet Ertaş  birkaç yüzyılda bir gelecek bana göre bir daha gelmeyecek bir deha.Ülkemizle özdeşleşti. Çocukluğumda tanıdım. Çalıp söyleyişine aşık oldum. 96 yılından vefat ettiği sabaha kadar yanındaydım. Ben doyamadım onun sohbetine ve müziğine. Çok büyük bir gönül mirası bıraktı.

Pervaneyim Yar 50. yaşa armağan

Sayısı bilmediğim kadar albüm yaptım. Yorumcu olarak kaldım daha önce. İçimden bir şeyler geliyordu şiirler yazıyordum Anadolu deyimiyle onları havalandırmak istiyordum. Bir baktım ustalarımız tek tek aramızdan ayrılıyor ve geleneğin devam etmesi lazım. Kapıyı açtım baktım bir şeyler geliyor bunu yakın çevremle paylaştım çok olumlu şeyler duyunca dinleyicilerimze aktarmak istedim. 50. yaş albümü oldu.

Azerbaycan’dan Ege’ye...

Albümdeki eserler: Taşa Verdim Yanımı (Erzincanlı Salih Dündar), Beni Ağlatırsan Yoluna Ağlat (Mustafa Başaran), Dağlar Maralı (Azerbaycan halk türküsü), Bir Ayrılık, Bir Yoksulluk, Bir Ölüm (Karacoğlan), Allılar (Kırşehirli Aydın Çekiç), Gerizler Başı (Kaynak: Bergamalı Hasan Çakı Efe), Avşar Elleri (Dadaloğlu), Halay (Keskinli Metin Öğe) Gel Gönül (Pir Sultan Abdal), Dost Bağı (Müslüm Ağbaba), Hayal Mayal Gelir (Pir Mehmet)

Göç, türküleri kent hayatına adapte etti

- Türküler modern hayatı yansıtabiliyor mu? Ankara’nın Bağları’na türkü var ama Etiler Ulus’a türkü yakılmıyor?

Türkülerin bir köylü müziği olduğu düşüncesi şehirliye ait bir ön yargının ve küçümsemenin dışavurumudur. Türkülerin tarihin derinliğinden beri bir gelenek içerisinde akıp geldiği ve bu geleneği yaşatanların hala kır kökenliler olduğu sosyolojik gerçektir. Ancak, uzun süredir neredeyse köylü kalmayacak derecede hemen herkesin kentlere göçtüğü ya da kent kültürüne dair çeşitli unsurlarının köylere sızdığı, kente taşınan müziğin belli ölçüde buranın havasına bürünüp gitgide kentli bir karakter aldığını görürüz. Bu durumun en belirgin siması Neşet Ertaş’tır. Usta, kırsalın müziğini kent kültürüne adapte ederek bir anlamda gelenekle modern çağın bağlantısını kurmuştur.