Klasik Türk Müziği, asırlara damga vurmuş büyük bir cihan devletinin, Osmanlı’nın ‘ses mimarisi’ olarak kubbede hoş sada bıraktı, bırakmaya da devam ediyor. Yüzyıllar içinde örülen bu ses mimarisi Abdülkadir Meragı’den Itri’ye, Dede Efendi’den Hacı Arif Bey’e sayısız sanatkarın duygu dünyasında yoğuruldu. Münir Nurettinler, Safiye Ayla’lar, Bekir Sıdkı Sezginler, Alaeddin Yavaşcalar bu büyük hazineyi sesleriyle, icralarıyla revnaklandırıp günümüze ulaştırdılar. Yaşayan en büyük üstadelerden biri de, Türk musikisinin biricik incisi, İnci Çayırlı. Gerçek İstanbul zerafetinin ve klasik üslubun son büyük temsilcilerden olan sanatçının anıları ‘Müziğin Güzel Günlerine Yolculuk-İnci Çayırlı’nın Anıları’ adıyla kitaplaştı. Musiki dünyamızın pek çok hatırasını unutulmaktan kurtarıp kayda alan kitap Dr. Murat Derin tarafından hazırlandı ve Pan Yayıncılık’tan okura ulaştırıldı.
Parlak sanat hayatı boyunca şarkı, türkü, beste yahut semai gibi eserler icra etmekle kalmayıp, komple bir sanatçı olarak tangodan operete, film müziğinden napolitenlere kadar her çeşit eseri ustalıkla icra eden Çayırlı aynı zamanda musikimize yeni isimler yetiştiren bir hoca.
Sanatından taviz vermedi
‘İnci Hanım’ı dinlerken bugün sadece ismi musiki olan garabetten uzaklaşır, müziğin eski, güzel ve gerçek günlerine gidersiniz. Sesinin renginden sözetmeme zaten gerek yok. Artık hiçbiri hayatta olmayan son büyük üstatlardan devraldığı üslubu zevk ve duygu ile yoğurup nağmeleri o pittoresque sesi ile terennüm ettiğinde İstanbul kültürünü bütün zerafetiyle hisseder ve kısa bir an için de olsa bir ruh sükununa erersiniz.’
Henüz yayınlanan kitap için bir önsöz kaleme alan Murat Bardakçı böyle tanımlıyor İnci Çayırlı’yı. Üzücü olmakla birlikte önemli bir tespitte de bulunuyor: Münir Nurettin ve Safiye Ayla gibi büyük sesler artık mevcut
değil, tavır ve ruh bakımından böyle seslerin emsalinin yetişmesi de bundan böyle mümkün olmayacak! Musikiyi onların ve o devrin diğer üstatlarının tavrında, yani olması gerektiği şekilde icra edebilen sadece birkaç kişi kaldı ama o birkaç kişi de müziğin bugünkü halinden ikrah ederek köşelerine çekildiler ve İnci Çayırlı bu işi şimdi sanatından taviz vermeden, malum zerafetiyle ve tek başına götürüyor.’
Üsküdar Musiki Cemiyeti’nin Emin Ongan’lı günlerinde bir cemiyet toplantısı.
KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ
gerek icracı gerekse hoca kimliğiyle Türk müziğine damga vurmuş isimlerden biri İnci Çayırlı... Onun anılarından oluşan kitap, üstadenin hayatındaki dönüm noktalarının yanısıra Cuhhuriyet devri Türk musikisinin serüvenini ve onu şekillendiren üstatların acı-tatlı hatıralarını da aktarıyor. İstanbul Belediye Konservatuarı, Üsküdar Musiki Cemiyeti, radyo-televizyon günleri, darbe dönemlerinde müzik, gazinolar, Münir Nurettin Selçuk, hocalık dönemleri, akademiye bakışı… Dahası, Türk müziğinin önemli isimleriyle geçen günler... Münir Nurettin Selçuk, Recep Birgit, Zeki Müren, Aka Gündüz, Mesud Cemil, Niyazi Sayın, Necdet Yaşar çoğumuzun bilmediği özellikleriyle çıkıyorlar karşımıza. Mesud Cemil mesela… Bilgi ve otoritesinin yanında, hoşsohbet, neşeli, esprili, hayattan keyif almasını bilen biridir.... Zeki Müren etrafına karşı daima saygılı ama başarılı meslektaşlarının önünü kesmek için dolaylı yollardan arıza çıkarabilen bir isim… Tüm bunları okumak demek, musikimizin Cumhuriyet dönemi serüvenine tanıklık ediyor olmak demek. Zira İnci Çayırlı’nın Anıları, adı üzerinde, ömrünü Türk müziğine adamış bir duayenin hatıra defteri niteliği taşıyor.
‘Biz köklü bir aileydik. Ben, köklü bir ailenin yaşlılık zamanının son sulbüydüm.’
Kitap, İnci Çayırlı’nın bu sözleriyle açılıyor. Hikayenin geri kalanı hem musikimiz, hem de kültürümüz adına bir hazine sandığı…
11 Eylül’de imza günü var
Yıllar önce okuduğu ‘Kara Gözler’ ve ‘Yağmur Çiselerken’ gibi eserlerle büyük bir çıkış yapan İnci Çayırlı, 11 Eylül’de saat 15:00’te, Beşiktaş Barbaros Bulvarı’nda bulunan Pan Yayınları’nda anılarını anlattığı kitabını imzalayacak. Çayırlı anılarında, her biri çok büyük değerler olan musiki üstatlarını ve hayatının önemli dönüm noktaları ile klasik müziğin geçtiği evreleri akıcı bir üslupla anlatıyor.