Charlie Hebdo'ya saldırı olduğu gün(7 Ocak) derginin son sayısının kapağında; Fransa'nın kitapları en çok satan ve okunan romancısı olan Michel Houellebecq vardı. Gene aynı gün Goncourt ödüllü yazarın haftalardır tartışılan "Souimisson / İtaat" adlı romanı satışa çıkmıştı, hem de 150 bin kopyayla.
(Charlie Hebdo'nun 7 Ocak sayısında, kapakta yer alan ifadeler şu şekilde: "Sihirbaz Houellebecq'in tahminleri: 2015'te dişlerimi kaybederim, 2022'de de oruç tutarım.")
Dışarıdan bir gözle ilk bakışta anlayamasak da; Charlie Hebdo'nun Michel Houellebecq'i kapağına taşıması, yazarın "Fransa'nın en meşhuru" olmasından öte bir anlam taşıyor. Çünkü Souimisson'un konusu, yazarının geçmişi ve haftalardır süren tartışmalar oldukça ilginç:
Soumission'un konusu: Müslümanlar iktidarda
Fransa’daki 2022 genel seçimlerinde bütün dünyayı şaşkına çevirecek büyük bir sürpriz olur: Seçimi; Marine Le Pen’in aşırı sağcı Ulusal Cephe’sine karşı ikinci turda merkez sağ ve merkez sol partilerden destek alan Müslümanlar’ın partisi kazanır. Rüyada görsek inanır mıyız: laik Fransa’da artık Muhammed Ben Abbes’in liderliğindeki Müslüman Parti iktidardır. Ya şimdi ne olacaktır? ‘Aktif laiklik’ dediğimiz neredeyse baskıcı bir rejimle ile yönetilen Fransa bu çizgisinden sapacak mıdır? Mesela, Sorbonne Üniversitesi’nin adının ‘Sorbonne Müslüman Üniversitesi’ olması neye işarettir? Türkiye ve Kuzey Afrika ülkeleri ile bir blok oluşturmak isteyen bu yeni Fransa ne yapmaya çalışmaktadır? Bu soruların cevabını bir kurmaca etrafından veren roman, -kadınlara zaafı olan- 44 yaşındaki bir edebiyat profesörünün gözünden anlatılıyor.
Bu ifadeler de Le Figaro'dan: "Edebiyat dünyası kaynıyor, sosyal ağlar bununla çalkalanıyor, medya bunun peşinde… Paris'teki akşam yemeklerinde artık başka bir şey konuşulmuyor. Michel Houellebecq'in son romanı 'İtaat' daha çıkmadan ortalığı birbirine kattı. 150 bin kopya olarak bugün kitapçılardaki yerini alacak olan kitap, üç haftadır kendinden söz ettiriyor. Her kitabın çıkışı önemlidir ancak bu seferki sadece edebi bir çıkış değil. Kitap 15 Ocak'ta İtalya'da, 18 Ocak'ta Almanya'da, daha sonra da İspanya, Hollanda, İngiltere, Rusya ve 2016'da ABD'de okuyucuyla buluşacak. Kitabın bu kadar çok ilgi uyandırmasının sebebi ise hikayesi… Kitap, 2022 yılında Elysée Sarayı'na Müslüman bir cumhurbaşkanının seçilmesini konu ediyor."
İslamofobik yazar
Kitapla ilgili tartışmaların yaşandığı günlerde; Sosyalist Parti, romanı ırkçı ve ayrımcı olarak nitelemişti. Aslında çok da haksız olmayabilirler. Zira Houellebecq 2001 yılında Lire dergisine verdiği bir röportajda açıkça İslam’ı ve Müslümanları hedef alan açıklamalarından dolayı dört ayrı Müslüman örgüt tarafından “bir grup insana dini inançları sebebiyle hakaret etmek” ve “ırkçı nefreti yaymak” suçlamalarıyla dava edilmiş ve yargılanmıştı. Bunun üzerine Houellebecq Müslümanlardan nefret etmediğini, bütün dinlere eşit mesafede durduğunu ve bütün kutsal kitapların ‘nefret dolu metinler’ ile dolu olduğunu dile getirmişti.
Senaryo imkansız değil
Houellebecq, Le Pen'in "Noel hediyesi" olarak gördüğü Soumission'da işlediği "politik senaryo"nun imkansız olmadığına inanıyor. Bunu Fransa'da bir televizyona verdiği röportajda söylemiş. Ve eklemiş: Bu (müslümanların Fransa'da iktidara gelecek olması) gerçekten mümkün. Belki romanda olduğu kadar kısa bir zamanda değil ama daha ileride gerçekten mümkün.
Avrupalı birçok eleştirmen romanın "aşırı sağı yücelteceği" ve "aşırı sağcıların eylemleri"ni meşrulaştıracağı görüşünde. Yazar buna katılmıyor: Gene bir röportajında "romanların tarihi değiştirecek gücü yoktur" diyor ve "Le Pen'in ve yapacaklarının kendi romanına ihtiyaç duymadığını" düşünüyor... http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/europe/france/11329625/Islamophobic-Michel-Houellebecq-book-featured-by-Charlie-Hebdo-published-today.html
Bütün bunların yanında, aşikar ki; yazar, "yarattığı politik senaryonun imkansız olmadığını" söyleyerek de bir yandan kitabının erken bir uyarı olarak görülmesini istiyor.
Bütün bu olanlar: Saldırı, derginin kapağında yer alan yazar ve kitabı, romana tabii ki artacak olan ilgi, romanın konusu ve sağcıların bunu bir uyarı olarak algılaması Avrupa'da nasıl etkiler yaratacak göreceğiz.