16 Aralık 2024 Pazartesi / 15 CemaziyelAhir 1446

Frankfurt Türkiye standı ‘orta şekerli’ tadında

Dünyanın ‘en büyük’leri arasındaki Frankfurt Kitap Fuarı’nda Türkiye 30 yayınevi ile görücüye çıktı. Amerikan ve İngiliz yayınevleri fuarın gözdeleri olurken, Türkiye’nin popülaritesinin giderek arttığını söylemem mümkün.

BEDİR ACAR/FRANKFURT16 Ekim 2012 Salı 07:00 - Güncelleme:
Frankfurt Türkiye standı ‘orta şekerli’ tadında

Uluslararası arenada yayıncılık sektörünün kalbinin attığı en önemli merkezlerden biri olan Frankfurt Kitap Fuarı bu yıl 64. kez düzenlendi. Kültür ve ticarette yıldızı giderek parlayan ülkemiz de bu dev organizasyonda 30 yayınevi ve 3 bin kitapla yerini aldı. Kültür Bakanlığı’nın desteğini de alan Türk yayıncıların fuardaki mihmandarı ise İstanbul Ticaret Odası (İTO) oldu. İTO üstlendiği görevlerle etkinlikte merkez üssümüz konumundaydı. 350 metrekarelik stant sahasıyla Türkiye, orta ölçekli bir kapsama alanının da sahibiydi fuarda. Fiziki alandaki ‘orta ölçek’ aslında yayınevlerimizin uluslar arası yayıncılıkta nerede olduğuna da tekabül ediyor. Özellikle Amerikan, İngiliz, Fransız ve Alman yayınevleri harıl harıl anlaşmalara, yeni kitap yayınları için sözleşmelere imza atarken, Türk yayınevlerinin ziyaretçileri de ilgilenenleri de eksik olmuyordu. Ancak yayıncılıkta dünya devleriyle boy ölçüşmek için daha alınması gereken bir hayli yolumuz olduğunu da söylemek gerekiyor. Şimdilik durum ‘orta şekerli’ görünüyor.

Kültür Bakanlığı’nın TEDA projesi (Türk kültür, sanat ve edebiyatı ile ilgili eserlerin Türkçe dışındaki dillerde yayımlanmasına destek projesi), Türk yayıncılığına son yıllarda verilen en büyük destek olmuş. Bu durum kendini Frankfurt’ta da belli ediyordu. İstisnasız tüm yayıncılar projenin öneminden bahsediyor. TEDA sayesinde ufak desteklerle adeta çığır açılmış ve Türk edebiyatının pek çok dilde okura ulaşması sağlanmış. Basın Yayın Birliği Başkanı Münir Üstün’ün verdiği bilgiye göre 1923-2005 yılları arasında sadece 200 kitap başka dillere çevrilmişken, 2005-2012 arasında1200 kitaba çeviri desteği sağlanmış ve bunlardan 830’u başka dillerde yayınlanmış. Sadece rakamlara bakarak bile projenin önemini anlamak mümkün. Ancak burada yayıncıların dikkat çektiği bir nokta var ve bence önemli; TEDA, satmayan yazarlardan çok satacak yazarlara öncelik tanımalı. Çeviri için yerellikten çok evrensele uzanabileceğimiz bir tarama yapılmalı...

Fuarda Yunanistan standı Yunan bayrağının renkleri olan mavi ve beyazı, İspanya sarı ve kırmızıyı kullanmış; İran ise mimariden esinlenerek kemerli bir stantta karar kılmıştı. Bizim standlarımızın üzerinde ise Turkuvaz şerit üzerine yazılmış ‘Turkish Publisher’ yazısı göze çarpıyordu. Bu yazının dışında stantların Türk standı olduğunu uzaktan belli edecek bir tasarım söz konusu değildi. Kimileri sadelikten yana olabilir ama uluslararası bir arenada ülkenin öne çıkan figürlerini sergilemekte bir sakınca olmasa gerek. Örneğin İBB Kültür Yayınları standında İstanbul’u temsilen sadece küçük bir Kızkulesi fotoğrafı kullanmak ne kadar yeterli?

Gelelim yayınlara.... Hz. Mevlana artık dünyanın tanıdığı bir değerimiz. Onun mesajı ve eserleriyle batı dünyasına ulaşmak fevkalade önemliyken, fuarda sadece tek bir yayınevinin Mevlana kitabı bulundurması büyük eksiklik değil mi? Üstelik Mesnevi’nin Almanca çevirisi hani nerede? Yoktu! Nitekim 20 yıldır Almanya’da yaşayan bir Türk okur da bu eksiği İTO Yönetim Kurulu Üyesi İsrafil Kuralay’a bizzat iletti. Kuralay da medya temsilcilerine dönüp bu konuyu dile getirmemizi istedi. Kalkınmanın ikiz kardeşleri olarak ticaret ve kültürü bir arada düşünmeliyiz. Bu yüzden okurun da taleplerini dikkate almak çok önemli. Mühim bir diğer konu ise İstanbul Ticaret Odası gibi kurumların desteği ve TEDA çapında projelerin artarak devam etmesi.  Türkiye kitap üretiminde iyi durumda. Verilere göre 13. sırada. Önemli olan bu potansiyeli doğru stratejilerle uluslararası pazara da arz edebilmek.