27 Nisan 2025 Pazar / 29 Sevval 1446

En güzel aşk romanı Cemile neden çok satmıyor

KIRGIZ YAZAR CENGİZ AYTMATOV, İNSANIN HER ZAMAN GEÇERLİ OLAN HİKÂYELERİNİ, 'BEN EDEBİYAT YAPIYORUM' İFADESİNE ABANMADAN, SADELİĞİN İHTİŞAMINI KULLANARAK YAZDI.

ERDİNÇ AKKOYUNLU7 Kasım 2015 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
En güzel aşk romanı Cemile neden çok satmıyor

Doğum günü 12 Aralık olan Kırgız yazar Cengiz Aytmavtov, ölümünün 7. yılında unutulmaya başlayan yazarlardan oldu. Oysaki Cemile ile onu unutmak mümkün değil.

Aytmatov ile tanışıklığım, 1996'da şimdi sadece memurluk ve lisans üstü sınav kitaplarının satıldığı Kadıköy'deki Akmar Pasajı'na uzanır. O zamanlar varlığını koruyabilen birkaç sahafta, çoğu 1970'li yıllarda sol yayınevlerince basılmış Cengiz Aytmatov kitapları olurdu.

Aytmatov'un Toprak Ana'sı ile de böyle tanıştım. Ve Kırgız olan bu Türk soylu yazarın kitaplarının sol aydınlanmanın yaşandığı yıllarında sol yayınevlerince Kır Zincilerini Gülsarı olan kitabının, Türk ve İslam akımının yükseldiği sonraki yıllarda ise sağ ve muhafazakar yayıncılar tarafından Elveda Gülsarı diye yayımlandığını gördüm. Gördüğüm edebiyata dair önemli şey ise, Moskova'da edebiyat fakültesini bitiren Cengiz Aytmatov'un, Hindistan'da birkaç bin kişinin konuştuğu dahil dünyada altmıştan fazla dile çevrilmesindeki sırdı:

Aytmatov, insanın her zaman geçerli olan hikâyelerini, 'Ben edebiyat yapıyorum' ifadesine abanmadan, sadeliğin ihtişamını kullanarak yazıyordu. Bu yaratım sürecinde muhteşem bir atın anlatıldığı Gülsarı da vardı, doğanın nasıl tahrip edildiğini ele alan Dişi Kurdun Rüyaları da. Babasının hayali peşinde ölüme yüzen çocuğun Beyaz Gemi'si de vardı, Fransız şair Aragon'a ve bana göre de dünyanın en güzel aşk hikâyesi olan Cemile de...  Cengiz Aytmatov, Türk sinemasının da tartışmasız en iyi beş filmi arasında sayılan Selvi Boylum Al Yazmalım'ın da yazarıydı.

AYTMATOV’A ŞÖHRETİ GETİREN: CEMİLE

Yazarlığın kaderi öldükten sonra anlaşılmaksa da, kimi yazarlar yaşarken bir alâkanın odağında kalır, göçtüklerinde ise zamanla unutulurlar. Dünya için geçerli değilse de Cengiz Aytmatov'un hiçbir okuma listesinde yapıtlarına yer verilmeyişine şahitlik ettikçe, buna ne zamandır üzülüyordum. Belki elli biraz ukalalaşırsam yüz kişinin sürekli takip ettiği yazılarımla Türkiye'deki edebiyat kanonunda bir su damlasıysam da... Ben de nicedir Cengiz Aytmatov'dan söz etmeyerek bu unutuluşta pay sahibiyim ama az ama çok... Fakat bu yazıyı okurla buluşturmamdaki asıl niyet bu değil. Nasıl ki çok satanlar listesine bakarak üç yıl önce Kürk Mantolu Madonna Neden Çok Satıyor makalesini yazarak, Sabahattin Ali romancılığıyla, Türkiye'deki roman okurluğunu irdelediysem... Ve aradan geçen zamanda bu yazılara olan ilgi, edebiyat tezlerine konu ve kaynak olacak denli büyüdüyse... Bugün de Cengiz Aytmatov'un Cemile adlı kısa romanı için söz söylemenin saati tik taklarını çoktan vurdu. Gün Olur Asra Bedel, romanında Ormangöğsü Gezegeni'ndeki insanlara benzeyen uzaylıları bile Kırgızistan bozkırındaki eski bir aşk hikâyesiyle bağlayabilecek denli hem modern hem de ileri edebiyat ustası olan Aytmatov'un şöhretini veren kitap Cemile'dir.

AŞK NE DEMEKTİR

Roman ve hikâye dünyasının çoğunu, gençliğinin geçtiği II. Dünya Savaşı'ndaki SSCB'ye bağlı olan Kırgızistan taşrasında var eden Aytmatov, savaşın insanlığa tüm etkilerini ele almasıyla bilinir. Bu duyarlılığın kılcal damarlardan edebi kalbe pompaladığı en kuvvetli kan, o günlerde geçen bir aşk hikâyesi oldu. Yeni evlendiği kocası dahil köydeki tüm genç erkekler SSCB safında II. Dünya Savaşı'nda cephedeyken, o bölgenin ve Aytmatov'un anlatımıyla dünyanın da en güzel kadınlarından olan genç Cemile, günlük hayatına devam eder. Kocasına dair duyabildiği tek şey, eşinin kendi ailesine yazdığı uzun mektupların sonuna kondurduğu Cemile'ye selam ileten bölümden ibarettir. Onun dışında kocası, yokluğunda Cemile'ye tek satır özel bir şey yazmaz. Bu arada köye, cephede yaralanan Danyar adlı bir genç gelir. Ayağından sakat olan Danyar da köyün durgun ritmine ayak uydurur. Ne genç ve güzel kadın, o genç ama sakat erkeğe, erkek de genç kadına ilgi duyduğuna ilişkin bir yaklaşımda bulunmaz. Ama köydekiler çok yaşlılar ile çocuklardan ibaret olduğundan cepheye erzak götürme görevi, soylu ailenin güzel gelini Cemile'ye verilir. Bu çabasında ona Danyar'ın da eşlik etmesine Cemile'nin ailesi pek rıza göstermese de, işler o noktaya gelir. Bu sakat genç adamın at arabasında söylediği şarkının da etkisiyle Cemile ile Danyar arasında yine okura hissettirilmeyen bir yakınlaşma başlar; tıpkı ilk görüşte olduğu sonraki görüşlerde anlaşılan aşklar gibi...  

EDEBÎ ZEKA İLE ÖRÜLEN AŞK ÖYKÜSÜ

Cemile'nin eşinden gelen mektuplarda yine 'Eşime selam ederim'den başka onu önemsediğini gösteren bir ifade bulunmazken, Danyar ise Cemile'ye baştan çıkartmaya dönük hiçbir eylemde bulunmadan sadece onun ihtiyacı olduğu kadar yakınlık gösterir. Bu ilgi, savaş şartları olmasa Cemile'nin sakatlığı ve belki başka sebeplerle yüzüne bile bakmayacağı, bu yüzden de kalbinin yüzünden okunan güzelliğini hiçbir zaman göremeyeceği Danyar'ı gerçekten görmesini sağlar. Aytmatov'daki edebi zeka, gerçek bir aşkın büyük ve iddialı yakınlaşmalarla değil, küçük adımların yıldırımlarıyla elektriklenip aydınladığını bilecek denli gelişkindi. Aytmatov, Cemile ile Danyar'ın her şeyi arkalarında bırakıp, o köyde yaşamalarına imkân verilmeyeceğinden finale sakladığı gidişleriyle okuru çarpar. Romanı bitiren, aşk denilen ve herkese göre farklı yaşandığından tek bir tarifi olmayan duygunun eğer evrensel bir tanımı yapılacaksa bunun, birbirini anlamaktan ibaret olduğunu anlar. Buna karşın, bu güzel aşk hikâyesi; Cemile, Türkiye'de ya bilinmiyor ya da çok az satıyor. Kürk Mantolu Madonna'da Raif Efendi ile Maria Puder'in aşkını sevenler, Cemile ile Danyar'ı da seveceklerdir kuşkusuz. İnsan Cemile'yi bitirince Aytmatov'un ünlü romanı Selvi Boylum Al Yazmalım'ın son ifadesini düşünmeden edemiyor.

Sevgi neydi? Sevgi emekti...

Cemile

Cengiz Aytmatov

Ötüken Yayınları