Zeytinburnu Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından bu yıl 6'ncısı düzenlenen Sahn-ı Seman'dan Dârülfünûn'a Osmanlı'da İlim ve Fikir Dünyası Sempozyumu başladı. Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'nde gerçekleşen sempozyum 'Dârülfünûn ve Yükseköğretimin Yeniden Şekillenmesi' temasıyla yapılıyor.
Sempozyumun açılış konuşmalarını YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol, Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Levent Şahin, Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mürteza Bedir ve Emre Dölen yaptı.
Pek çok akademisyen ve tarihçinin katılımıyla 9 oturumda tamamlanacak sempozyumun odak noktasını Dârülfünûn ve bölümleri teşkil ederek medreseden üniversiteye geçiş süreçleri ve mekanizmaları ele alınacak. Yarın sonra erecek olan sempozyum kapsamında 'Darülfünün Evrakı' isimli sergi de açıldı. Sergi, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi envanterine kayıtlı Darülfünün'a ait belgelerden seçmeler yapılarak hazırlandı. 53 evrakın yer aldığı sergide Darülfünün'un yapısı, işleyişi, öğrencileri, sınav kağıtları yer alıyor. Açılış konuşmalarının ardından katılımcılar sergiyi gezerek eserlere ilişkin bilgi aldı.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, "Sempozyumu düzenleyenlere ve emeği geçenlere müteşekkir olduğumu ifade etmek isterim. Bugüne kadar gerçekleştirilen sempozyumdaki çalışmaların da gösterdiği için Osmanlı'da fevkalade kayda değer dünya ölçüsünde bir yükseköğretim ve ilim hayatının olduğu anlaşılmaktadır. Bundan sonra ilim tarihi çalışacak olanlara da bu sempozyumlar eserleriyle çok ciddi katkı sağlayacaktır. Osmanlılar 19'uncu yüzyılın başından itibaren modern bir kurum olarak üniversiteyi kurmak için çok uğraştı. Belki bir asra yaklaşan bir süre yükseköğretim kurumu deneyip yanılarak inşa etmeye çalıştılar. Acele etmediler belki üniversitenin kuruluşunu 50-60 senede tamamladılar ve cumhuriyete bir yükseköğretim kurumu Darülfünun'u bırakmış oldular. Son denemenin uzun süre faaliyet göstermiş olmasından dolayı gerçekten başarılı olduğunu hepimiz tespit ediyoruz. Darülfünun'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne ne kaldı sorusunun cevabı da bugün burada yapılacak tartışmalarda ortaya çıkacaktır. Bu bakımdan toplantının hayırlara vesile olmasını diliyorum" diye konuştu.
Türkiye'de yükseköğretim kurulu tartışmasının politik söylemin ötesinde bir anlam ifade etmediğini aktaran Özvar, "1980 darbesine referansta bulunmak, tenkit etmek amacıyla yükseköğretim kurulu tabirimi mazur görün deyim yerindeyse meze olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. Oysa dünyanın her tarafında ister Türkiye'de olduğu gibi anayasal güvenceye kavuşturulsun isterse de ki büyük ölçüde benim kanaatim de doğru olan odur kabinede temsil edilmiş olsun mutlaka üniversitelerin veya yükseköğretim kurumlarının kaynak kullanımını denetleyecek, oradaki yükseköğretimin kalitesini, araştırmaların düzeyini takip edecek bir üst merciye her yerde ihtiyaç duyulmuştur. Bu bakımdan böyle tartışmaların beyhude olduğunu düşünüyorum. 'Yükseköğretim kurulunu kaldıracağız, YÖK'ü bitireceğiz' söylemleri işin esasına taalluk etmeyen siyasi söylemlerden ibaret. İsterseniz kaldırın isterseniz kaldırmayın her halükârda kamu kaynağını kullanan ve bu sebeple denetlenmesi gereken kurumları takip edecek mutlaka bir yapıya ihtiyaç var. Türkiye'de bunu uzun yıllardır biriken tecrübeyle YÖK yerine getirmektedir" ifadelerini kullandı.
Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy ise "Biz öteden beri kültür çalışmalarını şehrin fiziki, sosyal çevre düzenlemeleri gibi asli görevlerimizle birlikte görüyoruz. Çünkü bir şehir sadece fiziki düzenlemelerden ibaret değildir. Kültür ve sanat işleri insanı imar eden, geliştiren hususlardan sayıyoruz. Bunu da memlekete hizmetin gereği olarak görüyoruz. Bu tür çalışmalarda sürdürülebilir olmak önemli. Bugün büyük bir toplamın son toplantısı için bir aradayız. Bundan önceki 5 sempozyumun tebliğleri kitaplaştı. Memleketin fikir dünyasına büyük bir katkı, armağan olduğunu düşünüyoruz" dedi.
İlk modern Türk üniversitesi olan Dârülfünûn; Batı Avrupa ve Kuzey Amerika'da geliştirilen üniversite modelini Türkiye'ye uyarlamayı başarılı bir şekilde gerçekleştirdi. Bilim dallarının yeniden sınıflandırıldığı ve yapılandırıldığı bu kurumda, yeni ve bilinmeyen pek çok bilim dalı da Türkiye'nin ilmi hayatına bu kurum vasıtasıyla girdi.