Palet Montessori Akademisi MATEPP tarafından bu yıl "Değişen Dünyada Montessori: Yenilikçi, İlham Veren, Etkileyici" temasıyla gerçekleştirilen "III. Uluslararası Montessori Zirvesi", Palet Okulları Çamlıca Kampüsü'nde başladı.
YETEV Mütevelli Heyeti Başkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, 2011'de küçük bir Palet Anaokulu ile başladıkları Montessori yolculuğunda hem ilkokulda, hem de daha sonra YETEV bünyesindeki okullarda yaptıklarıyla eğitime yeni bir soluk getirmeye çalıştıklarını söyledi.
Normal şartlarda eğitimdeki özel girişimlerin zorlanabilecekleri program ve özgün materyal çalışmalarını YETEV Okulları'nda yapmaya çalıştıklarını belirten Erdoğan, Montessori'nin aynı zamanda endüstri devrimi sonrası ortaya çıkan Lineer Eğitim yaklaşımlarına da bir itiraz olduğunu kaydetti.
Montessori'nin bütün çocukların aynı sınıfa doldurulup, aynı şekilde yetiştirilemeyeceğini ve hepsinin bireysel iştiyaklarının ve özelliklerinin dikkate alınarak gelişme eğrilerinde ilerlenmesi gerektiğini ortaya koyduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Başarılı bir Montessori sınıfının merkezinde rehberimiz, öğretmenimiz var. Onun daha tecrübeli, donanımlı, öz güvenli olması için çalışmaya özellikle ağırlık veriyoruz. MATEPP bunun için çalışıyor. MACTE sertifikasıyla uluslararası okul öncesi eğitimde öğretmenlik eğitimi veriyoruz, 3-6 yaşta. Önümüzdeki dönemde 6-9 yaş grubunun da eğitimlerini sertifikalı bir şekilde verebilmek istiyoruz. Bu bizim için önemli. Çünkü Türkiye'de Montessori ilkokul eğitimini bizim yaptığımız düzeyde yapan yok. Bunu yapmak için de tabii ki bu tür uluslararası etkinlikler, uluslararası misafirlerle çalışmalar bizim için çok önemli. Biz hala kendimizi aşmak için çok ciddi bir gayret içerisindeyiz ama bütün eğitimcilerin Maria Montessori'nin söylediklerinden alacakları var. Gerçekten insanın doğasına daha yaraşır bir eğitim yaklaşımını bulmak için çalışmaya devam etmek zorundayız."
Maria Montessori'den bu yana 100 yılı aşkın bir süre geçtiğini ve yeni non-lineer arayışlarla, yeni muhalif eğitim yaklaşımlarına hala çok ihtiyaçları olduğunu dile getiren Erdoğan, "Çünkü kendini yenileyemeyen, yenilemekten sadece teknolojiyi anlayan bir pedagojik düşünce dünyası insanın ufkunu, evrenini yakalamaktan aciz kalacak." diye konuştu.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, müdürlük olarak gönüllü öğretmen atölyeleri açtıklarını ve bugün programa katılan öğretmenleri öğrenme ve gelişim odaklı bir faaliyette görmenin kendisini mutlu ettiğini söyledi.
İstanbul'da yaklaşık 3 milyon öğrencinin bulunduğunu ve bu öğrencilerden 230 bininin resmi ve özel okullarda okul öncesi eğitim aldığını belirten Yentür, "Erken çocukluk dediğimiz dönem insanın kodlarının oluştuğu en kıymetli ve en önemli dönem. Uyarıcıların ne kadar fazla olduğu, çocuğun keşfetme sürecinin ortam olarak ne kadar sunulması, eğitimin başarısı açısından o kadar kıymetli." diye konuştu.
Montessori eğitim modelinin kurucusu Maria Montessori'nin "Eğitimde başarının kriteri çocuğun mutluluğudur" sözünü anımsatan Yentür, şöyle devam etti:
"Bu çok kıymetli bir şey. Bunu hayatın bütün alanlarına yaymak lazım. Çocuklarımızın akademik yetkinliklerinden önce hayatta mutlu ve başarılı olması çok daha kıymetli. Çünkü bilginin değişimi, dönüşümü, davranışa dönüşmesi aslında bunun en temel sebebi. Bu mutluluk eksenli ve çocuğun keşfetme süreciyle orantılı olduğu ölçüde aslında istenilen davranış değişikliği süreci gelişecek. Bu noktada da biz özellikle okul öncesinde nerede ne varsa almak için gayret ediyoruz."
Okul öncesi eğitimde İstanbul'a iki güzel müjdelerinin olduğunu belirten Yentür, "Kasım ayında Sarıyer'de İstanbul Teknik Üniversitesi işbirliğinde okul öncesi eğitim ve anaokulumuzda teknoloji ve bilişim ağırlıklı bir program hazırladık. Bu yıl 4-6 yaşta onu uygulayacağız. Beşiktaş'ta da 4-6 yaşta İstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuvar işbirliğinde sanat eğitimiyle ilgili bir okul öncesi eğitime başlıyoruz. Bu sene Üsküdar'da müzik ve sanat ortaokulumuzu açmıştık. Yoğun bir ilgiyle karşılaşıyor." diye konuştu.
YETEV Okulları Genel Müdürü Hayati Oktay ise üçüncüsünü düzenledikleri zirvenin bu yıl geniş bir katılımla yapıldığını belirtti.
Hem atölyelerle hem de konuşmacılarla zengin bir içeriği paylaşacaklarını belirten Oktay, bugüne kadar Montessori alanında hayata geçirdikleriyle aslında bir enstitüye dönüştüklerini kaydetti.
Oktay, Boğaziçi Üniversitesi ile imzaladıkları protokol anlaşmasıyla artık hem öğretmenlere hem de öğretmen adaylarına eğitim pedagojisi olarak Montessori alanında kendilerini geliştirme fırsatı sunacaklarını dile getirdi.
Ardından araştırmacı, yazar ve uluslararası Montessori eğitmeni Dr. Paul Epstein, "Bir Montessori Yaşam Tarzı: Belirsizlik Çağında Çocukları ve Kendimizi Eğitmek" başlıklı konferans verdi.
Konuşmanın ardından Bilal Erdoğan, Epstein'e plaket takdim etti.
Zirvenin ilk oturumlarının ardından basın mensuplarına açıklama yapan Bilal Erdoğan, üçüncüsünü düzenledikleri zirve kapsamında hem yurt dışından hem de yurt içinden Montessori pedagojisine ilgi gösteren eğitimcileri bir araya getirdiklerini söyledi.
Erdoğan, YETEV'in bu alanda hem üst düzey çalışmalar yapmaya çalıştığını hem ilkokulda Montessori eğitiminin Türkiye'de başarıyla uygulanabildiğini gösterdiğini hem de Türkiye'de öğretmen eğitimi konusunda uluslararası sertifikayla okul öncesi Montessori eğitmeni yetiştirdiğini belirtti.
Montessori eğitiminin yaygınlaşmasından ve başarıyla uygulanmasından maksatlarının Montessori pedagojisinin insan doğasıyla ilgili keşiflerinin eğitime daha sağlıklı yansıtmasını sağlamak olduğunu kaydeden Erdoğan, "Çocuğun doğasının ne kadar öğretici, yönlendirici ve saygın olduğunun sadece eğitimciler tarafından değil, eğitimin karar vericileri tarafından da çok iyi anlaşılmasına katkıda bulunmak." dedi.
Farklı pedagojik yaklaşımların anlaşılmasının eğitimdeki arayışlar için çok önemli olduğunu kaydeden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Mevcut eğitim standardımız, yaklaşımımız 21. yüzyılda bocalıyor. İnsanın karmaşıklığı karşısında yeni cevaplar arıyor. Onun için her bir farklı pedagojik yaklaşımdan alacağımız şeyler var ama biz özellikle Montessori pedagojisinin insan doğasını, insan fıtratını çok doğru tespit ettiğini ve ona çok ciddi özen göstererek onunla ilgilendiğini düşünüyoruz. Onun için daha çok insanın bu pedagojik yaklaşımdan haberdar olmasına katkı sağlamaya çalışıyoruz."