7 Ocak 2025 Salı / 8 Recep 1446

Marmara Denizi'nde kirlilik ve oksijen azlığı müsilaja neden oldu

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu Üyesi Prof. Dr. Barış Salihoğlu, bazı noktalarında müsilaj görülmeye başlayan Marmara Denizi'ndeki esas sorunun kirlilik ve oksijensizlik olduğunu belirterek, 'Marmara'da hiç iyiye gidiş olmadı, müsilaja sebep olacak kötü durum hep sürdü.' dedi.

AA6 Ocak 2025 Pazartesi 12:37 - Güncelleme:
Marmara Denizi'nde kirlilik ve oksijen azlığı müsilaja neden oldu

Marmara Denizi'nde 2020'de görülen, 2021'de yoğunlaşan ve yüzeydeki temizliği uzun bir süre alan müsilaj, son dönemde Marmara'nın belirli noktalarında tekrar ortaya çıktı. Deniz yüzeyinden 0 ila 20 metre derinlikte tespit edilen ve "deniz salyası" olarak da bilinen müsilaj oluşumunun su altındaki yayılımı, Kocaeli'nin Gölcük ilçesine bağlı Değirmendere'de AA tarafından görüntülendi. Denizatı, midye ve denizanası gibi canlıların da müsilajdan etkilendiğini gösteren görüntüler, Marmara Denizi'ndeki ekosistemin sağlığını gündeme getirdi.

Konuyla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Salihoğlu, müsilajın özellikle yoğun fitoplankton oluşumu sonrası görülen bir yapı olduğunu söyledi.

Marmara Denizi'nde şu anda yapılan müsilaj gözlemlerinin bölgesel kaldığını, bunun, körfezlerde görülür durumda olduğunu kaydeden Salihoğlu, "Marmara Denizi'nde yüzey sularının durağanlaşması yani Karadeniz ile Akdeniz arasındaki geçişin uzun süre durağan olduğu dönemlerin sonrasında yoğun fitoplankton oluşumundan sonra 20-30 metre derinlikte başlayıp sonra yüzeye çıkan bir yapıyı gördük. Adalar önünde, Gemlik'te görüldüğünü biliyoruz, İzmit Körfezi'nden görüntüler geldi. Çanakkale Boğazı'nda yüzeyden bir geçiş oldu, bir kısım Çanakkale Boğazı'ndan çıktı. Durumun daha net anlaşılması için Marmara Denizi'nin tamamına A'dan Z'ye bakılması gerekiyor." dedi.

Geçen yaz yaptıkları çalışmalarda, geçmiş yıllardan farklı olarak özellikle 20-30 metre arasında yoğun fitoplankton üretimi gördüklerini aktaran Salihoğlu, yüzeyde fazla üretim olmamasına karşın daha derinlerde bu üretimin yoğun olarak sürdüğü ve bunun da müsilaj oluşumunu desteklediği tespitini paylaştı.

- MÜSİLAJIN YÜZEYE ÇIKMA OLASILIĞI SÖZ KONUSU

Su altında görülen müsilajla ilgili iki olasılığa işaret eden Salihoğlu, "Belli derinliklerde bu müsilaj görülmeye devam eder, sonra ya dibe çöker ya da taşınır, güçlü boğaz jetiyle, oradaki fiziksel yapılarla yoğunlaşıp yüzeye de çıkabilir. Şu anda bunu net söylemek çok mümkün değil ama görünen o ki yüzeyde de bunu göreceğiz." uyarısında bulundu.

İstanbul Boğazı'nın Marmara'ya çıkışında görülen jet akıntısının, Karadeniz ve Marmara Denizi arasındaki su seviyesi farkı ile oluştuğunu, rüzgarın poyraz yönünde esmesi ile güçlendiğini ve dipteki suyu yüzeye çıkaran bir yapıda olduğunu anlatan Salihoğlu, uygun rüzgar koşullarının ve boğaz jetinin oluşması halinde yüzeyde daha fazla müsilaj görme ihtimali bulunduğunu dile getirdi.

- "ESAS MESELE MÜSİLAJ DEĞİL, DENİZDEKİ KİRLİLİK VE OKSİJEN AZLIĞI"

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca Marmara Denizi Eylem Planı kapsamında oluşturulan Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulunun üyesi de olan Salihoğlu, Marmara'nın en kirli deniz olduğunu, yoğun besin tuzu girdisi ve iklim değişikliğine bağlı artan sıcaklıkların bunun ana sebeplerini oluşturduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Salihoğlu, "Esas mesele müsilaj değil, esas mesele denizdeki kirlilik ve oksijen azlığı. Burası önemli. Önümüzdeki 5 yıl hiç müsilaj görmesek 'Marmara iyi' diyemeyiz ancak oksijen seviyeleri arttığı zaman 'Marmara daha iyi' diyeceğiz. Marmara'nın şu anki durumunun belirleyicisi oksijen seviyelerindeki artış veya azalış." diye konuştu.

Oksijen seviyelerinin Marmara Denizi'nde bir gelişme göstermediğinin ve 2020'de görülen müsilajlı dönemlerden sonra halen düşük oksijenli seviyelerin sürdüğünün altını çizen Salihoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Marmara'nın bu kötü durumu sürdüğü sürece müsilaj olabilir, başka zararlı alg patlamaları olabilir, aşırı denizanası çoğalması olabilir. Müsilajın olması bir şeylerin daha da kötüye gittiği manasına gelmiyor. Zaten durum kötü, kötü olan bir durumun içinde bazı fiziksel değişimler bunu tetikliyor. Marmara'da hiç iyiye gidiş olmadı, müsilaja sebep olacak kötü durum hep sürdü."

Salihoğlu, Marmara'nın sağlığı için bugün yapılacak yatırımların ekonomik olarak ciddi göründüğüne ancak ekosistemin sağladığı servislerden fayda sağlanamadığı zaman kayıpların çok daha büyük olacağına dikkati çekti.

- "BİR AN ÖNCE MARMARA'NIN EN AZ YÜZDE 30'U KORUMA ALTINA ALINMALI"

Geçen hafta yapılan Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu toplantısında konuşulan önlemleri de anlatan Salihoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Nehirlerin hızla rehabilitasyonu, nehir ekosistemlerinin rehabilite edilmesiyle o giren kirliliğin tutulması, özellikle Susurluk Havzası'yla buna başlanması önemli. Etap etap tüm noktasal kaynakların, şehir deşarjlarının ileri arıtmaya geçmesi gerekiyor. Bir diğer yapılacak olan ise koruma alanlarının ilan edilmesi. Bugün maalesef Boğaz'da dahi balıkçılık yapıldığını görüyoruz. Artık 80 metreden daha sığ sularda Marmara'da balıkçılık yapılmamalı, bunun önüne geçilmeli. Balıkçılık faaliyetlerinin besin ağını bozarak müsilajın tetiklenmesine yol açabileceği yönünde görüşlerimiz var. Hassas bölgeler belirlenerek koruma altına alınmalı. Bir an önce Marmara'nın en az yüzde 30'u koruma altına alınmalı. Marmara genelindeki koruma statüsü yeterli değil çünkü avcılığa kapalı alanlar belirlenmiş değil, avcılığa kapalı alanların o koruma kurallarına eklenmesi gerekiyor."

  • Marmara Denizi
  • müsilaj
  • kirlilik